Kalenderiye Tarikatı Nedir? Usul ve Esasları Nelerdir?

Kalenderiye Tarikatı Nedir? Usul ve Esasları Nelerdir? Kalenderiye kelimesi Farsça, rind, kayıtsız, laubali, dünya ile bağını koparmış, Allah’a yönelmiş. Gibi anlamlara gelir. Dünya malını önemsemeyen, gösterişi sevmeyen kimselere günümüz türkçesinde de “kalender” deniyor. Kalenderiye tarikatının, kimin kurduğu kesinlikle bilinmiyor. Gölpınarlı, 1088’de vefat eden Hace Abdullah-ı Ensari’nin bir “Kalendername”si olduğunu, bundan da kalenderliğin başlangıcının hayli eski sayılması gerektiğini söyler. 1318’de vefat eden Seyyid Hüseyni’nin de elli beyitlik mesnevi tarzında bir “Kalerdername”si vardır.

Kalenderiye tarikatını İran’ın Sava kentinde doğup yetişen, sonradan da Dimyat’a yerleşen Cemalettin Savi (öl. 1233)’nin geliştirdiği ileri sürülüyor. Şeyh Cemalettin, Dimyat’a bir kalenderi zaviyesi yaptırmış, ölümünden sonra da buraya gömülmüştür. Savi’nin zamanında Kalenderilik Mısır, İran, Irak ve Orta Doğu Asya’da taraftarlar buldu. Makrizi bir eserinde, Kahiredeki kalenderi tekkesi ve tarikatın esasları hakkında bilgi vermiştir. Şeyh Sadi Cami ve Sühreverdi gibi sufi ve yazarlar, Kalenderilerin gezici dervişler olduklarını, dini ve sosyal hiçbir kural tanımadıklarını, ayıplanıp kınanacak bir hayat sürdüklerini yazmışlardı. Topkapı Sarayı Müzesi’nde Levni’nin yaptığı ve Kaygusuz Abdal’a ait olan bir minyatürden, Abdal’ların da Kalenderiler gibi sakal, bıyık, saç ve kaşlarını usturayla kazıdıklarını anlıyoruz. Kalenderilikteki bu kazıma olayına ÇarDarb denilir.

Giysileri yünden veya at kılındandı. Başlarında at kılından külah, boyun, kulak, bel ve bileklerinde halkalar bulunurdu. Kaba ve garip bir dış görünüşe önem verirler, içlerinde çıplak dolaşanları bile olurdu. Aşırı bir Alevilik yolu izleyenleri de “Allah, Hu, Hay” gibi sözler yerine “Ali, Hasan, Hüseyin, Muhammet, Fatma” adlarını anarlardı. Eflaki, Ariflerin Menkıbelerinde, Mevlana’nın bir gün traş olurken, Kalenderileri övdüğünü yazmaktadır. Divan-ı Kebir’de de yer yer Kalenderiliği övücü mısralar vardır.

Sühreverdi, Avarifül Maarif adlı kitabında, Kalenderilikle Melamiye’yi kıyaslarken, “Melami ibadetlerini gizler, Kalenderi ise adetlere karşı çıkar, onları tahrip eder. Melami şekil ve kıyafet konularında halk gibi davranır, kalenderi ise bu mesele ile hiç ilgilenmez. Gayesi hoş gönül olduğu için kendisinin tanınması veya tanınmaması onu hiç ilgilendirmez. Farz ibadetlerinin dışında ibadet etmez” der.

Kalenderiler, ehli sünnet kadar ılımlı şiilerin de tepkisini çekmişlerdir. Osmanlılar döneminde Melamiler gibi bunlar da takibata uğramışlar, sürgün edilmişlerdi. Kalenderiye tarikatı zamanla, Babiler, Haydariler, Hurufiler gibi bağımsızlıklarını yitirerek Bektaşilik içinde erimişlerdir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.