Fil Nedir? Tarihi ve Türleri

Fil Nedir? Tarihi ve Türleri nelerdir? Filler ne Kadar Yaşar? Günümüzde yaşayan en büyük kara hayvanı ve hortumlumemeliler (Proboscidae) takımının son temsilcisi. Çağımızda Afrika ve Tropikal Asya’ya yerleşmiş olan filler, derileri çıplak,kalın, kıvrımlı olan ve“el” işlevi gören çok hareketli uzun bir hortumu bulunan memelilerdir. Hortum bütün uzunluğu boyunca, burun deliklerinin uzantıları olan iki kanal kapsar. Üst kesici dişler savunma organına dönüşmüştür; üstleri kabartılı olan azı dişleri çok büyüktür (30 sm’den daha uzun) ve belli sürelerle değişir. Bu dişler lofodont türdedir, vani sivri tümseciklidir. Fillerin gözleriyse küçüktür. Yirmi yaşına doğru ergin hale gelen filler yaklaşık olarak 75 yaşına kadar yaşayabilirler. Gebelik 22 ay sürer ve filler tek bir yavru yavrularlar. Güney Asya’da yaşayan Hindistan fili ya da Asya filinin (Elep has indicus) omuzbaşına kadar yüksekliği 2,75 m’dir; kulakları küçüktür; hortumun ucu yukarıya doğru sivrilmiş tek bir lopla son bulur. Dişilerin dişleri daha küçük boyutludur. Günümüzde evcilleştirilmiş tek fil türü budur (sirklerde görülen filler de bu türdendir).

Afrika fili (Loxodonta africana) daha büyüktür; omuzbaşına kadar yüksekliği 3,50 m’yi, ağırlığıysa, 5,5 tonu bulur. Bu türün iki tipi vardır: Daha büyük olan bozkır fili; orman fili. Afrika’nın büyük bir kesiminde yaşarlar, ama Kuzey ve Güney Afrika’da ortadan kalkmışlardır. Bazı ulusal parklardaysa, Afrika fillerinin sayısı bitki örtüsünü yok edecek ölçüde artmıştır.

XVIII. yy'dan kalma, fili konu alan, kâğıt üstüne bir Hint minyatürü.

XVIII. yy’dan kalma, fili konu alan, kâğıt üstüne bir Hint minyatürü.

HORTUMLUMEMELÎLERİN (FİLLERİN) TARİHÇESİ

Filin, gerçekte çok fazla miktarda besine gereksinmesi vardır: Günde 150-200 kg bitki (yapraklar, dallar, mısır, manyoka, vb.); 75 litreden çok su. Bazen düzenli olarak göçen fillerin sürüleri yaşlı bir dişi tarafından yönetilir. Asya türü, Hindistan’da İ.Ö. 3000 yılına doğru evcilleştirilmiştir. Filler, ağır yüklerin taşınmasında kullanılırlar. Asya’da yaşayan halkların birçoğu filleri savaşta kullanmışlar, Kartacalılar gibi Mısırlılar da Afrika filini savaşta kullanmak için evcilleştirmeye girişmişlerdir. Bu fillerin evcilleştirilmesine XX. yy’da Zaire’de yeniden başlanmış, ama bu girişim pek uzun sürmemiştir.

Fillerin bağlı olduğu hortumlumemeliler takımının uzun bir tarihçesi vardır, ilk olarak Eyosen’de, henüz dişleri bulunmayan Moeritherium cinsi ortaya çıkmış ve kısa sürede çe-şitlilik kazanmıştır. Miyosen’de mastodontlar dünyanın büyük bir kesimine yayılmışlardır (bunların bir bölümünün iki dişi, bir bölümünün de dört dişi vardı). Mastodontlar çenelerinin tuhaf biçimiyle dikkati çekerler: Bazılarının çeneleri, kökleri topraktan çıkarmaya yarayan kürek biçiminde, bazılarınınki kazma, bazılarınınki de gaga, vb. biçimlerdeydi. Asıl filler Pliyosen’de ortaya çıkmışlardır. Dördüncü Zaman’da yaşayan, başlıcaları Mammuthus cinsine bağlı olan, uzun ve kıvrık dişleri bulunan mamutların, Mammuthus meridionalis gibi, omuzbaşına kadar yüksekliği 4 m’yi geçenleri de vardı. Daha tanınmış olan Sibirya mamutuysa daha küçüktü. Bu tür Asya filine benziyordu: ama Elephas antiguus daha çok Afrika filine yakındı. Aynı dönemde, Akdeniz adalarında omuz-başına kadar yükseldiği 1-2 m olan cüce fillerin de yaşadığı söylenir. Gerçek fillerin biraz uzak akrabası olan dev görünümlü Dinotherium’un omuzbaşına kadar yüksekliği 5 m’ydi. Çene tarafından taşınan iki dişleri, acayip bir biçimde geriye doğru kıvrıktı.

SİBİRYA MAMUTU

Dördüncü Zaman’da çok yayılmış olan Sibirya mamutu (Elephas primigenius) en iyi bilinen fosil hayvanlardan biridir. Tarih öncesi insanları, resimlerini mağaraların duvarlarına çizdikleri Sibirya mamutlarını, yolları üstüne kapanlar koyarak avlamışlardır. Mamutlar konusundaki bilgiler, Sibirya’da donmuş çamurlar (buzlar değil) içinde bulunmuş kalıntılarından edinilmiş, midelerinin yapısı incelenerek kekik ve çam kozalağı yedikleri anlaşılmış, ayrıca kanları üstünde de tepkimeler gerçekleştirilebilmiştir. Sibirya mamutu çoğunlukla sanıldığının tersine, günümüzde yaşayan fillerden daha büyük değildi; boyun çıkıntısı ve kalın, kızıl ya da sarı tüyleri ona ilgi çekici bir görünüm veriyordu. Normal olarak yaşadığı yer ormandı. Soyu günümüzden yaklaşık 10000 yıl önce tükenmiştir.

SAVAŞ FİLLERİ

Hint fili, çok erken devirlerde savaşta kullanılmıştır. Büyük İskender’in orduları doğuya doğru yürüyüşleri sırasında, İranlı ve Hintli hükümdarların filleriyle karşılaşmış, İ.Ö. 281’de.Epir kralı Pyrros II, İtalya’da filleriyle karaya çıkarak Romalılar arasında korku yaratmıştır. İ.Ö. 218’de Anibal, Ispanya’nın güneyinden elli fille yola çıkıp Pireneler geçidini, Rhone ırmağını ve Alpleri aşmış, bu fillerden yalnızca biri Kartaca’ya geri dönmüştür. XIX. yy’da da Siyam ordusunun, filleri savaşta kullandığı, sırtlarına küçük toplar yerleştirdiği görülmüştür.

CÜCE FİL

Bozkırın büyük fili ve ormanın “orta büyüklükteki” fili yanında, Afrika’da, bataklıklara yakın yerlerde, omuzbaşına kadar yüksekliği yalnızca 2 m olan cüce bir fil türü daha yaşamıştır. En azından bazı hayvanbilimciler çeşitli bağıntılara ve ele geçirilen örneklere dayanarak böyle olduğunu sanmaktadırlar. Bununla birlikte, bazı uzmanlar da bunların yalnızca anormal bireyler olduklarını söylerler. Kısacası,cüce filler üstündeki tartışma sürmektedir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.