7. Sınıf Fen ve Teknoloji Sözlüğü
A
aerodinamik: Hareket hâlinde olan bir cisim üzerinde havanın yarattığı etkiyi inceleyen bilim.
akustik: Sesin özelliklerini inceleyen bilim dalı.
astronom: Dünya’da uzayla ilgili araştırma yapan bilim insanı.
astronomi: Gök cisimlerinin özelliklerini ve birbirleriyle ilişkilerini inceleyen bilim dalı.
astronot: Uzaya giderek araştırma yapan bilim insanı.
atmosfer: Dünya’yı çevreleyen gazların oluşturduğu tabaka.
B
balata: Motorlu araçlarda fren yapmayı sağlayan, tekerlek mili üzerine yerleştirilmiş parça.
berk: Sert, katı.
büyüteç: İnce kenarlı mercekten yapılan, cisimlerin görüntülerini büyütmek için kullanılan araç.
Ç
çelik: Su verilerek çok sert ve esnek duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon karışımı.
D
damıtma: Bir çözeltide sıvının buharlaştırıldıktan sonra tekrar yoğuşturularak saflaştırılması işlemi.
destan: Genellikle olağanüstü konuları ve kahramanları konu alan şiir, yazı türü.
dürbün: Uzaktaki cisimlerin görüntülerini büyütmeye veya yaklaştırmaya yarayan, objektif ve oküler adlı iki mercekten oluşan optik araç.
E-F
elektron mikroskobu: Cisimlerin görüntülerini bir milyon kez büyütebilen özel mikroskop.
eliptik: Elips ile ilgili, elips biçiminde olan.
eter: Hekimlikte kullan›lan çok uçucu, renksiz ve kendine özgü kokusu olan bir sıvı.
fan: 1. Havalandırma aracı, pervane, pervane kanadı, vantilatör. 2. Sıcak veya soğuk havayı dengeli olarak savuran araç.
fırlatma bloğu: Kısa mesafe koşucularının yarışa başlarken kullandıkları araç.
fotomontaj: Bir konu üzerindeki eksik bölümleri tamamlamak veya daha çok konuyu bir araya toplamak için birkaç fotoğrafın birleştirilmesi.
G
gama ışını: Radyoaktif maddeler tarafından yayılan bir tür ışın.
gastrit: Mide iç yüzünde bulunan zarın iltihaplanması sonucu oluşan bir hastalıktır.
gezegen: Bir yıldızın, özellikle Güneş’in çevresinde dönen, kendiliğinden ışık saçmayan gök cismi.
gökkuşağı: Düşmekte olan yağmur damlacıklarında güneş ışınlarının kırılıp yansımasıyla gökyüzünde oluşan altı renkli, kemer biçimindeki görüntü, alkım, ebekuşağı, ebemkuşağı.
gözlemevi: Gözlemlerin yapıldığı, gözlem için gerekli araç ve gereçlerin bulunduğu ve kullanıldığı, kütüphanesi ve yönetimi olan kuruluş.
güneş pili: Güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren üreteç.
H
hipotez: Deneylerle henüz yeter derecede doğrulanmamış ancak doğrulanacağı umulan teorik düşünce.
hünnap: Hünnapgillerden, yenilen meyvesi için özellikle Batı ve Güney Anadolu’da yetiştirilen dikenli bir ağaç, çiğde.
I-İ
ışık prizması: Beyaz ışığı, kendisini oluşturan renklere ayrıştıran saydam geometrik cisim.
ihya: 1. Yeniden canlandırma, diriltme, çok iyi duruma getirme, geliştirme, güçlendirme. 2. Yeni bir güç, umut verme.
iletki: Bir açıyı ölçmeye ve başka bir yerde aynı açıyı çizmeye yarayan, yarım çember biçimindeki araç, açıölçer.
K
kasvetli: Sıkıntılı, kaygılı.
kayaç: Doğada büyük yer tutan, yer kabuğunun yapı gereci olan bir veya birkaç mineralden oluşan kütle.
kızıl ötesi ışın: Işık tayfında kırmızı bölgenin ötesindeki alana yayılmış, gözle görülmeyen ışınım.
konsantre: Yoğunlaştırılmış, yoğun.
koordinasyon: Belli bir amaca ulaşmak için çeşitli işler arasında bağlantı, uyum ve düzen sağlama.
kronik: Uzun zamandan beri süren, uzun süreli olan (hastalık), süreğen, iyileşmez, kalıcı.
M-N-Ö
matkap: Tahta, maden, beton vb. sert maddeler üzerinde delik açmaya yarayan alet, delik açma aleti.
mekanik: Kuvvetlerin maddeler ve hareketler üzerine etkisini inceleyen fizik dalı.
melengiç: 1. Karaağaçgillerden, düz kabuklu, kerestesi sert ve dayanıklı bir ağaç (Çitlembik). 2. Bu ağacın mercimekten büyük, yuvarlak, buruk lezzette meyvesi.
metabolizma: Canlı organizmada veya canlı hücrelerde hareketi, enerjiyi sağlamak için oluşan biyolojik ve kimyasal değişmelerin bütünü.
mikroskop: Bir mercek düzeneği yardımıyla küçük nesnelerin görüntülerini büyütüp daha belirgin duruma getirmeye veya çıplak gözle görülmeyenleri göstermeye yarayan araç.
mor ötesi ışın: Gözle görülmeyen, ışık tayfında mor ışının ötesinde yer alan, yapay olarak da elde edilip tıpta kullanılan bir ışınım, ultraviyole.
muvaffak: Başarmış, başarılı (kimse).
müderris: 1. Ders veren profesör. 2. Medrese veya camide öğretmen.
mürdümük: Baklagillerden, yazın ekilen bir yıllık otsu bir bitki.
Newton çarkı: Beyaz ışığın yapısını incelemek için Newton tarafından kırmızıdan mora kadar değişen renklerin yerleştirildiği çark.
özdeş: Her türlü nitelik bakımından eşit olan, ayırt edilmeyecek kadar benzer olan, aynı.
P
parşömen: Yazı yazmak, resim yapmak için özel olarak hazırlanan deri.
pergel: Yay veya çember çizmekte ve ölçmekte kullanılan araç, yayçizer.
periyodik sistem: Elementlerin belirli bir düzene göre yerleştirildiği çizelge.
porsiyon: Herhangi bir yemekten bir kimseye verilen belirli miktar.
pürüz: Bir şeyin düzgünlüğünü bozan çıkıntı, gedik veya kusur.
R
radyasyon: Bir kaynaktan hızlı tanecikler demetinin yayılması.
radyometre: Işık enerjisini hareket enerjisine dönüştüren araç.
radyoteleskop: Gök cisimlerini araştırmak için kullanılan uzun dalga boyuna duyarlı araç.
rampa: Bir arazinin, bir kara yolunun, bir demir yolu hattının yatay doğrultuya göre yokuş olan bölümü.
risale: Kitapçık.
S
sakkaroz: Şeker kamışı veya pancarından elde edilen bir tür şeker. (C12 H22 O11)
sarkaç: Sabit bir nokta çevresinde ağırlığının etkisiyle salınım hareketi yapan cisim.
seramik: Yüksek ısıda pişirilmiş toprak, fayans, porselen yapımıyla ilgili olan.
serum fizyolojik: Tıp alanında kullanılan tuzlu su çözeltisi.
sığ: Derinliği az, dibi yüzeyine yakın.
siroz: Karaciğerin büyümesi veya işlevinin azalması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır.
su tesisatı: Suyun bina içinde iletilmesini sağlayan borular sistemi.
T
taflan: Gülgillerden, 2–6 m yükseklikte, kışın yapraklarını dökmeyen, çiçekleri salkım durumunda, beyaz veya yeşil olan, süs bitkisi olarak bahçelerde yetiştirilen küçük bir ağaç, karayemiş ağacı, karayemiş.
takımyıldız: Bakış doğrultumuza göre bir toplulukmuş gibi görünen, gökyüzünde belirgin şekiller oluşturan yıldızlar topluluğu.
teleskop: Gök bilimiyle ilgili gözlemlerde kullanılan optik aygıt.
tezgâh: Üzerinde genellikle el veya küçük makinelerle iş görülen yapım aracı.
tsunami: Dev dalga. tutuşma sıcaklığı: Bir maddenin tutuşmaya başladığı andaki sıcaklık değeri.
U-Ü
uydu: Kütlesi daha büyük bir gök cisminin, özellikle bir gezegenin çevresinde dönen gök cismi.
üvez: Gülgillerden, orta boylu bir ağaç.
V
vinç: Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç.
Y
yıldız: Çekirdeğinde kimyasal değişimler gerçekleşen, çok sıcak gazlardan oluşan ve ışık yayan, yaklaşık olarak küresel bir gök cismi.
yoğunluk: Bir cismin birim hacminin kütlesi, öz kütle.
Son Yorumlar