Rahmet kavramı sizlere neler çağrıştırmaktadır? Hz. Muhammed 610 yılında peygamber olarak görevlendirilmiştir. Onun peygamber olarak gönderildiği dönemde insanlar putlara tapıyordu. Kadınlara, kız çocuklarına haksızlık ediliyordu. Köleler bir mal gibi alınıp satılıyordu. Toplumda içki, kumar, tefecilik, zulüm, haksızlık, fuhuş vb. kötülükler yaygındı. Mekke’ye dışarıdan gelen kimseler sık sık haksızlığa uğruyordu. Ticaret için gelen yabancıların malları ellerinden alınıyor, paraları da ödenmiyordu. İşte böylesi bir ortamda Hz. Muhammed insanlar için âdeta bir umut ışığı ve rahmet olmuştur.
Rahmet kavramı; insanları tehlikelerden, kötülüklerden, onlara zarar verecek şeylerden şefkatle korumak demektir. Dilimizde bolluk ve bereket kaynağı olarak görüldüğü için yağmur da rahmet olarak nitelendirilmektedir. Hz. Muhammed de peygamberlik hayatı boyunca yaptığı çalışmalarla, insanları kötülüklerden, inkârcılıktan uzak tutmak için verdiği mücadeleyle herkes için bir rahmettir. O, sadece Müslümanların değil bütün insanların iyiliği, mutluluk ve huzuru için gönderilmiş bir elçidir. Yüce Allah, “(Resulüm) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”(Enbiyâ suresi, 107. ayet.) buyurarak bu durumu ifade etmiştir.
Hz. Muhammed (s.a.v.) şefkat ve merhamet dolu bir insandır. O, hayatı boyunca çevresindeki insanlarla iyi geçinmiştir. Fakirlere, muhtaçlara, yetim, yaşlı ve kimsesizlere her zaman yardım etmiştir. Komşuları, dostları ve akrabalarıyla iyi ilişkiler içinde olmuştur. İçinde yaşadığı toplumda, iyi huylu ve güzel ahlaklı olmasıyla herkes tarafından sevilmiş, saygı görmüştür. Hz. Muhammed zorda kalanlara yardım etmeyi, insanların iyiliği için çalışmayı alışkanlık hâline getirmiştir. Müslümanların, çevresinde bulunanların üzülmesini, sıkıntıya düşmesini hiçbir zaman istememiştir. Yüce Allah, onun bu gibi özelliklerini konu alan bir ayette, “Andolsun size kendinizden (içinizden) öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.”(Tevbe suresi, 128. ayet.) buyurmuştur.
Peygamberimiz, kendisine ve Müslümanlara yıllarca eziyet eden, baskı yapan, şiddet uygulayan Mekkeli müşriklere hiçbir zaman kin ve nefretle yaklaşmamıştır. Mekke’de, kendisine uygulanan baskılardan bunaldığı bir dönemde, İslam’ı anlatmak için Taif şehrine gitmiştir. Ancak bu şehrin ileri gelenleri onun İslam’ı anlatmasına engel olmuşlardır. Peygamberimizi taşlamışlar, mübarek bedeninin kanlar içinde kalmasına neden olmuşlardır. Bütün bunlara rağmen Hz. Peygamber Taiflilerin kötülüğünü istememiştir. “Ya Rabbi!… Onlara hidayet nasip eyle, onları doğru yola ulaştır.”(Yaşar Yiğit, Hz. Peygamber ve Hoşgörüsü, s. 40.) diyerek onlar için dua etmiştir.
Peygamberimiz sevgi dolu, şefkatli ve merhametli olmamızı öğütlemiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.) insanların iyiliği için gönderildiğini, onları tehlikelerden kurtarmak için çalıştığını belirten bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Benim insanlarla durumum şuna benzer: Adamın biri ateş yakmıştır. Ateş etrafı aydınlatınca gece kelebekler ve böcekler bu ateşe atlamaya başlamışlar. (Ateş yakan) kişi onları kurtarmaya çalışsa da başarılı olamamış. Kelebekler ve böcekler
ateşe atlamaya devam etmişler. Ben de (tıpkı o adam gibi) kemerinizden tutarak sizleri ateşe düşmekten korumaya çalışıyorum…”3 Bütün bunlar Hz. Muhammed’in bir rahmet peygamberi olduğunu, insanların dünya ve ahirette mutluluğunu istediğini açıkça ortaya koymaktadır. Peygamberimiz başka bir hadisinde, “Ben lanet edici olarak değil, rahmet olarak gönderildim.”(Müslim, Birr, 87.) buyurarak bu gerçeği vurgulamaktadır.
Dilimizde yağmur, rahmet olarak nitelendirilir. Sizce bunun nedeni ne olabilir?
Yağan yağmur, toprakta bitki tohumlarının çatlamasına ve çimlenmesine ve topraktan çıkmasına vesile olur. Yağmurlar daha sonra bitkilerin büyütür. Bu sebepten yağmura rahmet denir.
Son Yorumlar