Sigmund Freud Kimdir? Hayatı ve Psikanaliz Üzerine Çalışmaları

Sigmund Freud Kimdir? Hayatı ve Psikanaliz Üzerine Çalışmaları, Avusturyalı ruhbilimci (Freiberg, Moravya, 1856-Londra, 1939).

Freud’un Tetişme Yılları

1860’ta Viyana’ya yerleşmiş sekiz çocuklu bir yahudi ailesinin (babası bir yün tüccarıydı) en büyük çocuğu olan Sigmund Freud’un çocukluğu ve ilkgençlik yılları, parasal sıkıntılar, Viyana toplumundaki yahudi düşmanlığının yarattığı tedirginlikler ve seçeceği meslek konusundaki kararsızlıklarla geçti.

Sigmund Freud

Bilime ve felsefeye düşkünlüğünün yanı sıra edebiyat, tarih ve arkeolojiye de meraklı olan Freud, sonunda tıp öğrenimi yapmaya karar vererek 1873’te üniversiteye girdi, 1876-1882 yılları arasında, kendisine bilimsel dürüstlüğü aşılayan, fizyoloji uzmanı Ernst von Brücke’nin laboratuvarında çalıştı. 1881 yılında tıp doktoru olan Freud, 1882’de nişanlandığı Martha Bernays ile 1886’da evlendi (bu kadın Freud’u, son derece hareketli geçen meslek yaşamı boyunca yüreklilikle destekledi).

1884’te Dr. Meynert’in psikiyatri servisinde nöroloji uzmanı olduktan sonra kokain üstüne çalışmalar yapıp, ağrı kesici özelliklerini açıkladı. 1885’te, çektiği para sıkıntısı yüzünden bir psikiyatri kliniğinde çalışmak zorunda kaldı ve o tarihlerde uygulanan tedavi yöntemlerinin etkisizliğini gördü. Daha sonra bir araştırma bursu kazanarak Paris’e gitmesi yaşamına yeni bir yön verdi. Paris’te, nöroloji uzmanı jean Martin Charcot’nun servisinde çalıştı ve izlediği derslerin etkisiyle,isteriyi ipnoz yöntemiyle iyileştirmeyi düşündü.

Freud ve Psikanalizin Doğuşu

Büyük ilgi duyduğu ipnozla iyileştirmede, uygulama açısından güçlük çeken Freud, 1889 yılında, ikinci kez Fransa’ya gitmeye karar verdi ve Nancy’de Bernheim’ın etkisiyle bu alandaki bilgilerini geliştirdi. 1891’de Viyana’da bir tıp merkezi açtı; AvusturyalI ünlü psikiyatri uzmanı Josef Breuer’le de bu dönemde çalışmaya başladı. Breuer, hastalarından biri olan Anna O… adlı isterik bir genç kadına ipnoz uygulayarak, isteri nöbetlerinin kaynaklarını ve bu nöbetlerle birlikte gelen duyguları anımsayıp anlatmasını sağlıyor ve hastalık belirtilerinin de böylece ortadan kalktığına inanıyordu. Katarsis diye adlandırdığı bu iyileştirme yöntemini Freud’a da öğretti. Freud, Breuer’le birlikte yaptıkları deneyleri kitap olarak sunmayı önerdi ve 1895’ te Studien über Hysterie (İsteri Üstüne Çalışmalar) adlı yapıt yayımlandı. 1896 yılında “psikanaliz” adını alacak bilimin başlangıç noktası sayılan bu kitapta “konuşturarak iyileştirme” yönteminin ilk uygulamaları anlatıldı: Bu yöntemde, hastaya, eskiden geçirmiş olduğu sarsıntılara bağlı olarak unuttuğu anılar anımsattırılmaya çalışılıyor ve bunların bilinç düzeyine çıkışlarıyla, isteri belirtileri ortadan kalkıyordu. Ama, hasta ile hekim arasında yaratacağı yepyeni ilişkilerden ürken Breuer, bu yöntemi hemen bıraktı. Daha sonra Freud “konuşturarak iyileştirme” yolunu büyük ölçüde geliştirip yetkinleştirerek psikanalizin yöntemi durumuna getirdi.

Söz konusu yöntemi öncelikle kendine uygulayan Freud, 1895’te, bilinçaltı isteklerinin üstü kapalı biçimde ortaya çıkışları olan düş imgelerinin incelenmesi gerektiğini ve bunun son derece önemli olduğunu kavrayarak, kendi düşlerini incelemeye başladı. 1898’de, dil ve kalem sürçmelerinin, adların ya da tasarıların unutulmasının anlamını ortaya çıkardı ve bu buluşlarını Die Traumdeutung (Düşlerin Yorumu, 1900), Psycbopathologie des Alltagslebens (Gündelik Yaşamın Psikopatolojisi, 1901), Witz und seine Beziebung zum Unbeıvussten (Nükteli Söz ve Bilinçaltıyla Bağıntıları, 1905) adlı yapıtlarında özetledi.

W. Fliess ile yaptığı yazışmalardan da anlaşıldığına göre, Freud 1897- 1902 yılları arasında psikanalizlerin
en uzununu, en zorlusunu kendi üstüne uygulayarak Oidipus kompleksinin varlığını ortaya çıkardı. Bu da, tıp alanındaki uygulamalarıyla aydınlatamadığı pek çok olguyu açıklamasını sağladı ve bu andan başlayarak da psikanaliz, ana çizgileriyle belirlenmiş oldu.

PSİKANALİZİN DÜNYAYA YAYILMASI

1902 yılı, Freud’un yaşamında bir dönüm noktası oldu. Gerçekten de, bilinçaltı nevrozlarının kökeninde cinselliğin rolü, çocukta cinselliğin varlığı konusunda yaptığı aykırı buluşlarıyla Viyana tıp çevrelerini altüst eden bu yalnız ve gözüpek bilim adamı, aralarından bazıları dünya çapında ünlü olan, coşkun bir yandaş topluluğunun kendisine katıldığını gördü.

Freud’u örnek alan Federn, Steckel, Adler ve Ernst jones, yeni iyileştirme yöntemini uygulamaya koyuldular; Jung’un da 1907 yılında Zürih’te bir psikanaliz derneği kurarak topluluğa katıldığı görüldü. Dünyanın dört bir yanında, başka psikanaliz dernekleri açılmaya başlandı, gazeteler ve dergiler psikanaliz alanındaki yeni görüşleri yaydılar, uluslararası toplantılarda söz konusu görüşleri savunanlar belli aralıklarla bir araya geldiler. Bu arada, incelemelerini ve kuramsal yazılarını artıran Freud, Cinsiyet Teorisi Üzerine Üç Deneme (Drei Abhandlungen zur Sexualteorie, 1905) , sanatla bilinçaltı bağıntılarını ele aldığı Kirfdheitserinnerung des Leonardo da Vinci (Leonardo da Vinci’nin Bir Çocukluk Anısı, 1910), etnolojiye yöneldiği Totem und Tabu
(Totem ve Tabu, 1913) adlı yapıtlarını yayımladı.

Kendisine katılan herkesin özgürce davranmasına karşı saygılı olan ama ortaya attığı yeni bilim dalının temel ilkelerine de kesinlikle uyulmasını isteyen Freud, kurduğu hareketin birliğini korumayı başaramadı. Yetiştirdiği öğrencileri (Adler, Steckel, |ung, Rank, Frenczi) kimi kez öğreti açısından, kimi kez de kişisel açıdan Freud’dan ayrılarak yeni doğrultularda çalışmaya başladılar.

Ama Freud , yorulmak nedir bilmeyerek, çalışmalarını sürdürdü ve bakış açılarını yeniledi: Metapsikoloji (1915), jenseitsdesLustprinzips (Haz İlkesinin Ötesinde, 1920), Massen-psychologie und lehAnalyse (Kitle Psikolojisi ve Ben’in Çözümlenmesi, 1920) , Yaşamım ve Psikanaliz (1925), Die Zukunft einer Illusion (Bir Hayalin Geleceği, 1927), vb. Freud’un yaşamının son yılları kötü geçti. Bir yandan gırtlak kanserine yakalanmıştı, bir yandan da nazizmin yükselişine tanık oldu. Kitapları 1934 yılında Berlin’de yakıldı, Avusturya’nın 1938’de işgalinden sonra Londra’ya göç etmek zorunda kaldı; bir yıl sonra da orada öldü (23 Eylül 1939).

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.