Brahmacılıktan sonra ortaya çıkan ve ondan daha katı kuralları olan din (Hinduizm de denir). Hindular, dinlerini bir bütün olarak ya da yalnızca kendi katılımları açısından adlandırmak için sanskritçe sanatana dharma deyimini kullanırlar; bu deyim yaklaşık olarak “sürekli yasa” anlamına gelir; sanatana sıfatı, süre kavramından başka, “eskilik” ve “değişmezlik” düşüncelerini de içerir. Dhri (“tutmak”, “sürdürmek”) kökünün […]
Çağımızdan binlerce yıl önce doğmuş bir uygarlığın ürünü olan Hint müziği evriminde bile simgesel, dinsel, felsefi kavramlarla kaynaşmış yanlar sergiler. Başlangıçta şarkı insanlara bilge Nadara tarafından öğretilmişti, o da Brahma’dan öğrenmişti. Günümüzde ATÎ istilasından önceki müzik üstüne bilinen şey, müziğin yaşam çevriminin tanrılaştırılmasına katılmasıdır. Veda döneminde insan sesi, tören şarkılarındaki tılsımlı gücün anlatımıdır; tüm yaşamın […]
Sürekli değişen etkilere karşın, Hint sanatı daha başlangıcından beri, temelde kutsal bir sanat olmuş, değişmeden kuşaktan kuşağa aktarılan kurallara uymuştur. Yüzyıllar boyunca sanatçılar Buddhacılık, Hinduluk ve Caynacılık gibi üç büyük dinin hizmetine girmişlerdir. Ressamlar, heykelciler ve mimarlar, biçimlerin soyut kusursuzluğuyla, mimariye temel çizgilerini veren kozmolojik simgecilikle, tanrısal gerçekleri açığa vuran insan görüntülerinin uyumuyla, doğal güçleri […]
En eski çağlardan günümüze kadar, Hint edebiyatlarının ortak özelliği, Hint soyunun binlerce yıldır bağlı olduğu manevi değerlere duyulan saygıdır; yazarların kullandıkları dilin sanskritçe, yeni-hintçe ya da dravid dili olması bu durumu değiştirmez. İngilizce (üniversite dili) yazan modern edebiyatçılar da bu kuraldan ayrılmazlar. Hindistan Sanskrit Edebiyatı Sanskrit edebiyatı belki de dünyanın en zengin edebiyatıdır. Yalnızca filoloji […]
Hindistan’ın dil haritasında birkaç yüz lehçe göze çarpar; bunlar az sayıda dil ailesine indirgenebilir, içlerinden on dördü bellibaşlı kültür dilleri sayılır. Kuzeyde sanskritçeyle akraba olan diller seçilir. Bunlar Hint-Arî dilleri olarak adlandırılır: Hindu (federal dil); bengali; marathi dili; pencabi; gucerat dili; sindhi; keşmir dili; racasthani. Aynı coğrafya alanında bihari, oriya assam dili ve urdu dili […]
Hindistan çift kesimli bir iktisadi düzen benimsemiştir; kişisel girişime bırakılmış bir özel kesimin yanı sıra, devlet kesimi beş yıllık planlar izleyerek büyük çaplı yatırımları gerçekleştirir. Nehru’nun ölümünden sonra, sosyalizm ilkeleri de gün geçtikçe hafifletilmiştir. Uygulamalar büyük bir düş kırıklığına yol açmıştır; aşırı kalabalık bir başka eski uygarlık ülkesi olan Çin ile karşılaştırıldığında Hindistan zararlı çıkmaktadır: […]
NÜFUSUN ÇEŞİTLİLİĞİ. Hindistan’ın nüfusunda iki büyük katman ayrılabilir: Yarımadanın güneyinde toplanmış bulunan, birkaç yüz milyonluk, zenci özellikleri taşımayan Dravidler; onlardan daha önemli olan İ.Ö. 1700-1000 yılları arasında kuzeybatıdan (Hayber geçidinden) gelerek ülkenin kuzeyinde yerleşmiş olan Arîler. Bunlar Dravidlerle kaynaşmışlardır. Sayıca çok daha az olan bazı Moğol toplulukları da Himalaya ve Tibet’ten gelmişlerdir.
Yüzölçümü :3 287 590 km2 Nüfusu :866 000 000 (1992) Nüfus yoğunluğu : Km2’ye 263 kişi Başkenti :Yeni Delhi (275 000 nüf.; bir semtini oluşturduğu Delhi kentinin nüfusu 8 300 000’i aşar) Dili :Hintçe; İngilizce; yerel diller Dini :Hindu; İslam; Buddhacı Para birimi :Rupi […]
Alman feldmareşali ve devlet adamı (Poznan, 1847-Neudeck, 1934). Harp okulunda okuduktan sonra Prusya Muhafız Alayına giren ve 1866 ile 1870-1871 savaşlarına katılan Paul von Beneckendorff und von Hindenburg, Moltke ve Schlieffen’in bakanlıkları sırasında Harbiye bakanlığında görev aldı. 1900’de tümgeneralliğe yükseldi; 1911’de de emekliye ayrıldı. Ama 1914’te yeniden göreve çağrıldı. Doğu Prusya cephesinden sorumlu olan ve […]
Ulusal iktisadı yabancı rekabetinden korumak amacıyla devletin dış ticarete karışmasını öngören öğreti. Başlangıç Dönemleri: Merkantilizm Himayeci öğretinin evrimi, devletlerin ve iktisadi ilişkilerinin tarihine sıkı sıkıya bağlıdır. Bununla birlikte, gerçek anlamda ortaya çıkışı, birçok ciddi bunalımın, sanayileşmenin gitgide daha önem kazandığı bir iktisat dünyasını sarstığı XIX. yy’a rastlar. Gerçekten, özellikle, İlkçağ’da ve Ortaçağ’da görülen gümrüklerin ve […]
Son Yorumlar