Son Halife Abdülmecid Efendi Kimdir? Son Halife (İstanbul 1868-Paris 1944). Sultan Abdülaziz’in Hayranıdil Kadından oğlu; 29 mayıs’ta doğdu; kırk yaşına, yani 1908 İkinci Meşrutiyet tarihine kadar sarayda, kafes ardında kapalı yaşadığı için muntazam bir eğitim ve öğrenim görmedi, buna rağmen diğer şehzadelere nazaran bilgili kabul edilirdi; yabancı dil bilirdi, güzel sanatlara, özellikle resme meraklıydı. Fakat dengesiz ve yaşına uymayan hoppa davranışları göze çarpardı. Bu hali, intihar etmiş olan babasıyla büyük kardeşi Yusuf İzzettin’de görülen bazı arazın onda da bulunduğu kanaatini uyandırmıştı.
1918’de Mehmet (V) Reşad’ ın ölümünden sonra yerine Mehmed (VI) Vahideddin geçince, Abdülmecid Efendi veliaht oldu. İstiklal savaşı sırasında, arasıra ve açığa vurmaksızın milli kuvvetlere taraftarlık etti. Fakat bir taraftan da oğlunu, Mehmed Vahideddin’e damat yaptı. Büyük Millet meclisi tarafından kabul edilen kanunla 1 kasım 1922 tarihinde saltanat kaldırıldı. On yedi gün sonra Vahideddin yabancı bir gemi ile yurdu terk etti ve Osmanlı hanedanının o tarihte yaşça en büyük temsilcisi olan Abdülmecid Efendi 18 kasım 1922’de Büyük Millet meclisi tarafından halife seçildi. Bu göreve fiilen 24 kasım 1922’de başladı. Fakat artık hiç bir siyasi kudreti yoktu. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi, Hilafet müessesesinin kaldırılması da gecikmeyecekti.
Nitekim 3 mart 1924’te Büyük Millet meclisinin kararı ile Hilafet kaldırıldı ve bu arada bütün hanedan mensuplarının yurt dışına çıkarılması kararlaştırıldı. Abdülmecid Efendi, oğlu Ömer Faruk, kızı Dürrüşehvar, iki Kadın’ı, özel doktoru ve birkaç güvendiği adamıyla birlikte 5 mart’ta İsviçre’ye doğru yola çıktı. Leman gölünün kenarında bulunan Territet kasabasında 1924 ekim ayına kadar oturdu. Sonra, ailesi ve yakınlarıyla Fransa’nın Nice şehrine gitti, ömrünün büyük bir kısmını orada geçirdi. Bir iki defa seyahat için Fransa dışına çıktı. 23 Ağustos 1944’te Paris’te, Marechal Maunoury caddesindeki 15 numaralı, evde öldü. Na’şı yıllarca, Paris’te bir cami bahçesindeki kabirde kaldı, ölüm tarihinden başlayarak ailesi, na’şını Türkiye’ye gönderebilmek için, vekilleri yoluyla devamlı gayret sarfettiler; gerek onların, gerek kızı Dürrüşehvar Sultanın şahsi çabaları bir sonuç vermedi. Nihayet 30 mart 1954’te Medinei Münevvere’ye nakledilerek Haremi Şerife defnedildi.
Son Yorumlar