Paul Gauguin Hayatı Resimleri Uyguladığı Yeni Bir Kompozisyon Biçimi Fransız ressamı (Paris, 1848-Atuona, Marquises adaları, 1903). Önce bir gemide dümenci olarak çalışan, ardından Fransız deniz kuvvetlerinde görev alan, daha sonra da borsa işleriyle uğraşan Paul Gauguin, 1883 yılında tümüyle resme yöneldi. Romantik hareketten sonra doğduğu halde Courbet, Manet, Monet, Pissarro ve Sisley’in başarıya ulaştığı bir dönemde romantik olarak ortaya çıkan Gauguin, ilkele ve serüvene karşı bir ilgi duyuyordu. Bu tutkusunu Bretagne’a yaptığı bir geziyle gidermeye çalıştı, ardından iki kez daha yolculuk yaparak Polinezya’ya kadar gitti. Hasta, yoksul ve umutsuz bir halde büyüklük ve soyluluk dolu ilk tuvallerini gerçekleştirdi. Resim alanında Cezanne gibi bir öncü sayılan ve çağdaşı bazı ressamları (Pont-Aven Okulu) büyük ölçüde etkilemiş olan Gauguin’in Bretagne’da yapmış olduğu tablolar arasında, Yakub’un Melek’le Savaşı,Sarı İsa,vb. sayılabilir.
Sanatı izlenimcilikten kaynaklandığı halde, nesnel görünümü, gözün algıladığı biçimde yansıtmayı yeterli görmeyen Gauguin nesnelerin yüzeyle-rinin ötesinde yer alan bir evreni yakalamaya çalışmış, bu amacına da Tahiti’de ulaşmıştır: Yarı ilkel yerlilerin yaşamından esinlenerek gerçekleştirdiği tablolarında, tümüyle yitik bir cenneti arayan çağdaş insanın duygularını dile getirir. Tahiti’de kaldığı süre içinde yaptığı tuvaller arasında, başyapıtı olan Nereden Geliyoruz, Neyiz, Ncrayn Gidiyoruz?’dan başka Kaçış, Hintkirazlı Kadın, Nefis Günler vardır. Öbür yapıtları ara-sında da özellikle GüzeJ Angele, Beyaz At, Sahildeki Tahitili Kadınlar, Paris’te Sen Irmağı, Vücutlarının Altını, Arles’dan Manzaralar adlı tablolarını belirtmek gerekir.
Paul Gauguin Yeni Bir Kompozisyon Biçimi
İzlenimcilerin salık verdiği, tonların ayrılması düşüncesini yadsıyan Gauguin bu görüşün karşısına kendi tekniği olan, belirgin ve hemen hemen sert ve koyu bir çizgiyle çevrelediği düz renkli geniş yüzeyleri çıkarmıştır. Gauguin’in “bireşim” anlayışı şöyle özetlenebilir: Kütlesel ve yalınlaştırılmış biçimler, düz olarak sürülmüş renkler, gölgesiz ışık, desen ve rengin soyutlanması, doğadan bağımsız ve özgür olma. Kompozisyon anlayışında esin kay-nağına ulaşmak amacıyla dilsel kaynağa yönelen sanatçı hareketsiz görünüşlü, telaşsız yüzlü dingin figürleriyle arkaik ve primitif sanatların görkemli havasını yaratmayı bilmiştir.
Kabarıklıkları, birbirini izleyen art arda dizilmiş planları, hareketi, rölyefi bir yana itip, yapıtlarını, çizgisel bir çerçeve içine düz sürülmüş renkler halinde gerçekleştirmesiyle tam anlamıyla yeni bir kompozisyon biçimi yaratmıştır. Gauguin, Cezanne gibi, ama hem değişik, hem de bütünleyici nitelikte bir bakış açısıyla, XIX. yy’ın büyük yenilikçile-rinden biridir; XX. yy. resminin oluşmasında da önemli payı vardır. Noa-Noa ve anılarının derlemesi olan Avant et apre s (Önce ve Sonra) adlı yapıtından başka, çeşitli kişilerle (Daniel de Monfried, Andre Fontai- nas ve Emile Bernard) sürdürdüğü yazışmalarında (Correspondance) da ateşli kişiliği açıkça görülür.
Son Yorumlar