Özgün bir belgeden, metin, biçim ya da işaretlerin birçok kopyasını çıkarma sanatı (basımcılık da denir).
Tarihçe
İlk metin basma tekniği olan ağaçoyma baskıyı (ksilografi), IX. yy. dolaylarında Çinliler buldu. Bu teknik, işaretleri bir tahta üstüne kabartma biçiminde oymak, mürekkep sürmek ve basınç uygulayarak bir kâğıt üstüne basmaktan oluşuyordu. XIV. yy. sonunda Avrupa’da, iskambil kâğıtlarını basmak için buna benzer bir teknik kullanıldı. Öte yandan gene, Çinliler Ortaçağ boyunca, hareketli harflerin kullanıldığı daha esnek ve daha hızlı bir basım tekniği geliştirdiler. Avrupa’da hareketli metal harflerden yararlanan tipo baskının (tipografi) 1436’ya doğru gerçekleştirilmesi, genellikle jean Mentelin ve Gutenberg’ in çalışmalarına bağlanır. Bununla birlikte, hareketli harf kullanma düşüncesine, dönemin birçok araştırmacısının aynı anda ulaştıkları düşünülmektedir; dolayısıyla, tipo baskıyı ilk olarak kimin bulduğunu belirlemek güçtür.Gerçekten de Hollandah Laurens Coster, ağaçtan yapılma hareketli harfler kullanmıştı; bu harflerin tek eksiği çabuk yıpranmalarıydı. Öte yandan, Mentelin ve Gutenberg de, ilk kez baskı makinesi kullandılar; bu makine bağcılarm üzümü ezmek için kullandıkları presin bir başka çeşidiydi. Harfleri oymak yerine bir kalıpla dökmek işlemininse, ilk olarak Gutenberg’in işçilerinden Schöffer tarafından gerçekleştirildiği bilinmektedir. Bu yöntemlere göre basılan ilk matbaacılık ürünleri bir İncil (1456), bir mezmurlar kitabı ve bir almanaktır (1457).
1470’te Baselli üç basımcı, ilk baskı makinelerini Sorbonne’da kurdular. Türkiye’de ilk basımevi de Sultanahmet’te oturan İbrahim Müteferrika ’nın evinde açıldı (1726). XIX. yy. başlarına kadar baskı tekniği çok az gelişti; o tarihten sonra da insan gücünün yerini, zamanla buhar gücü almaya başladı, XIX. yy. sonundaysa, ilk satır dizgi makineleri (linotip) ile işlemleri ayırarak, dizgiyi klavyede, harf üretiminiyse döküm makinesinde yapan aygıtlar (monotip) ortaya çıktı; bu da, matbaacılık tarihinde önemli bir gelişmeydi.
Tipo Dizgi
ELLE DÎZGİ. Bu yöntem, makine yöntemleri ve fotoğraf yöntemleri karşısında kesin bir gerileme göstermesine karşm, önemini hâlâ belli ölçüde korumaktadır. Matbaacılık harfleri, standart boyutta küçük bloklar biçiminde hazırlanır; harfler ya da işaretler, blokların bir kenarı üstünde kabartma biçiminde ve ters olarak oyulmuştur. Harflerin çeşitli biçimlerde olması, basılacak şeye göre bir seçim yapma olanağı verir ve harflerin birleştirilmesi tipo işçisinin ustalığına göre değişir.
Ayakta çalışan dizgiciler, harf kutusundan harfleri alıp, satırlar halinde, daha önce incelenmiş temel kopyaya uygun olarak birleştirirler. Satırların tümü genellikle metalden yapılmış bir tabla üstüne konduktan sonra bir sicimle bağlanır; ardından, üstünde yanlışların saptanmasını sağlayan provalar çıkarılır. Daha sonra baskı provaları sayfa haline getirilir.
MAKİNE DİZGİSİ. İki tür makine ayırt edilir: 1884’te Alman saatçisi Ottmar Mergenthaler’in bulduğu lino’tipte harfler bir klavyede dizilir ve satırlar blok halinde dökülür. Linotip özellikle gazete, dergi, vb. yayın çalışmalarında hızlı dizgi ve tertip yapılmasını sağlar. Harfleri satır kalıbına tek tek yerleştiren dizgi makinesi monotipin patenti 1887’de A.B.D’li Tolbert Lanston tarafından alınmıştır. Delici klavye ve döküm klavyesi olmak üzere iki makineden oluşur. Dökülen harfler içine düştükleri kanalda birbirlerini itip yan yana sıralanırlar. Harflerin birbirine bağlı olmaması düzeltme işlemlerinin, hatta metin üstünde yapılacak değişikliklerin, vb. daha kolay ve daha ucuz yapılmasını sağlar.
Fotodizgi ve Fotogravür
Fotodizgi çeşitli optik ve fotoğraf yöntemlerinin yam sıra elektroniğe ve bilişime başvuran yöntemleri de içerir. Dizginin doğrudan doğruya film üstünde elde edilmesini sağlayan fotodizgi yönteminin, çok yer tutan kurşun kullanımını önleme, işlemi çabuklaştırma ve bazen ucuza mal etme gibi birçok üstünlüğü vardır. Ama ilk kopyanın çok iyi hazırlanması ve düzelti işlemlerinin çok az olması gerekir. Günümüzde fotodizgi makineleri son derece çeşitlidir. Yalnızca başlık için kullanılan harflerin üretimine yönelik makinelerin yam sıra, en karmaşık işleri bile yapan makineler vardır. Dizgi bir klavye ya da delikli şeritle, doğrudan doğruya yapılabilir. Günümüzde programlanmış dizgi denen yeni bir yöntem geliştirilmiştir: Bu yeni yöntemde çok karmaşık tekniklere, özellikle de bilgisayarlara başvurulur. Fotogravürse, resimleri basma olanağı veren tekniktir; tipografide resimler, kabartma klişelere, helyogravür ve ofset yöntemlerindeyse filmlere aktarılır.
Baskı Yöntemleri
Baskı yöntemleri arasında başlıca üç büyük yöntem ayırt edilir: Tipo baskı; ofset baskı; helyogravür baskı. Tipografi tekniğiyle metinler (el ya da makine dizgisiyle elde edilir) ve resimler (fotogravür yöntemiyle elde edilir) basılabilir. Dizgi ve fotogravür klişelerle doğrudan doğruya baskı yapılabileceği gibi stereotipi, galvanotipi, plastotipi klişeleriyle de tipo baskı olanaklidir. Tipo baskı yöntemi matbaacılıkta en kolay ve en az masraflı olan yöntemdir; aşağı yukarı her çeşit metnin basılmasına elverişlidir.
Ofset baskı XX. yy’ın başında taşbasmadan (litografya) doğan bir yöntemdir. Ofset baskının başlıca gereci film ya da basılı selofan yapraklarıdır. Metinler tipo baskı kalıbından yararlanarak pozitif görüntü veren selofana basılır; resimlerse, fotoğrafları çekildikten sonra banyo edilir. Bu iki işlemin ardından, resim ve metinler, sayfa boyutuna denk düşen saydam destek üstünde bir araya getirilirler. Sonra saydam destek fotoğraf kartı gibi duyarlı bir maden levha üstüne konarak ışığa tutulur. Gerekli işlemlerden sonra, levhanın basıcı bölümleri ortaya çıkar; çoğaltma işleminde de söz konusu bölümlerden yararlanılır. Ardından levha bir silindire bağlanır.
Doğrudan doğruya kâğıt üstüne yapılmayan baskı kauçuk bir silindir aracılığıyla gerçekleştirilir. Taşıyıcı silindirin her dönüşünde levha, önce ıslatılır, sonra da mürekkeplenir. Helyogravür yöntemindeyse metinler selofan üstünde, fotoğrafı çekilmiş belgeler de saydam bir destek üstünde bir araya getirilir. Duyarlı bir kâğıt ya da bir film, tram altmda ışığa tutulur; daha sonra kâğıt, özgün pozitif altmda aydınlatılır ve iyice perdahlanmış bir bakır silindir üstüne yerleştirilir; duyarlı tabakasını bıraktıktan sonra silindirden ayrılır. Daha sonra silindirin developman banyosu gerçekleştirilir ve asitli bir çözelti içinde işlemden geçirilir. Bakırın yüzeyinde küçük kareler halinde çok sayıda oyuk oluşur; farklı derinliklerde olan bu oyuklar, baskı işlemi sırasında mürekkebi tutup resmin oluşmasını sağlarlar. Basımda kullanılan bu üç büyük tekniğin yanı sıra serigrafiyi de belirtmek gerekir.
Son Yorumlar