Medrese, İslam dininin doğuşundan sonra ortaya çıkan ve Kur’an, hadis, tefsir (Kur’an yorumu), kelam, fıkıh (İslam hukuku), felsefe, riyaziye (matematik), mantık, tarih ve tıp gibi bilimlerin okutulduğu öğretim kurumu.
Sanat Tarihi Açısından Medreseler
DÜNYADAKİ MEDRESELER. XI. yy’dan önce Şiilerin cami bütününden ayrı öğretim kurumlan olduğu bilinir. Sünnilerde bu yüzyıldan önce dersler, cami ve mescitlerin içinde veriliyordu; XI. yy’dan sonra, ayrı bir mimari içinde bağımsız eğitim birimleri oluşturuldu. İlk öğrenim kurumu olarak medrese, ilk kez Taberan kentinde kuruldu. XI. yy’da Karaharılılar döneminde eyvanh medreselerin yapıldığı biliniyorsa da, günümüze yalnızca kimi kalıntılar kalmıştır. Sünniliğin gelişmesi için çaba harcayan sultan Gazneli Mahmud, bu amaçla Beyhakiye, Saidiye, Ebu İshak el İsferaini, Ebu Sa- ad el Asterâbâdi medreselerini kurdurmuştur (XI. yy.). Gazneli medreselerinin dört eyvanlı plam, daha sonraki çağlarda Anadolu medrese mimarisini de etkilemiştir. Büyük Selçuklulara ait ilk medrese, sultan Tuğrul Bey döneminde yaptırılan Nişapur Medresesi’dir (XI. yy.). Gerek Selçuklular, gerekse Atabeyler döneminde, İran, Suriye, Irak, Mısır ve Anadolu’da, çok sayıda medrese yapıldı. Vezir Nizamülmülk’ün kurduğu Bağdat Nizamiye Medresesi (1066), o dönemin en büyük medresesiydi. Bağdat,daha sonraki yüzyıllarda da öğrenim merkezi durumunu korudu. XIII. yy’da da Abdülkadir Geylani Medresesi ve Ebu Hanife Medresesi gibi büyük medreseler yapıldı. Selçuklu sultam Melikşah döneminden kalma Hargird ve Rey medreseleri (XI. yy.) Selçukluların önemli dört eyvan şemail medreseleridir. Abbasilerden halife Mustansır’m 1234’te yaptırdığı Bağdat Mustansıriye Medresesi dört eyvanlı olup, dört mezhep için kullanılan ilk medreselerdendir. XII. yy’da Irak ve Suriye’de Nurettin Zengi döneminde mimariye çok önem verildi. Halep’te Han el Tutun Medresesi (1168), Bahtiye Medresesi (1193), Şam’da Nuriye Medresesi (1172) gibi eyvanlı medreseler, Şam’ daki Şifahane (XII. yy.) ve Darül Hadis, önemli yapılardır. Zengilerin yapılarında görülen özellikler, sade, sağlam mimariye sahip olmaları ve süslemede ilk kez iki renkli taştan geçme motiflerinin kullanılmasıdır. Zengilerden sonra, Eyyubiler döneminde, Mısır’da medrese mimarisi Zengilerden gelen özellikleri sürdürdü. Kudüs’te Selahiye Medresesi (XII. yy.) küllleseden çevrilmiş ilk Eyyubi medresesi özelliğini kazandı. Kâmiliye Medresesi (1225), Melik Necmettin Eyyubi Medresesi (1242), vb. medreselerde tuğla, yalancımermerden süslemeler, iki renkli mermer motifler dikkati çeker.
Daha sonra Mısır’da Türk Memlukları döneminde medrese mimarisi gelişme gösterdi. Kahire’de dört eyvanlı Baybars Medresesi (1263), Şam’da Zahiriye Medresesi (1277), Kahire’de Kalavun külliyesi içindeki medrese (1285) en önemlileridir. Kalavun külliyesi türbe, medrese, hastane ve mâristandan (tımarhane) oluşur. Medresenin güney eyvanı camidir. Külliyenin kuzeyde bulunan portal. Memluklarda çok kullanılan at nah kemer biçimindedir. Yapının içi, renkli mermer ve taş mozayiklerle süslüdür. Yüksek, anıtsal dış cephesi sivri kemerli nişlerle hareketlendirilmiştir. Yanında, XIII. yy’dan kalma dört eyvanlı Nasıriye Medresesi bulunur. Buna benzer bir başka medrese de Kahire’deki, 1362’de gerçekleştirilmiş olan Sultan Haşan Medresesi’dir. Anıtsal cephe ve sağda yer alan portal, Anadolu Selçuklu yapılarıyla benzerlikler gösterir.
Mısır’da Çerkez Memlukların egemen olduğu daha sonraki yıllarda yapılan medreselerde aşırı süslemeye gidildi: Bunların en tanınmışı XIV. yy’dan kalma Kayıtbay Medresesi’dir (altı eyvan oluşu, kırmızı beyaz taş işçiliği önemli özelliklerindendir).
Kuzey Afrika’da Muvahhidler (XII. yy.), Hafsiler (XIII.-XVI. yy.), Marmiler (XIV. yy.) döneminde de kimi medreseler yapıldı. Fas’ta Marınilere ait Dar ül Mahzen (XIV. yy.), Tunus’ta Hafsilere ait El-Marad (XIII. yy.), ayrıca İspanya’da Nasırilere ait Gırnata Medresesi (XIV. yy.) sayılabilir.
ANADOLU’DA MEDRESE. Anadolu’ da ilk medreseler Artukoğullarına ve Danişmentoğullarına aittir. Artuklu medreseleri, eyvanlı ve açık avlulu medreselerdir.
Diyarbakır’da Zinciriye Medresesi’nde (1198), revakh avlunun çevresinde bulunan eyvanlardan büyüğü tonozla örtülüdür; gene Diyarbakır’da Mesudiye Medresesi (XII. – XIII. yy.) dönemin önemli mimarlarından Halepli Cafer İbn Mahmud tarafından iki katlı olarak yapılmıştır; dört eyvanı dört mezhep içindir ve Zengilere ilişkin mimarlık özellikleri görülür. Mardin’de Hatuniye Medresesi (XII. yy.), Şehidiye Medresesi (XII. yy.), Marufiye Medresesi (XII. yy.), Sultan İsa Medresesi (XIV. yy.) yam sıra, mescit, medrese, hamam, çeşme ve maristandan oluşan Mardin Eminüttin kiliyesi (XII. yy.) de önemli yapılardandır. Danişmentoğullarına ait medreselerin kubbeli, üstü kapalı medreseler olduğu bilinir. Kubbeli medreselerin ilk örneği, Gümüştekin Medresesi’dir (1136). XII. yy’dan kalma Tokat ve Niksar Yağıbasan medreseleri, orta bölümü kubbeli, çevresi tonozlu odalar ve eyvanlarla çevrili, moloztaştan (kesme olmayan taş) sade yapılardır. Kubbeli medreselerin bir başka örneği, Divriği’deki, Mengücük oğullarına ait Turan Melik Darüşşifası’dır (1228). İki katlı yapı zengin kabartma taş işçiliğiyle dikkati çeker. Anadolu Selçukluları döneminde kapalı ve açık avlulu medreseler yapıldı. Kapalı tipe giren medreselere ilk örnek Afyon Boyalıköy’deki iki katlı medresedir (1210). İsparta Atabey’deki Ertokuş Medresesi’nde de (1224) avlu kubbeyle örtülüdür. Selçukluların en önemli yapılarından Konya Karatay Medresesi (1252) büyük bir kubbeyle örtülüdür. Yelpaze biçimindeki Türk üçgenlerine oturan kubbe, mimariyi kavrar ve bir bütünlük sağlar. Kubbenin ortasında aydınlık açıklığı, alt bölümdeyse bir havuz bulunur. İçinin çini mozaikleri son derece zengindir. Bu mimari şema, Anadolu’da sık sık kullanılmıştır. Karatay Medresesi’yle benzerlik gösteren Konya İnce Mimareli Medrese (1258), mimar Kölük bin Abdullah’ın yapıtıdır. Cephenin sağında yer alan iki şerefeli minaresi sırlı tuğlalarla bezelidir. Her iki medresede dikkati çeken öğe, klasik Selçuklu üslubundaki, taş portallardır. Afyon’daki Çay Medresesi’nde (1278) kubbe içi çinilerle kaplıdır ve taş portaldeki üslup, iyice olgunlaşmıştır. Kırşehir’de bulunan ve gözlemevi olarak yapılan Cacabey Medresesi (1273), iki renkli taş portali ve içteki çini süslemeleriyle Anadolu mimarlığında önemli bir yer tutar. Anadolu Selçuklularına ait eyvanlı medreselerin ilki sayılan Kayseri Çifte Medrese (1206), şifahane ve tıp medresesinden oluşur. İki yapı birbirine koridorla bağlıdır; dört eyvan şeması uygulanan medresede piramit biçiminde bir kümbet bulunur. Buna benzer bir başka yapı, Sivas’ta Key- kâvus I Şifahanesi’dir (1217). Revaklı, dört eyvanlı ve birçok odası bulunan bu şifahanenin yanında günümüzde yıkılmış olan bir medrese vardı. Sağdaysa Keykâvus’un türbesi bulunur. Portalde ve iç bölümlerde çiniler ve tuğla süsler Büyük Selçuklulara özgü nitelikler taşır. Bir başka önemli yapı da, günümüzde yıkılmış olan, Konya’daki Sırçalı Medrese’dir (1242). İki katlı ve eyvanlı medresenin önemi, içindeki çinilerdir. Geometrik geçmeli ve mukarnas süslü taş portal cepheye anıtsal bir gönüm verir. Selçuklulara ait öbür medreseler arasmda şunlar sayılabilir: Kay seri Hond Hatun Medresesi (1237); Kayseri Seracettin Medresesi (1238); Akşehir Taş Medrese (1216-1250); Erzurum Çifte Minareli Medrese (1253); Tokat Gökmedrese (1265); Kayseri Sahibiye Medresesi (1268); Sivas Gökmedrese (1271); Buruciye Medresesi (1272); Sivas Çifte Minareli Medrese (1272).
BEYLİKLER DÖNEMİ. Anadolu Selçuklularının mimarlık geleneği XIV. ve XV. yy’larda da sürdü. İlhanlIlardan sultan Olcayto dönemine ait Erzurum Yakutiye Medresesi kapalı avlulu bir medresedir. Büyük eyvanın arkasında kümbet bulunur, yandaki odalar tonozla örtülüdür. İleri doğru çıkıntılı olarak yapılmış portali ve çifte minareli cephesiyle Selçuklu etkisindedir. Revaklı ve iki eyvanlı medrese planıyla yapılan Amasya Bimarhanesi (1308) bu dönemin başka bir önemli yapısıdır. Germiyanoğullarma ait, Kütahya’daki Vacidiye Medresesi (1314) gözlemevi olarak yapılmıştır; giriş eyvanının kubbeli oluşu bir yeniliktir. Menteşeoğullarıdöneminde yapılan, Peçin’deki Ahmet Gazi Medresesi (1375) havuzlu avlunun çevresindeki tonoz örtülü odalardan oluşur. Büyük eyvan türbe olarak yapılmıştır; portali ileri doğru çıkıntılı ve sivri kemerlidir. Eğridir’de Hamidoğullarma ait Taş medrese (1302) iki katlı ve iki eyvanlıdır.
XV. yy’da Mardin’de Akkoyunlular egemendi; bu dönemde gerçekleştirilmiş, Artuklu etkisindeki Sultan Kasım Medresesi iki katlıdır, revaklı avluda selsebillihavuz vardır.Portalinde Selçuk, Zengi ve Memluk sanatının izleri görülür.
Orta Anadolu’da XIV. yy’da Eretna beyliğine ait Köşk Medrese revaklı avlusu, kalın duvarları ve ortada bulunan kümbetiyle medreseden çok ribata (İslam devletlerinde sınır boylarında bulunan ve askerlerin barındığı müstahkem yer) benzer. Candaroğullarma ait, Kastamonu’da bulunan İsmail Bey külliyesi içindeki medrese (1475) günümüzde yıkılmıştır.
Manisa’da Sanıhanlılardan kalma İshak Bey külliyesi (1376) ve Maraş’ta Dulkadıroğullarma ait Taşmedrese (XVI. yy.) beylikler döneminin öbür önemli iki yapısıdır.
Uzun süre egemenlik süren Karamanoğullarma ait mimarlık yapıları öteki beyliklere göre daha çoktur. 1336 tarihli Aksaray Zinciriye Medresesi dört eyvanlı, iki katlı, revaklı avlusuyla Selçuklu geleneğini sürdürür. Ermenek’teki Tolmedrese (1339) iki ey- vanlıdır. Portal içeri doğru alınarak değişik bir görünüm elde edilmiştir. İki eyvanlı bir başka yapı, Karaman’da Hatuniye Medresesi’dir (1382), Selçuklu üslubundaki beyaz mermerden portaliyle dikkati çeker. Niğde’ deki Akmedrese (1409), iki eyvanlı ve iki katlı olarak yapılmıştır; ikinci katın cephe görünümü Bursa’da Çekirge Hüdavendigâr Camisi’nin cephesine benzer. Bu medresede ilk olarak değişik bir kemer biçimi kullanılmıştır: Kaş kemer. Karamanoğullarma ait öbür yapılar arasmda İbrahim Bey külliyesine ait medrese (1433) ve Musa Paşa Medresesi (XIV. yy.) sayılabilir.
OSMANLI MEDRESELERİ. Osmanlılardaıı ve Selçuklulardan önceki dönemde medreseler yalnızca İslam anlayışı çerçevesinde eğitim ve öğretim yapıyordu. Devlet yönetimiyle ilgili bilgiler, medreselerde ilk kez Selçuklularda öğretilmeye başlandı. Medreseler devletin büyükleri için ya da özel “hayrat” olarak yapılmakta ve yatılı okul niteliği taşıyan bu kurumlarda, öğrencilerin tüm gereksinmeleri devletçe karşılanmaktaydı. Yönetim müderrisin elindeydi. Osmanlılardaysa medrese düzeni ve anlayışı sürekli değişiklikler gösterdi.
Fatih döneminde sekiz medreseden oluşan” medaris-i sahn-ı semaniye” kuruldu (14701 Bu dönemde önceleri Zeyrek ve Ayasofya kiliselerinin papaz odaları medrese olarak kullanılmıştır. Fatih Camisi yanında kesme taş ve tuğla kullanılarak yapılan medaris-i sahn-ı semaniye, sonradan eklenen bölümlerle 16 medreseden oluşuyordu. Her bir medresede 19 oda ve bir dershane vardı. Şadırvan- h avluların çevresi revaklarla çevriliydi. Bu kurum, İstanbul’un ilk üniversitesinin başlangıcı olması dolayısıyla önemlidir. Medrese, kendi içinde kuzey ve güney olarak ikiye ayrılıyordu; bunlar da kendi aralarında dörder kuruma bölünmüştü. Sonraları eklenen sekiz medreseye “tetimme” adı verildi.
Kanuni döneminde medrese daha da gelişti. Medaris-i sahn-ı semaniyeyi bitirenlerin öğrenimlerini sürdürebileceği Süleymaniye Medresesi kuruldu. Daha sonraki yıllarda eklemeler ve yapılan değişikliklerle medrese on iki dereceli bir okul durumuna geldi. En yüksek derece “dar- ül-hadis”ti. Dar-ül-hadis’in başında müderrislerin en yüksek derecesi sayılan “reis-ül-müderrisin” bulunurdu. Medreselerin çeşitli gelir kaynakları vardı.
Osmanlılarda medrese avlusu açık ya da kapalıdır. Kapalı avlulu medreselerde avlunun üstü, aydınlık deliği olan kubbe ya da tonozlarla örtülüdür. Açık avlulu medreseler re- vaklı ve eyvanlıdır. Kimi zaman ana eyvan yarımda kışlık kapalı dershaneler bulunur. Öğrenci odalarında pencere, ocak ve dolap nişleri vardır. Beylikler döneminde görülen çifte minareli ve çeşmeli cepheler, gösterişli portaller Osmanlılarda görülmez.
En eski Osmanlı medresesi sayılan İznik Süleyman Paşa Medresesi (1331), bir avlu çevresinde sıralanan revaklar ve kubbeli on iki hücreden oluşur. Büyük olanı dershanedir. Bursa’daki Lala Şahin Paşa Medresesi (1339), kubbeli ve tek eyvanh medresedir. Bir başka kubbeli medrese de 1415 tarihli Merzifon Halil Paşa Medresesi’dir. Değişik planıyla ve dış cephesiyle Bursa Hüdaverdigâr Camisi’nin (XIV. yy), üst katındaki medrese tek örnektir. Klasik planlı Bursa Yeşil Medrese (1413-1424) ile Selçuklu ve Osmanlı üslubunun bir karışımı olan Yıldırım külliyesine ait medrese ve şifahane (1400) erken dönem Osmanlı mimarlığının önemli yapıtlarıdır. Fatih dönemine ait Edirne’deki Peykler Medresesi, Bayezit II dönemine ait Amasya Bayezit külliyesi (1486), Edirne Bayezit külhyesi (1488) büyük önem taşır. Mimar Hayrettin’in yapıtı olan Edirne’deki külliye, cami, imaret, hamam, darüşşifa ve tıp medresesi, ayrıca akıl hastalarına ayrılan bir bölümden oluşur. Darüşşifa altıgen planlıdır. Ortada büyük kubbeli bir bölüm, çevresinde kubbeli altı oda sıralanır. Ortada mermer şadırvan bulunmaktadır. Akıl hastalarına ayrılan kubbeli odalar, revaklı avlunun karşı tarafındadır.
Kanuni döneminden kalma yapıların çoğu Mimar Sinan’a aittir. İstanbul Haseki külliyesi (1539), Şehzade Camisi Medresesi (1548), Süleymaniye külliyesi (1557), Edirne Selimiye Camisi Medresesi (1574), İstanbul Rüstem Paşa Medresesi (1550) gibi büyük yapılar bu dönemde gerçekleştirilmiştir. Rüştem Paşa Medresesi, yalnızca medrese olarak düşünülüp yapılmıştır: Sekiz köşeli avlu çevresinde kubbeli yirmi iki öğrenci odası ve. büyük kubbeli bir dershaneden oluşmuştur. Süleymaniye medreseleri (1554-1557) büyük bir alanı kaplar. Merkez camidir, çevresinde medreseler, sıbyan mektebi, dar-ül-kurra, dar- üt-tıp, dar-ül-hadis, imaret, bimarha- ne ve çarşı bulunur. Medreseler iki katlıdır, her odamn üstü kubbelidir. Yazlık ve kışlık dershaneler ayrıdır.
XVII. yy’a ait en önemli medreseler Sultan Ahmet I külliyesi (1617) ve Yenicami külliyesinin (1663) içindeki medreselerdir. Yenicami külliyesi dar-ül-kurra, sıbyan mektebi, arasta, Mısır Çarşısı ve sebüden oluşur.
XVIII. yy’a ait Üsküdar Yeni Valide Camisi ve Medresesi (1710), Nuruosmaniye Camisi ve Medresesi (1755) büyük bir alam kaplayan gösterişli yapılardır. XVX. ve XX. yy’larda değişik anlayışta medreseler kuruldu. Hattat yetiştirmek için, medreset-ül-hattatin, kadı yetiştirmek için medreset-ül-kuzat, imam ve vaiz yetiştirmek için medreset-ül-irşat gibi medreselerin yapılan, daha önceki yüzyıllardaki ögünlüklerini yitirdi.
Son Yorumlar