İngiltere’nin başkenti (6 735 000 nüfus; 1992).
Çok Büyük Bir Liman
İngiltere’nin güneydoğusundaki tortul havzanın ortasında, Thames ırmağı kıyısında uzanan Londra’nın gelişmesi, bu ırmakla bağlantılı olarak gerçekleşmiştir; bu yüzden kentin en önemli işlevini liman ve ticaret etkinliği oluşturur. Kentin yukarısında, Teddington alavere havuzuna kadar gelgit olayının etkilerinin duyulmasına karşın liman, köprüyü yüksek tonajlı gemilerin ulaştıkları en yakın havuzların (doklar) bulunduğu yerdeki Tilbury kulesinden ayıran yaklaşık 40 km boyunca uzanır. İngiltere’nin liman trafiğinin üçte bire yakınını karşılayan Londra’nın bu etkinliği, önemli bir bankacılık ve borsacılık (Stock Exchange) işleviyle desteklenir.
Kent Merkezi (City Of London Ve Büyük Londra Bölgesi (Greater London)
Kent, birbiri ardı sıra yer alan çeşitli yapılar bütününden oluşur. Londra köprüsünün (London Bridge) kuzeyinde, kent merkezi [City of London), ayrı belediye başkanı bulunan, kendine özgü bir yönetim birimi oluşturur; İngiltere Bankası’nm (Bank of England), Stock Exchange ticaret ve hisse senetleri borsası ve Lloyd’s sigorta şirketleriyle bir arada bulunduğu bu kesim, bankacılık etkinliklerinin merkezi durumundadır; gündüz saatlerinde çok kalabalık olduğu halde geceleri çeşitli kuruluşların bekçilerinden başka kimseye raslanmaz; yerli halkın nüfusu sürekli azalmaktandır.
32 küçük yerleşim alanının (boroughs) oluşturduğu Büyük Londra adı verüen bölge, çok farklı mahalleleri kapsar; West End kentin merkezine Strand ile bağlanan Westminster çevresindeki aristokrat mahallelerini içerir; büyük park alanları (Hyde Park) burada yeşil köşeler oluşturur; karşı tarafta yer alan East End, liman ve fabrikaların bulunduğu bir mahalledir. Büyük banliyö bölgesi hızla gelişirken merkezde oturan nüfus aynı kalmakta ya da azalmaktadır; düzensiz gelişimini dizginlemek ve banliyölerde oturanların ‘Londra’nın merkeziyle evleri arasında gitgide uzayan mesafelerde gidip gelmelerini önlemek için başkentin çevresinde 1946’dan beri yarıçapı 40 km, daha sonra da 100 km’yi bulan bir alan içinde “eksiksiz bir yaşam çerçevesi” sunabilecek çok sayıda yeni kent yaratıldı.
Şehircilik alanında daha çok Victoria dönemi özelliklerine raslanır; bu, konutlarda olduğu kadar kamu yapılarında da kendini belli eder; yeni-klasik ve yeni-gotik üslupların gelişmesi de şehircilik alanmdaki etkinliklerden izlenebilir.
Kentin Tarihi
Küçük bir Kelt kasabası olan Londra, İ.S. 61’de Romalılar tarafından yıkıldı, cSonra yeniden kuruldu ve en sonunda terk edildi (418). Kent, IX. yy’da Büyük Alfred’den başlayarak DanimarkalIların akınlarına karşın yeniden canlılık kazandı. Buraya bir ayrıcalık belgesi veren Fatih William bir de kule yaptırdı. Şiddetli toplumsal kavgalar ve karışıklıklara (özellikle Tyler ve Cade ayaklanmaları) karşın kent, XIV. ve XV. yy’da Yenilmez Armadaya karşı yirmi gemiyle donanıp İrlanda ve Virginia’nm sömürgeleştirilmesine katılacak kadar gelişti; giderek krallığın gücünü karşılayacak ve Charles I ile James H’nin tahttan düşmesinde rol oynayacak kadar güçlü bir kent haline geldi. Veba salgınları (1665’te nüfusun 1/6’sım oluşturan 70 000 kişinin üstünde insan bu yüzden öldü) ve özellikle ahşap yapılardan oluşan kentin hemen hemen tümüyle yok olmasına yol açan 1666 yangını tehlikeleriyle karşı karşıya kalan Londra, XVIII. yy’dan XX. yy’a gelişmesini sürdürdü.
Sanat Kenti Londra
Eski dönemlerden günümüze ancak birkaç Roma kalıntısına ve Norman fethinin izlerine raslanan Londra’da, en önemli yapı City’nin doğusunda, Thames ırmağı kıyısında 1078’de kurulan Londra Kulesi’dir (Tower of London); XIII. – XIV. yy’larda bir surla çevrilen bu kale, önceleri Charles H’ye kadar olan kralların taç giymeden önceki konutları, daha sonraları da devlet hapishanesi oldu; günümüzdeyse krallığın arşiv deposu ve krallık ailesinin değerli eşyalarının konduğu müze olarak kullanılmaktadır. İngiltere’ye Normanların gelmesiyle, kıta Avrupa’sında önceden birçok başyapıtın verildiği Roma mimarisi girdi. 1050’de Aziz Edward (Günah Çıkarıcı Edward da denir) Westminster Manastırı’nı yeniden inşa ettirdi; daha sonra Kızıl William II Westminster Sarayı’m büyüttü. Günümüzde Westminster Hail olarak varlığını koruyan bu saray, 1399’da büyük ölçüde değişikliğe uğradı.
XIII. ve XIV. yy’larda Fransa’dan gelen gotik sanat, İngiliz beğenisine uyarlandı; bu dönemin en kusursuz ürünleri Westminster’de yer alırlar. İngiliz mimarlık sanatının en parlak dönemini, İnigo jones (1573-1652) ve özellikle Saint Paul Katedrali’ni, Ken- sington Sarayı’nı, Chelsea Hospital’ı. vb. gerçekleştiren mimar Christopher Wren’ın (1632-1723). temsil ettiği XVII. yy. oluşturur
XVII. yy’da Parlamento Sarayı (House of Parliament) ve kraliçe Victoria’nın XVI. yy’dan kalma eski Saint James Sarayı’nm yerine krallık konutu olarak yeğlediği Buckingham Sarayı yapıldı.
1945’ten beri Londra’nın merkezi, İkinci Dünya savaşında harap olan yapıların yeniden onarılmalarını zorunlu hale getiren geniş çaplı girişimlere sahne oldu; yer kazanmak isteyen mimarların yüksek yapılar oluşturmalarına karşın banliyölerde gene de Victoria döneminin özelliklerini taşıyan yapılar ayakta kaldılar.
Ülkenin Önde Gelen Sanayi Bölgesi
Londra’da sanayi çok gelişmiştir; demir sanayisi, dokumacılık, kimya sanayisi İngiltere’nin öbür kentlerinde olduğu gibi Londra’da önemli bir yer tutmaz ama, otomobil sanayisi, elektrikli ve elektronik aygıtlar, mobilya, yayıncılık, giyim eşyaları ve özellikle duyarlı makineler Londra bölgesine ülkenin en önemli sanayi merkezi niteliğini kazandırır; haliç girişinde birçok petrol rafinerisi de yer alır. Londra. İngiltere’nin siyasal başkenti olarak da krallık ailesinin konutunun ve hükümet ile parlamentonun merkezinin bulunduğu bir kenttir. Kültür etkinlikleri alanındaysa Fransa’nın başkenti Paris ile benzer yönleri vardır.
Son Yorumlar