Bazı pulkanatlıların, özellikle de ipekböceğinin kurtçuk halindeyken ürettiği kozadan elde edilen, ince, esnek, parlak iplik (tel).
İpeğin Çeşitli Kökenleri
İpek, bazı tırtılların kelebek evresine geçebilmek için kendilerini içine hapsettikleri kozadan elde edilir. Bu tırtıllar yabanıl yaşam sürdüklerinde, ürettikleri ipeğe yabani ipek denir; yabani ipek düzensiz ve dayanıksızdır; ama yabani ipekle dokunan kumaşlar özel görünümleriyle ilgi çekerler. Tırtıllar, insanlar tarafından özel olarak beslendiğinde, ürettikleri ipeğe doğal ipek adı verilir. Tırtıllar dışındaki hayvan türlerinin ürettiği ipekler de vardır: Salyasından güzel iplikler elde edilen Epeira diadema gibi örümcekler; kayalara tutunmak için kullandığı bir çeşit liken olan bisüsleri çok ince kumaşlar dokuma olanağı veren Pinna nobilis gibi yumuşakçalar.
İpekböceği Yetiştiriciliği
Evcil ipekböceği (Bombyx mori) yetiştiriciliği çok eski zamanlara dayanır. Çin geleneğine göre, ipek İ.Ö. 2700 yıllarında bulunmuştur. Çin’de, daha sonra da Japonya’da geliştirilen ipekböcekçiliği, VI. yy’da Bizanslılar tarafından Akdeniz havzasına getirildi. Günümüzde ipekböcekçiliği yapan başlıca ülkeler Çin, Japonya, Türkiye, İran ve S.S.C.B’dir.
İpekböcekçiliği böceklikler’de yapılır. “Böcekler” kelebeklerin (yılda bir kez, haziran sonuna doğru) yumurtlamasından sonra oluşur; yaklaşık 35 gün yaşayan ipekböceği bu süre içinde kozasını örer. Ardından kozanın içinde, geçici olarak krizalit biçimini alır ve yaklaşık 20. günün sonunda, krizalitten türeyen kelebek kozayı delerek dışarı çıkar. Yaşam süresi 12 günü geçmeyen kelebek yumurtladıktan sonra ölür.
Koza,üst üste yerleşmiş ipek ipliği tabakasından oluşan oyuk bir yumaktır (ipek ipliği, boruları ipekböceğinin ağzındaki tek bir deliğe açılan aşırı büyümüş bir salgı bezi tarafından salgılanır). Tabakaların birbirine yapışması, iplikler üstünde, fibroinden oluşmuş gerçek ipeği örten ve serisin adı verilen zamklı bir maddenin bulunmasından kaynaklanır.
Serisin sıcak alkali banyosunda erir. Kozanın ağırlığı 1,25-2,5 gr’dır, kozayı oluşturan ipek ipliklerinin uzunluğu 500-600 m, çapı milimetrenin binde 20-30’udur.
İpek İpliklerinin Hazırlanması
Bazı kozalar, ipekböceği yetiştirmek için ayrılırlar, ama kozaların büyük bölümü, krizalitleri öldürmek ve böylece kozayı delip çıkmalarını önlemek amacıyla 80°C sıcaklıktaki suya atılır. Haşlama, dövme (serisini yumuşatmak için), iplik çekme ve çile yapma işlemlerinden sonra ham ipek elde edilir.
Ham ipek, çok güzel, parlak, çok dayanıklı (dayanıklılığı hemen hemen çeliğinkine yakındır) ve çok esnek bir dokuma maddesidir. Isıyı ve elektriği iyi iletmez; çok su çekebilir ve kütlesinin % 30’u kadar su emer. Ham ipek ne boyanabilir ne de ağartılabilir, çünkü bu yönde yapılacak herhangi bir işlem, ipek ipliklerine dayanıklılığını kazandıran ve ipliklerin birbirine yapışmasını sağlayan serisinin yok olmasına neden olur.
İpek iplikleri iyi özelliklerini (parlaklık ve esneklik) koruyarak serisini gideren sabunlu su banyosunda pişirme (temizleme ya da çapak giderme) işleminden geçirilirler. Temizleme işlemini, sülfüröz asitle ağartma işlemi izler. Ağırlıklarının yaklaşık % 25’ini yitiren ipliklerin bu kaybı, üstlerinin tanen maddesiyle kaplanmasıyla giderilir. İpek, madensel tuzlarla kaplanabilir (% 300’ü aşacak biçimde): Ama mali açıdan çok verimli olan bu uygulama ipek ipliklerinin niteliğim çok düşürür. Bütün bu işlemlerden sonra bükme işlemi başlar: İpliklerin her biri önce iki kat edilerek birer birer bükülürler, sonra iki iplik bir arada ve bir önceki büküme ters bir yönde bükülür. İpeğin işlenmesinden geriye bir yığın artık kalır: Bu artıklardan, düşük nitelikli olmasına karşın gene de gerçek ipek yapımında kullanılan kamçıbaşı (kaba ipek) ipliklerinin yapımında yararlanılır. Kaba ipek artıkları, kırpıntı ipek olarak kullanılırlar.
İpek Sanayisi
“Yapay ipek”in ve sentetik dokuma maddelerinin ortaya çıkmasıyla kullanımı azalan doğal ipek, sanayileşmiş ülkelerde lüks bir dokuma maddesi haline geldi. Doğal ipek, Hindistan gibi ipek üreten Doğu ülkelerinde büyük çapta kullanılmaktadır. İpek, çoğunlukla, giysi, iç çamaşırı, mendil, kravat, döşeme, vb. için dokunan kumaşlarda kullandır; aynı zamanda, kurdela, şerit yapımında ve nakış alanında da ipek tüketilir. Kaba ipek iplikleri, ipek kumaş yapımında (saten, vb.) ya da bazı krep ve satenlerde çözgü ipliği olarak kullandır. Kırpıntı ipeğe gelince, bunlardan yapdan kaba ipliklerden döşemelik emprime ipeklerde yararlanılabilir. İpek sanayisi gelişmiş başlıca ülkeler A.B.D., Çin, Japonya, Türkiye, Almanya, İtalya ve Fransa’dır.
İpek Yolu
Sinkiang vahalarından ya da Çin Türkistan’ından geçerek Çin’i günümüzdeki Türkistan’a bağlayan eski bir kervan yolu olan İpek Yolu, Doğu’yla Batı arasındaki dişkderin tarihinde çok önemli rol oynadı. Eskiçağ’dan başlayarak Doğu ülkeleriyle Akdeniz ülkeleri arasında iki yoldan bağlantı kurulurdu: Birinci yol, Plinius’un Naturalis Historia (Doğa Bilgisi) adlı yapıtında betimlediği Baharat Yolu’dur. Baharat Yolu, Kızıleniz’den ya da Basra körfezinden başlayarak, Malakka yarımadasına (Malezya) ulaşıyordu. Malezya yarımadasının çevresinden dolaşıldıktan sonra, ilk yüzyıllardan başlayarak yabancı kolonderin bulunduğu Kanton’a vardırdı.
Marco Polo, Çin’den dönerken bu yolu izledi. Çok tehlikeli olduğu için daha az kullanılan bir yolla da,gemiyle Birmanya’ya, oradan da dağlar aşdarak Sıçuan’a ulaşdırdı. Bununla birlikte, XIIV. yy’a kadar en büyük ulaşım yükünü çeken İpek Yolu oldu. Çinliler için İpek Yolu her şeyden önce Yeşimtaşı Yolu’ydu. Çok değerli simgesel nitelikleri olan yeşimtaşı, Hotan’dan bu yolla Çin’e ulaştırılıyordu. Çin ipeklerinin Orta Asya’ya çok erken dönemlerde yayıldıkları sandır; ama Çin ipeklileri, büyük olay yarattıkları Romalılar dönemi İtalya’sının pazarlarına,İ.S. ilk yıllarda ve özellikle de Augustus ile Tiberius dönemlerinde yayıldı. İpek Yolu, Han ve Tang sülaleleri döneminde başkentin bulunduğu Vey vadisinde başlıyor, erken dönemde koloni haline getirilen Kansu boğazına doğru ilerliyor, sonunda iki kola ayrıldığı, önemli ticaret merkezi Dun-Huang’a ulaşıyordu. Tarım havzasının çevresi kuzeyden (Turfan, Kutşa) ya da güneyden (Hami, Hotan) dolaşılıyordu. Bu iki yol da Kaşgar’a ulaşıyor ve oradan Fergana geçitleri aracılığıyla, Rus Türkistanı’ndaki Ceyhun ötesi topraklara geçiliyordu.
Siyasal Bir Eksen
Çinli tüccarların Dun-Huang’a getirdikleri mallar, Sinkianglılar tarafından alınarak Kaşgar’a götürülürdü. Malların taşınması, daha sonra, Parth ya da Suriye kervanlarınca sağlanırdı. Tekellerini titizlikle korumak isteyen Suriyeliler, her türlü yola başvurarak Çinli gezginlerin Fergana’nın ötesine geçmesini engellemeye çalışıyorlardı. Zaten, Çinliler için İpek Yolu’nun temel yararı ticari değil siyasaldı. İpek Yolu’nu denetlemek yalnızca “yabancıları” bir kaleler dizisiyle korkutmakla kalmayarak, bol miktarda yiyecek, silah ve at bulabilecekleri kentlere girmelerini engellemeyi sağlıyordu. Han soyundan gelen imparatorları İ.Ö. D. yy’dan başlayarak bu siyaseti benimsemeye iten, Hun tehlikesiydi. Bu siyaset hiç değişmemeliydi: Çünkü İpek Yolu’nu elinde tutan, Orta Asya’ya da egemen oluyordu. Çin’in Sinkiang üstündeki egemenliği IV. yy’a kadar sürdü. Sinkiang bu yüzyılda, Türk boylarından Topaların (ya da Tabgaçların) egemenliğine girdi. Bununla birlikte, İpek Yolu’nun önemi pek de azalmadı; tersine, İpek Yolu’ndan hiçbir zaman geçmediği kadar çok kervan ve gezgin geçmeye başladı. VII. yy’ın ilk yıllarından başlayarak Suylar, daha sonra da Tanglar Hint-Avrupa kentlerini himayelerine alarak yeniden İpek Yolu’na egemen oldular
Sinkiang’dan Türkistan’a
Başlangıçtaki belli bir suskunluk döneminden sonra Sinkianglılar, bir yandan Arapların, öte yandan Tibetlilerin yarattığı tehlikeler ortaya çılanca Çin’in koruyuculuğunu istediler, ama yararı olmadı. Araplar Çinlileri yenerek 737’de Ceyhun ötesini istila ettiler. Kısa süre sonra Sinkiang, Tangların bağlaşığı Uygur Türklerinin egemenliğine girdi. Akrabaları Kırgızlar karşısında gerileyen Uygurlar X. yy’da vahalara sığındılar. Uygurlar, burada Budhacılığı kabul ettiler ve yerli halkla karıştılar. X. yy’da eski kentler İslamlığı kabul etti. Hint- Avrupalı halk çevreyle kaynaştı ve eski dil ortadan kalktı. Artık Sinkiang değil,’Türkistan vardı. Daha sonra vahalar uzun bir gerileme dönemine girdi ve bu dönem Moğol İmparatorluğu’nun yıkılması (XIV. yy) sonucu İpek Yolu’nun hemen hemen kullanılmaz hale gelmesine kadar sürdü. Bu tarihten sonra, deniz yolu önem kazandı, artık Sinkiang büyük akımlardan uzakta ve geçmişlerini pek bilmeyen halkların yaşadığı yarı çöl görünümünde bir bölgeden başka bir şey değildi.
Kültür Yolu
15 yüzyıl süren etkinlik dönemi boyunca, İpek Yolu önemli bir tarihsel rol oynadı. Ticari etken bir yana bırakılırsa, Sinkiang kentleri parlak birer kültür merkezleri haline geldiler. Çinlilerin kervanları karşıladıkları ve değiş tokuşların yapıldığı Duen-Huang’da, IV.-XIII. yy’lar arasında, ilgi çekici fresklerle bezenmiş birçok mağaradan da anlaşılacağı gibi, çok önemli bir din ve sanat merkezi gelişti. İpek Yolu’yla, Budhacılığın yanı sıra, Altı Sülale ve Tang dönemi Çin sanatını derinlemesine etkileyen (kuyumculuk, seramik, resim) çok sayıda İran ve Sasani sanat yapıtı geldi. Çok eski çağlardan başlayarak Tang döneminin ünlü rahibi Hiuan-tsang gibi kimi Çinliler, Hindistan’a ve Batı’ya gidişlerinde İpek Yolu’ndan yararlanırken, aralarında Marco Polo gibi Avrupalıların da bulunduğu her ırktan çok sayıda yabancının Çin’e geldiği görüldü.
Son Yorumlar