Libido Nedir? Nasıl Yükseltilir? Freudcu psikanalizde, geniş anlamda cinsellikten, yani “aşk sözcüğünün kapsayabileceği her şey”den (Freud) kaynaklanan enerjinin fizik yanım belirtmek için kullanılan terim. Libidoyu, cinsel içgüdüden ayırt etmek gerekir. Cinsel içgüdü, libidonun özel bir durumudur ve yetişkine özgü cinsel davranışı yönlendirir. Libido, bir dizi erojen bölgenin (oral, anal, cinsel) uyarılmasının yol açtığı gerilimlerin azalmasından elde edilen doyumları da kapsar. Bu bölgelerin kazandıkları önem, çocuğun doğuştan ergenlik çağına kadar olan gelişiminin farklı evrelerini belirler.
Libido İtkiler ve Yükseltilmesi
Freud, libidonun, cinsellikten kaynaklanan biricik temel itki olduğunu hiç bir zaman düşünmemiş ama libidoyla dengeye girecek öbür itkilerin doğası konusunda değişen görüşler ileri sürmüştü. Başlangıçta, libidonun kendini koruma ve sürdürme itkilerinin (özellikle beslenme içgüdüsü) karşıtı olduğunu söylemiş, 1920’den sonraysa ölüm itkilerinin (saldırganlık, sadizm) karşıtı olduğunu belirtmişti. Freud’a göre, libidonun betimlenmesine ön planda yer vermesi ve nevrozların nedenlerinin araştırılmasında büyük önemi olduğunu ileri sürmesi, cinselliğin, çeşitli insan gruplarına bağlı olarak şu ya da bu ölçüde ama her zaman evrensel bir baskının konusu olması dolayısıyla haklı bir davranıştı.
Libidonun Dinamiği
Libidonun, klasik psikanalizde bu ölçüde açıklayıcı bir rol oynaması, nicel özelliğinden ileri gelir. Cinsel enerji, çeşitli nesnelere yönelen psikanalizcilere göre “yatırdan”, “yatırım yapılan” sabit, ama ölçülmez bir nicelik gibi görünmektedir. Özne, başlangıçta, kendini aşk nesnesi olarak almakta (ben libidosu; narsisizm, yani kişinin kendini sevmesi), daha sonra dış bir nesneye yöneltmekte ve böylece narsisizm yatırımı azalmaktadır. Libidonun enerji özelliği, kişiliğin üç bölümüyle kurduğu bağıntıları da açıklar. Bu üç bölüm o, ben ve benüstü’dür. Cinsel enerjinin asıl deposu o dur, ama o’nun bu enerjinin dış dünyadaki nesnelere (ya da öznenin kendi varlığına) yatırılmasını yönlendirmek için ben’e gereksinimi vardır. Üstben de, baskı yapıcı gücünü, libidonun enerjisinden alır ve bunu, çocuklukta gerçekleşen başka yatırımların da nesnesi olan ana baba ile özdeşleşme yoluyla gerçekleştirir. Geri kalan enerjiyse, öznenin dış dünyaya uyarlanmasında yararlı olur. Demek ki, sağlık, libidodan gelen enerjinin şu ya da bu ölçüde dengeli bir biçimde bölüşülmesine dayanır.
Freud’dan Sonra Libido
Libido kavramı, Freud sonrası Psikanalizde çok tartışıldı. Jung bu kavra mı benimsedi, ama her çeşit yaşamsal enerjiyi kapsayacak biçimde genişletti ve böylece yalnızca cinsel özellik taşımakla kalmadığını ileri sürmüş oldu, jung’a göre, bu enerjinin aldığı yön, dış dünyaya ya da iç yaşama çevrilmesine (dışa dönüklük ve içe dönüklük) bağlı olarak kişilik bakımından belirleyici rol oynar. “Kültürcü” okul, libidonun biyolojik ve bedensel özelliği üstünde çok fazla durduğunu ileri sürerek Freud’u eleştirir ve libidonun oluşumunda, kültür ve toplumla ilgili etkenlerin oynadığı önemli rolü göstermeye çalışır. Başka psikanalizcilerse, günümüzde, “Freud’a dönmek” gerektiğini ileri sürmekte ve insan yaşamının ilk aylarındaki libido yatırımlarını incelemeye yönelmektedirler.
Son Yorumlar