Atatürk ileri görüşlü milletini çok seven bir liderdi. İlerleyip gelişebilmek için barışın mutlak şart olduğunu iyi biliyordu. Balkan savaşları, 1. Dünya Savaşı, Kurtuluş savaşı derken bu millet savaşlardan çok çekmişti. Geri kalmışlığın sebeplerinden biri de bu savaşlardı. Savaş ülke ekonomilerini yerle bir ettiği için Anadolu insanı fakir kalmıştı. Atatürk 1931 yılında bu sözü söylemiştir. Bu sözle amacı milletinin, iç barışı sağlamış, komşu ülkelerle sorunlarını çözmüş çağdaş devletler seviyesine çıkmasını istiyordu.
Atatürk, millet hayatı tehlikeye olmadıkça savaşa girilmemesi taraftarıydı. Esas olan barıştır. Büyük önder büyük zaferin kazanılmasından sonra hep barışçı bir siyaset izledi.
Yurtta barış, beraberliğin ve milli birliğin sonucudur. Yurttaşlar birbirleri ile kavga etmeden huzur içinde, birbirlerinin hak ve özgürlüklerine riayet ederek yaşamalıdırlar. Barış ülkede esenliği sağlar ve barış, kalkınmanın, gelişmenin ve demokrasinin de olmazsa olmazıdır.
Cihanda barış, devletlerin aralarındaki anlaşmazlıkları görüşerek, masada çözmeleridir. Atatürk Lozan Antlaşmasından sonra devletlerle olan pek çok sorunu barış yolu ile çözümlemiştir.
Son Yorumlar