Bireysel Başvuru Yolunun İnsan Haklarının Gelişmesine Olan Etkisi Nedir? Türkiye’nin, Batı Avrupanın bir parçası olma arzusunun bir sonucu olarak Avrupa Konseyine üye olduğu ve sözleşmeyi onaylayan ilk devletler arasında bulunduğu, Batı ile bütünleşme çabalarının, ortak pazara girme yönünde yoğunlaştığı, Avrupa Konseyinin insan Haklarına dayandığı, bireysel başvuru hakkının sözleşmenin belkemiğini oluşturduğu gözönünde tutulursa, Türkiye’nin Komisyonun bireysel başvuruları kabul etme yetkisini tanıması, insan haklarının gelişmesi açısından önemli bir adımdır.
Anayasa ile sözleşme yakından incelendiğinde görülür ki, sözleşmede yer alan kurallar büyük ölçüde, Anayasaya yansımıştır. Türkiye’nin bireysel başvuru hakkını kabul etmekle, karşılaşacağı sorunlar, diğer devletlerin karşılaştıkları ve karşılaşmakta oldukları sorunlardan daha ağır değildir. Otuz yıllık uygulama içinde, birçok devlet, Komisyon ve Divanın içtihatları doğrultusunda, zaman içinde, olaylar çıktıkça, hem mevzuatlarında, hem de uygulamalarında gerekli değişiklikleri yapmışlar ve halen de yapmaktadırlar. Bu durum, bireysel başvuru hakkını tanıyan devletler için önemli bir sorun yaratmamıştır. Sözleşmeci devletler, sözleşme organlarının, sözleşmenin çiğnendiğine ilişkin olarak aldıkları kararları, kendi iç işlerine karışma olarak görmemişlerdir. Devletler, nasıl ulusal yargı organlarının aldıkları kararları yadırgamıyorlarsa, kendi yarattıkları uluslararası yargısal organların aldıkları kararlar, uygulamanın veya mevzuatın sözleşmeye uymadığını, sözleşmeye aykırı olduğunu bildiren kararlardır. Bu organların ulasal bir yargı kararını, bir yasayı, ya da bir hükümet kararım bozma, iptal etme gibi yetkileri de yoktur. Bunların aldıkları kararlar, iç hukukta kendiliğinden hüküm ifade eden, sonuç doğuran kararlar da değildir.
Devletin yükümlülüğü, sözleşme organlarının kararları doğrultusunda, sözleşme ile olan aykırılığı giderecek önlemleri almaktır. Bakanlar Komitesi, alınacak önlemler konusunda da, her hangi bir öneride bulunmamakta, genel olarak alınacak önlemlerin takdirini sözleşmeci devlete bırakmaktadır.
Sözleşmeci devletlerin çoğu, özellikle başlangıçta, bireysel başvuru yolunu kuşku ile karşılamışlardır. Hemen her devletin, içişleri bakımından kuşku duyduğu bazı sorunları vardır. Bazı devletler, azınlıkların yahut ayrılıkçıların, yahut aşırı sağ veya sol kuruluşların bireysel başvuru yolunu kötüye kullanacaklarından kuşku duymuşlardır. Bunlardan bireysel başvuru hakkını tanımış olanların, kuşku duydukları sorunlarla henüz ciddi bir biçimde karşı karşıya geldikleri söylenemez. Komisyon, hangi nedenle olursa olsun, bu tür başvuruları, ön koşullar açısından reddetmektedir. Alman Komünist partisinin kapatılması ve İtalya’da faşist partisi kuran kişinin mahkumiyeti ile ilgili olarak yapılan bireysel başvurular, Komisyonca, kabul edilebilirlik yönünden reddedilmiştir. Uygulamada dikkati çeken hususlardan biri de, azınlıkların veya ayrılıkçıların sorunlarını, bireysel başvuru yolu ile Komisyon önüne şimdiye kadar getirmemiş olmalarıdır.
Bireysel başvuru konusunda, Komisyonun yetkisini tanımış olan Türkiye’nin, Divanın da zorunlu yetkisini tanımış olması, esas hakkındaki Komisyon kararlarının, siyasal bir organ olan Bakanlar Komitesinin yerine, yargısal bir organ olan Divan tarafından incelenip karara bağlanması yolunu açmıştır. Divan, insan haklarının korunması bakımından, hem birey, hem devlet için bir güvencedir. Bilindiği gibi, esas hakkındaki komisyon raporunun Divan önüne götürülmesi, ya ilgili devletin, ya da Komisyonun istemi üzerine olur. Sorunun bir kez daha yargısal bir yöntemle, uluslararası bir yüksek mahkeme olan Divanda karara bağlanmasını sağlar.
İnsan haklan alanındaki gelişmeler karşısında, sözleşme asgariyi düzenler duruma gelmiştir. Devletler, 30 yıl içinde gerek mevzuat, gerek uygulama açısından sözleşmeyi aşmışlardır. Kuşkusuz, Türkiye’nin insan hakları konusunda Batı düzeyine ulaşması zaman alacaktır. Bireysel başvuru hakkının Türkiye’ce tanınmış olmasının, Türkiye’deki uygulama ve mevzuat ile Sözleşme arasındaki uyumsuzlukların giderilmesine ve İnsan Haklarının gelişmesine katkısı büyük olacaktır.
Son Yorumlar