Rezonans mühendislik teknik açıdan “genliğin sonsuza gitmesi” biçiminde açılanmaktadır. Periyodik bir etkinin altında bulunan sistemde salınımlar yaşandığı su götürmez bir gerçektir. Salınımlar esnasında sistemin normal durumuna göre yer değiştirme miktarı genlik olarak tanımlanmaktadır. Bu salınım hareketi sistemin doğal frekansına eşit olursa eğer ki, sistemin genliği sonsuza kadar artma eğiliminde olmakta ve bu olaya da rezonans adı verilmektedir. Rezonans genel olarak mekanik, akustik, elektrik ve elektromanyetik gibi çalışma alanlarında insanların karşısına çıkmakta olup bunun yanında nükleer manyetik, elektron spin ve kuantum gibi çalışma konularında karşımıza çıkmaktadır.
Rezonans, mühendisler için uzun yıllar boyunca büyük bir sorun haline gelmiş durumdaydı. Gelgelim günümüzde de rezonansın can ve mal kayıplarına neden olduğu olaylar hala yaşanmaktadır. Rezonans her ne kadar mühendislerin karşısına bir problem olarak çıkıyor olsa da günümüz inşaat sektöründe ya da savunma sektöründe kırıcı ve yıkıcı etkisi olan araçların önemi çok büyüktür.
Depremlerde binaların yıkılmasının asıl nedeni rezonans olayıdır. Salınımlar binanın doğal frekansına eşit olduğunda, bina düzenli olarak artan genliğe ve beraberinde getirdiği gerilimin şiddetine dayanamayarak yıkılmaktadır. Öte yandan Rezonansa uğrayan bir nesnenin zarar görmemesi imkânsız bir durum olarak görülmektedir. Fakat binaların rezonans etkisine girmesi bazı yöntemlerle engellenebilmektedir. En basit yöntem ise yapının salınımları ile rezonansın salınımları sönümlenebilmektedir. Günümüzün gelişen teknoloji ile birlikte inşaat sektörü mimari yapılarda 9 şiddetindeki depremlere kadar depreme dayanıklılık amacı ile esneklik payı bırakabiliyorlar. Bu şekilde yapılar 9 şiddetine kadar olan depremleri kendi salınımları ile birlikte doğal frekansı ile depremin frekansı eşitlenmemektedir. Bu yöntem özellikle Japonya’da da uygulanmaktadır. Çünkü burada çok büyük ve aktif fay hatları bulunmaktadır.
Deprem esnasında sadece binalar değil, zeminde rezonansa girebilir. Örnek vermek gerekirse ıslak ve toprak bir zeminde, deprem nedeni ile oluşan düzenli kuvvetler altında kum tanecikleri zemindeki boşluklara dolabilmektedir. Bir süre sonra bu kum yığını akan su ile birlikte kaymaya başlar. Bu durumda binalar da öne arkaya kayabilir hata depreme dayanıklı olsa dahi yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilmektedir.
Son Yorumlar