Mayalar, Orta Amerika’da yaşayan Kızılderili halk.
Mayalar, Peten ormanını, Usumacinta havzasını, Yucatan yarımadasının güney yarısını ve kuzeyindeki yarı- çorak ovaları, Guatemala ile Honduras’taki alçak toprakları içine alan bir bölgede yerleşmişlerdir.
Tarih
Kökeni İ.Ö. III. ya da IV. yy’a kadar uzanan Maya uygarlığının tam anlamıyla gelişmesi İ.S. IV. yy’a raslar. Söz konusu uygarlığın en parlak merkezleri, Chiapas ile Honduras’ın sıcak ve nemli iklimli alçak bölgelerinde yer alır; buralarda Palenque, Copan, Tikal, vb. kutsal kentler kurulmuştur. Maya uygarlığı çevredeki değişik illere de yayılmış, Yucatan ovalarmaysa çok az ulaşabilmiştir. Maya uygarlığı doruk noktasına X. yy’da ulaşmış ama bu tarihte bilinmeyen nedenlerden dolayı başlıca Maya yerleşme bölgeleri peşpeşe yüksek düzeyli din adamları tarafından terk edilmiştir. Aynı dönemde, Hunac Ceel Maya İmparatorluğu, başkaldıran Uxmal kabilelerine karşı, savunma amacıyla Meksikalı paralı askerlerden yardım istedi; aralarında Kukulkan’m (maya dilinde tüylü yılan) yönetimindeki Tula göçmenleri Tolteklerin de bulunduğu bu askerler sayesinde, ayaklananlar bastırıldı; ardından Tol tekler armağan olarak Chichen İtza’ nm yönetimini istediler ve buraya yalnızca inançlarını (tüylü yılana tapma) değil, ama mimari özelliklerini de getirerek Chichen İtza, Uxmal, Mayapan gibi yeni yerleşme bölgeleri kurdular. Toltek-Maya rönesansı XIII. yy. başlarına kadar sürdü: Daha sonraki yüzyıllar boyunca önce Mayapan’m egemenliği altmda, ardından da küçük devletler arasındaki savaşlar sırasında Maya uygarlığı bir gerileme dönemine girdi; bu durum İspanyol fatihlerin gelmelerine kadar sürdü (Cortes 1521’de Mexico’yu aldı).
Yönetimsel ve Siyasal Örgütleme
Maya ülkesi, klanlar (ahan) oluşturan yerleşme bölgelerine ayrılmıştı. Kimi zaman, klanlar tıpkı Eski Yunan’da, Atina’da olduğu gibi siteler konfederasyonu halinde birleşiyor, kimi zaman da birbirleriyle savaşıyorlardı; bunun sonucunda savaşı kazanan site, kaybeden siteyi ilhak ediyor ve oraya bir vali (batab) gönderiyordu. Siteler rahip-prensler olan halach huinicoob (gerçek adamlar) tarafından yönetilirdi; bunların bilimlere (gökbilim, matematik) ve sanata karşı büyük ilgileri vardı; mimarlık (Copan, Tikal, Palenque) ve heykelcilik çalışmalarını destekliyorlardı. Din adamları, iktidarı, savaşçıları çarpışmalarda yöneten ve zaferlerle saygınlık kazanan yüksek görevli askerlerle paylaşıyorlardı. Halk büyük ölçüde köylülerden oluşuyordu; bu insanlar, site çevresinde ağaçları yakarak açtıkları tarlalarda mısır ve kakao yetiştirirlerdi; ayrıca avcılar, balıkçılar, küçük el sanatçıları, devlet memurları ve satıcılar da vardı.
Mayalar bir hiyeroglif yazı sistemini bulmuşlar ve bu yazıdan yararlanarak tarihleri belirlemeyi başarmışlardı. Çoğunlukla yalancımermerden diknıetaşlar üstüne kazılmış olan yazıtlarda (Piedras Negras) ve boya kullanılarak yazılmış aynı türden birkaç metinde (Bonampak) yılın akışından, Kamer aymdan, Venüs’ün dolanmalarından, tutulma olaylarından, vb. söz edilir. Büyük ölçüde takvimin yorumlanmasına ayrılmış eski elyazmaları rahipler tarafından, yıldızların yörüngesine bakarak toplumun, bireylerin kaderini okumak amacıyla kullanılmıştır. Mayalar ayrıca sayıları, çok yalın bir biçimde, temeli yirmilik olan sistemleri sayesinde, rakamların konumuna ve sıfıra başvurarak yazabiliyorlardı.
Tarihler (ya da günler) iki takvimden yararlanılarak belirtilirdi. Bunlardan biri 260 günlük kehanet takvimiydi (her günün 1 ile 13 arasmda yer alan bir rakamı ve 20 değişik ad dizisinden alınmış bir adı vardı); öbürüyse 365 günlük güneş takvimiydi (20’şer günlük 18 aya bölünmüştü; bunlara bir de 5 günlük, uayeb olarak adlandırılan ve genellikle kamu işlerinin yapılmadığı bir dönem ekleniyordu). Mayaların her 10 ya da 20 yılda bir diktikleri dikmetaşlar sayesinde arkeologlar çok sayıda anıtsal bütünün hangi tarihlerde yapıldıklarım belirleyip, söz konusu uygarlığın kronolojik düzenini saptadılar. Bilinen en eski Maya tarihleri Tikal’de İ.S. 292, Leiden’deki Rijksmuseum’da (Krallık Müzesi) bulunan yeşim taşından plaket üstündeki 320, Uaxactun 9’daki 328 tarihleridir; en son olarak Palenque’de 785, Uaxactun’da da 889 tarihleri saptanmıştır.
Mayalar tekerlek kullanımım bilmiyorlardı, ama demir, bakır ve altın metalürjisini yaygın olarak uyguluyorlardı.
Din
Mayaların tanrılar topluluğunun başında, hayvan biçimli kötülük tanrısı Chac bulunur. Çevresinde her zaman şeytanların, bulutların yer aldığı bu tanrı, savaş tanrısı eşliğinde insanların kurban edilmelerinde hazır bulunurdu. Bitkilerin, rüzgârın ve yağmurun da tanrısıydı; Simgesi, sırtına bindiği yılandı. İtzamna gökyüzünü simgelerdi; Yaratıcı’nm oğluydu ve bazı görevleri gereği insan biçiminde bir tanrıyla temsil edilirdi: Mısır tanrısı. Kötü görünümü altında doğumları ve kadınlara özgü sanatları yöneten bu tanrı İxchel’e (Ay) benzetilirdi. İtzamna çok sevilen bir tanrıydı, ama gücü sınırlıydı; yıkıcı şeytan ve yeraltı dünyasının efendisi olan, çoğunlukla da iskeletle temsil edilen Ah-Uoh-Puc’la çatışırdı.
Mayaların, tapınma simgelerini doğadaki öğelerden alan çok sayıda tanrıları vardı (kaynaklar, bulutlar, Ay). Tanrı kavramı, insan için her zaman biri iyi öbürü kötü olmak üzere iki görünümde özetleniyordu. Gerçekten de her tanrı, koruyucu güçle yıkıcı gücü kendi kişiliğinde toplardı.
Mayaların kozmolojisi oldukça ilginç özellikler sunar. Dünyanın,yeraltında ve yerüstünde bulunan üst üste yerleşmiş dokuz küreden oluştuğu tasarlanmıştır; dört yönde gökyüzü dört ayak tarafından taşınır. Mayaların zaman kavramı da her biri ya bir tufan, ya da alevler sonucunda yok olan bir çağlar dizisi kuramına dayanır. Gökyüzünü ayakta tutan dört ayak, Yer’in, Ay’ın, Güneş’in ve Gökyüzü’ nün bu mahşerde yok olmaması için Yaratılış sırasında yerleştirilmiştir. Din adamlarının en başında prens bulunurdu; çoğunlukla başrahip olan prens, üst düzeydeki din işleriyle ilgilenirdi. Kâtipler ve takvim uzmanları gerçek anlamda din bilginleri, müneccimler ve tarihçiler okulu oluştururlardı. Nacom’lar rahiplerin yardımıyla insanları kurban ederlerdi. Ayrıca hekim-rahipler ve kâhinler de vardı; bunlar kristal parçalarına bakarak insanların geleceğini okurlardı. Kurban edilen insanların kalbi çıkarılırdı (insanların kurban edilmesiyle ilgili görüntüler yalnızca Piedras Negras’ta En önemli bayramlar tanrılara ayrılmıştı. Yaşamdan ölüme geçişte değişik ölüm sınıfları göze çarpar; Savaşlarda ölen askerler, doğum sırasında ölen kadınlar, intihar edenler ve rahipler ayrıcalıklı sayüırlardı. Ölülerin bedenleri bazen yakılırdı; üst düzeyde olanlarınkiyse mücevherlerle süslendikten sonra piramitlere konurdu.
Maya Mimarlığı ve Sanatı
Maya mimarlığı ürünleri oldukça görkemlidir; ama İspanyol fatihlerin geniş çaplı yıkıcı hareketleri ve tropikal iklimin olumsuz etkileri yüzünden günümüze bunlardan pek bir şey kalmamıştır.
Buna karşılık ancak XX. yy’da (özellikle de 1920-1925 yıllan arasmda) ortaya çıkarılmış olan ıssız kalmış siteler zengin bitki örtüsü arasmda hiç bozulmadan korunmuştur.
Maya sanatı pek dekoratif sayılmaz; belli bir toplumsal işlevi vardır; topluluğun dinsel gösterilerine plastik bir anlatım vermiştir. Gündelik yaşamda kullanılan dindışı nesneler, soyut biçimler, dinsel simgeler ya da mitolojiden alınma görüntülerle bezenirdi: Aralarında Ölüm, Güneş, Mısır tanrıları da bulunan bu tanrılar, doğa güçlerinin inşam gözetleyen ve onu yok eden, yaptıklarını yıkan, korkunç ve olağanüstü güçlerin tenleşmesidir. Bu sanatm büyülü gücü, anlamım kavrayabilmek için gerçekliğin gösterimini yıkmasında yatar. Bonampak’taki resimler, Palenque’deki alçak kabartmalar, Copan’daki Mısır tanrısı başları ve sunakları, bu son derece kültürlü olan ve taşkın bir hayalgücüne özgü yapıtlar veren topluma tanıklık ederler.
Palenque’de kentin ortasında bulunduğu sanılan saray 100 m üstüne 70 m’lik bir taraçada yükselir; tepesinde de üç katlı bir kule vardır. Sarayın içinde salonlar, galeriler bulunur; tapmaklarda temel yerine geçen piramitlerse oldukça alçaktır (en yükseği 21 m). Bazı anıtlar, arazinin biçiminden yararlanılarak oluşturulmuştur: Bunlar arasmda Tikal’daki “kuleler” (aralarmdan biri 65 m yüksekliktedir), valinin sarayı sayılabilir. Chichen İtza’daki XIV. yy’da yapılmış olan Savaşlar Tapmağı, Kaplanlar Tapmağı ve Kukulkan Piramidi arı bir klasisizm anlayışı içinde gerçekleştirilmiş gibidir. Savaşçdar Tapmağı’nda Maya ve Toltek kültürlerine özgü öğelere yan yana raslanır. Quetzalcoatl Tapmağı’nda Güneş’e adanmış eski ve küçük bir piramit yer alır. Maya anıtları arasmda en ilgi çekici olam kuşkusuz Caracol’dur (yuvarlak ve yüksek olan bu yapıdan gökbilim gözlemlerinde yararlanılırdı). Mayaların freskler ve alçak kabartmalarda dindışı sahneler işledikleri görülür. Bonampak fresklerinde ayrıntılı olarak VII. yy’da bir Maya prenslik sarayındaki yaşam anlatılır; ayrıca dans ve savaş sahnelerine de yer verilmiştir. Burada ressam anatomi görüntüsüyle derin iç yaşamın dingin anlatımı arasmda bir denge kurmayı başarmıştır. Mayalar boyalı pişmiş topraktan heykelcikler yapmada da ustaydılar; bunlar arasında insan figürlerine gündelik yaşamları içinde yer vermişlerdi; bu figürlerde yarı çıplak insanların bedenlerinin güzelliği değerlendirilmiştir (Campeche yakınlarındaki Jaina adasında bulunan küçük heykeller). Mayalar mücevhercilik alanında da son derece ustaydılar; kutsal kuyularda bulunan çok sayıda oymalı altın disk üstünde özellikle Mayaların Tolteklerle olan savaşı anlatılmıştır; ayrıca kurban etme sahnelerine de yer verilmiştir. Mayalar kutsal saydıkları yeşim taşını da işlerler ve seramik sanatını bilirlerdi (çokrenkli vazolar).
Son Yorumlar