İnsanlar ve hayvanlarda kasılıp gerilme yeteneğinde olan organ.
Bütün omurgalılarda bedenin önemli bir kütlesini oluşturan kas sistemi iki farklı doku halinde görülür (düz kaslar ve çizgili kaslar). Birhücrelilerde ve omurgasızlarda da kas sistemi vardır ama omurgasızlardaki yalnızca kasılabilen bir sitoplazmayla donatılmış yalın hücreler biçimindedir. İnsan bedenindeki kaslar, kendilerini oluşturan dokunun düzenine göre çizgili ve düz kaslar olarak ayırt edilmiştir.
Çizgili Kaslar Ve Düz Kaslar
İskelet kasları olarak da adlandırılan çizgili kaslar, kordonlar biçimindeki kirişler ya da tabakalar biçimindeki akörtüler yardımıyla tutundukları kemiklerle bağlantıdırlar. Bağlı oldukları kemikleri kaldıraç gibi kullanarak bedenin hareketliliğini sağlarlar. Görünümleri birbirinden farklıdır: Bazıları yassılaşmış yelpaze ya da şerit biçimindedir; bazılarıysa eklem kaslarında olduğu gbi kısa ve bodurdurlar. Çoğu tek başma karınlaşarak bir iğ biçiminde uzamıştır. Bazen birçok iğ bir araya gelip bir tek kası oluşturur: Böylece ikibaşlı, üçbaşlı, dörtbaşlı gibi (Çiz.l) adlar alırlar (bu adlar kasm içerdiği karm sayısını gösterir). Cilt altmda deriyi iki kat kalınlaştıran deri kasları ve bedenin doğal deliklerinin (ağız, göz çukuru, anüs) çevresinde, bunlara destek olan halka biçiminde kaslar vardır. İnsan bedeninde yaklaşık 500 kadar çizgili kas bulunur. Merkez sinir sisteminden buyruk alan bu kaslar istemli olarak işlev görürler. Düz kaslar iç organların çeperini oluştururlar. Lifleri, uzunlamasına ya da dairesel tabakalar biçiminde düzenlenmiştir: Dairesel tabakalar organı daraltırlar, uzunlamasına olanlar da kısaltırlar. Düz kasların işleviyse isteme bağlı değildir; yaşatkan sinir sistemine uyarlar. Kalp kasının özel bir durumu vardır; lifleri, her iki kas grubu arasında yer alan özellikler gösterir.
Kimyasal Yapı
Kaslar erişkinde bütün beden ağırlığının % 43’ü kadarken, yeni doğmuş bebekte % 25,1’i kadardır. Bu ağırlığın da % 79’u su ve % 7,5’u özellikle birleşik biçiminde lipitlerden oluşmaktadır. Glüsit (glikojen) ve protit (kasılabilir protein) oram üre, amonyak, karbonik asit, laktik asit gibi artık maddelerdeki değişmelerle birlikte farklılık gösterir. Kaslarda değişik oranlarda sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, klor, fosfor, kükürt, manganez, alüminyum, kalay, kurşun ve bakır gibi mineraller de bulunur.
Anatomi Ve Fizyoloji
Çizgili bir kasın yapısı incelenecek olursa, çevreden merkeze doğru şunlar gözlenir:,
Lif yapısmda bir zar olan üst akörtü, kası sararak örtmektedir;
kas lifi demetleri, bölmelerle ayrılmaktadır;her kas lifi (Çiz. 2) birçok kas lifçiğinden oluşur, bunların her biri de sarkolemma olarak adlandırılan bir zarla çevrilidir. Her kas lif çiği (Çiz. 3) bir sitoplazma (sarkoplazma) ve birçok çekirdekten oluşan büyük bir hücre görünümündedir, büyük eksen boyunca uzanan telcikler, yani sarkostiller vardır. Bu sarkostillerin tümü, boyuna olarak, almaşık biçimde sıralanmış koyu ve açık renkli şeritlerle çizilmiştir. Kasılma sırasında, koyu renkli diskler (ya da Q şeritleri) küçülmekte; buna karşılık açık renkli diskler (ya da I şeritleri) büyümektedir. Açık renkli H çizgileri, Q şeritlerini, daha yoğun olan Z çizgileriyse I şeritlerini bölmektedir: Her iki Z çizgisi arasındaki uzaklık, kas lifçiği için temel histolojik birim olarak kabul edilir ve sarkomer olarak adlandırılır.
Kasılmayı oluşturan biyokimyasal tepkimelerin tümü sarkoplazma içinde gelişir, Sarkoplazmanm ya da sarkostillerin üstünlüğüne göre çizgili kaslar “kırmızı” ya da “beyaz” olarak nitelenir. Kırmızı kaslar yavaş ve sürekli olarak kasılırken, beyaz kaslar hızla kasılırlar. Fizyolojik durumda, kas lifi gergindir: İşte kas gerilimi (tonus) denen durum da budur. Kas lifi esnektir; deneysel olarak uzatıldığı zaman hemen önceki uzunluğunu aldığı görülür. Ayrıca gerilebilmektedir; uygun bir uyarıcı karşısında kasıldığı ya da anında biçim değiştirdiği görülür. Kasın özgül uyarıcısı, sinir akımıdır. Kası hareket ettiren sinirin son dallanması aracılığıyla kas lifine uyarı gelir, bu olay hareket plağı denen özel bir bölge düzeyinde olmaktadır. Ama lif başka uyarıcılara karşı da duyarlıdır; sözgelimi elektrik akımı, bazı kimyasal maddeler, mekanik bir olay, ısı, uyarıcı etki yapabilirler.
İskelet kası kasılması, ya kısalmayla bir aradadır ve bu sırada organın bir bölgesi de yer değiştirir (klonik kasılma) ya da yer değiştirmez (tonik kasılma). Fizyolojik kasılma, mükemmel bir tetanosa benzetilebilir. Kasılma sertliğini izleyen anda, kısa süre içinde artık maddelerin birikmesine bağlı olarak yorgunluk başgösterir. Elektromiyografi, elektrofizyolojide kullanılan ve kas kasümasmın niteliklerini öğrenmeye yarayan bir inceleme yöntemidir.
Kasılmanın Biyokimyasal Olayları
Kas kasılması doğrudan doğruya, hücredeki adenozin trifosfattan (A.T.P.) kaynaklanan enerjinin tükenmesine yol açar. Kasılma sırasında oksijensiz ortamda (anaerobi evresi) yapılan glikojen kullanılır; glikojen enerji sağlayarak, laktik aside dönüşür. Daha sonra, oksijenli ortamda (aerobi evresi) laktik asidin en büyük bölümünden yeniden glikojen üretilir, oksijen olmadığı zaman laktik asit birikir. Öte yandan var olan A.T.P. kullanılarak, enerji bakımından zengin olan fosfor bağının serbest kalması sağlanır ve adenozin difosfata (A.D.P.) dönüşüm gerçekleşir. Bu da glikojen kullanımı sırasında yeniden A.T.P’a dönüşür.
Kasm kasüabilen iki proteini aktin ve miyozindir. Sinir akımı gelmesi sırasında, A.T.P. ve kalsiyumun bulunduğu ortamda bu iki protein bir araya gelir, kaymayla moleküller arası köprüler oluşturarak tersinir bir bileşik olan aktomiyonizi meydana getirirler. Bu tepkime, hücre içinde sodyum ve potasyumun giriş ve çıkış hareketine bağlıdır. Metabolizmadaki herhangibir dengesizlik kas kasılmasını bozar. Düz kas düzeyindeki biyokimyasal olaylar biraz farklıdır. Bu lifler bir tek çekirdek içeren ve kendiliğinden kasılma eğilimi olan uzun hücreler tarafından oluşturulurlar; burada kas taslağı etkinliği kasılma dalgasının gitgide yayılmasıyla olur. Düz lifler çizgili liflere oranla sinirsel uyarıcılara karşı daha az duyarlıdır, kimyasal birleşime ve ortamdaki sıcaklık değişimlerine, hormonların etkisine karşı daha çok duyarlıdırlar.
Son Yorumlar