962’de Büyük Otto I’in taç giymesiyle kurulan ve Franz II’nin Avusturya İmparatorluğu haline dönüştürdüğü, 1806 yılma kadar süren Orta Avrupa devleti.
Germania kralı Otto I, 951’den başlayarak İtalya’ya müdahale etmiş ve İtalya kralı unvanım almıştı; 962’de imparatorluk tacım giyerek bu durumu resmileştirdi. Fransız Karolenjlerinin egemenlikleri altında tutmak istedikleri Lorraine düklüğü de sonunda imparatorluğun etki alanına girdi. Aynca XI. yy’da imparator Konrad II, Bourgogne Kralhğı’m otoritesi altına aldı. Böylece sınırlan aşağı yukarı oluşmuş bulunan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu Germania ile Verdun anlaşmasına (843) göre bölüşülen parçalardan birisi olan Lotharingia’yı kapsıyordu. Üç krallığı elinde tutan Germania kralının imparatorluğun doğal adayı olarak papadan imparator tacım almak üzere Roma’ ya gitmesi yeterliydi.
Otto III’ün (996-1002) Roma’yı merkez alan evrensel bir imparatorluk kurma yolundaki geçici girişimi bir yana bırakılırsa, X. yy. ve XI. yy’ın ilk yarısının imparatorları çabalarım Almanya üstünde yoğunlaştırdılar.Fransız Krallığı’nda feodalitenin gelişmesi krallık iktidarının parçalanması ve zayıflaması sonucunu doğururken, Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, düklükler üstündeki egemenliğini korudu ve kamu kurumlarını ayakta tuttu. Bu sonuca ulaşmak için Heinrich IH’e kadar (1039-1056) Germen imparatorları Kilise ile küçük ve orta aristokrasi olmak üzere iki güce dayandılar. Karolenj anlayışına çok yakm olan Kilise siyasetleri imparatorluğun din adamları sınıfı ilePapalığı sıkı denetim altmda tutmaya dayanıyordu. Ancak, bu, tehlikelerini fark edemedikleri bir siyasetti.Nitekim Kilise’yi egemenlik altma alarak, Kilise reformunu kolaylaştırdılar (özellikle Heinrich II böyle davrandı). Oysa, yerel iktidarların etki alamndan kurtulan yabancı öğelerden arındırılmış bir Kilise,imparatorluğun zararına tümüyle kendi bağımsızlığını istemekte gecikmeyecekti. Aynı biçimde, düklüklerin yüksek aristokrasisine karşı küçük ve orta aristokrasiyi destekleme siyasetiyle feodalleşme,sonra da iktidarın parçalanması sürecini başlattılar.
Unvanlar Kavgası
Heinrich III’ün ölümünden hemen sonra ortaya çıkan Unvanlar kavgası Kutsal İmparatorluğu iki yüzyıl boyunca sürecek bir dizi bunalıma soktu. İmparator Heinrich IV ile papa Gregorius VII arasında çok şiddetli biçimde geçen çatışma, 1122’de bir uzlaşmayla sona erdi; bu uzlaşma gerçekte krallık Kilisesi üstündeki haklarının bir bölümünden vazgeçmek zorunda kalan imparatorluk için gerileme oldu. Aynı anda, imparator Alman aristokrasisi ile İtalyan kentlerini karşısında buldu.
XII. yy. Almanyası’nda tarım alanında sömürgeleştirme ve germanizmin doğuya yayılması siyasetinde etkin bir rol oynayan bazı dükler önemli bir güç ve özerklik kazandılar ve bundan, çekindikleri imparatorluk otoritesini zayıflatmak için yararlandılar. İmparatorluğun kime kalacağı sorununun yarattığı güçlüklerden yararlanan yüksek aristokrasi, daha iyi elinde tutabilmek amacında olduğu bu monarşiyi seçime dayandırmaya çalıştı. Friedrich I Barbarossa, XII. yy’ın ortalarında düzeni yeniden sağladı; bu, evrensel imparatorluk düşüncesine dayanan büyük bir siyasete atılmak içindi ve imparatorluğun İtalya’da varlığını gerektiriyordu. İtalya Krallığında imparatorluk hukukunun yerleştirilmesi isteği İtalya’daki komünlerin özerklik istekleriyle karşılaştı: İmparatordan yana olan Gh i bellini ‘1er ve papanın kişiliğinde bir müttefik bulan Guelff ler olmak üzere iki parti oluştu. Friedrich’in imparatorluk siyaseti, Papalığın ruhani iktidarının imparatorun iktidarı içinde yer almak üzere dünyevi iktidarlara üstünlüğünü kabul ettirme isteğiyle çatıştı.
İki iktidar arasında süren uzun ve canlı bir mücadeleye, imparator ve Sicilya kralı olan Friedrich II’nin hükümdarlığı döneminde (1220-1250) doruk noktasına ulaşan, İtalya kentlerine karşı yıpratıcı savaş eklendi. Bu imparatorluk ve İtalyan siyaseti, imparatorların Almanya’ya pek önem vermemelerine ve düzeni prenslere verilen ödünlerle sağlamalarına yol açtı. Prenslerin isteklerinin artmasına neden olan bu durum sonunda da Germen Krallığı kargaşa içine düştü.
Bunalım Ve Çöküş
Papanm tahttan indirdiği ve aforoz ettiği Friedrich Il’nin ölümüyle büyük iktidar boşluğu başladı. 1273’e kadar imparatorluk tahtı boş kaldı. Bununla birlikte, imparatorluğum hâlâ evrensel yetkiyi ele geçirmek istemesine ve imparatorluk efsanesinin Almanya’da ve başka yerlerde etkisini sürdürmesine karşın gerçek oldukça farklıydı. Karl IV’ün (1355-1378) ve Sigismond’un (1433-1437) çabalarına karşın imparatorluk kentlerle prens piskoposlar arasında, kentlerle imparatorluk şövalyeleri arasında çıkan özel savaşlar kargaşasına teslim oldu.
XIII. yy’da Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu değişik derecelerde krallık hakları olan 350 toprağın birleşmesinden oluşuyordu. Laik ya da dinsel on beş kadar prenslik ortaya çıktı. Bu prensliklerde yetkileri tümüyle elinde tutan prens,din adamlarını denetler, bir kurul aracılığıyla yönetimi sağlar, kararnameler yayımlar, adalet dağıtır .orduyu besler ve vergi toplardı.Bu prenslikler içinde en önemlileri,seçici prenslerin (imparatoru seçenler) prenslikleri ve Doğu prenslikleridir (Hohenzollernlerin Brandenburg’u, Habsburgların Avusturya’sı). Bütün bunlara,bazen Ren birliği ve özellikle Kuzey Kentleri Hansa ’sı gibi birliklerde birleşen önemli kentler eklendi. Ortaçağ’ın sonunda önem taşıyan bir başka olgu da kuramsal olarak Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun her zaman birer parçasını oluşturan Almanya ve İtalya’nın farklı yollar izlemeleri oldu. Bu dönemde Karl IV imparatorluğu yeniden düzenledi: İmparatorun seçimi, 4’ü laik 3’ü din adamı 7 seçici prense bırakıldı; imparatorlukla Roma arasındaki bağ koptu; bir süre sonra da imparatorluk tacını almak için Roma’ya gitmeye gerek kalmadı.
Ama, Ortaçağ sonunda gitgide daha çok merkezileşen devletlerin bulunduğu Avrupa’da eskimiş gibi görünen bu imparatorluktan güçlü ve özgün toprak bütünlükleri doğdu: Kentler ve dağ kantonları birliği olan İsviçre Konfederasyonu ile XV. yy’da Bonrgogne sülalesi tarafından Hollanda’ da gerçekleştirilen birleşme bunun örnekleridir. Son olarak, Avusturyalı Habsburglar XV. yy’ın sonunda, Maximilian’la güçlü bir prenslik oluşturma konusunda birleştiler.
Modern Dönem
XVI yy ve XVII. yy’ın ilk yarısında imparatorluk Reformun etkilerine katlandı. Luther’le birlikte Almanya’ da doğan Protestan Reformu en önemli başarılarını imparatorluk sınırları içinde kazandı. Böylece, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu Katolik ve Protestan prensliklere bölündü; imparator Katolik kaldı,bu durum da yeni bir bölünmeye neden oldu. Bohemya’da Ferdinand II’nin(1619-1637)başlattığı Katolik restorasyon siyaseti, Avrupa’nın ayrıcalıklı bir savaş alanı haline gelen bir imparatorluğu yıkacak Otuz Yıl savaşma yol açtı. İmparatorluğun 350 prensliğinin her birine dış siyasetlerini özgürce yürütme olanağı veren Vestfalya anlaşmaları (1648) imparatorluğun birliğine yeni bir darbe indirdi. Ayrıca imparator, Kutsal Roma-Germenİmparatorluğu’yla gitgide daha az ilgilendi. Böylece Habsburg siyaseti imparatorluk siyasetinden daha ağır bastı. Avusturya prensliklerinin önderi, Bohemya kralı, yarısını Türklerin fethettiği Macaristan’ın kralı olan imparator bu coğrafi kesimle daha çok uğraştı. Türklerin Orta Avrupa’da ilerlemeleriyle (Viyana’nın 1863’te Türkler tarafmdan kuşatılması) karşı joseph laşan I Macar ovasını Türklerden geri almaya ve ayaklanan ülkeyi otoritesi altında tutmaya çalıştı. OrtaAvrupa’nm tartışmasız hakimi, Balkanlar Avrupası ve Doğu Avrupa işleriyle giderek daha çok ilgilenen imparator, Kutsal Roma Germen împaratorluğu’nun geçmişiyle bağlarını yeniden kurma¬ya çalıştı: İnançsızlığa, çoktanrılılığa karşı mücadele ederek Doğu sınırlarında Hıristiyanlığın kalesi olma görevini üstlendi. Ama bu yolla kazandığı saygınlık Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’na pek yansımadı. Almanya’ya olan ilgisini tümüyle yitirmemekle birlikte, imparator bu ülkeyle ender olarak ilgilendi; krallık haline gelen Prusya, yeni bir güç olarak Almanya üstündeki etkisini artırdı. Daha XVIII. yy’da Viyana ve Berlin birbirleriyle çatışmaya giriştiler. İki başkent, iki olanaklı birleşme odağı ortaya çıktı.Bunlardan birincisi çokuluslu bir Tuna devleti, İkincisiyse bir ulusal Alman devletiydi.Bütün tarihi boyunca Kutsal Roma- Germen İmparatorluğu belirsizliğini korudu: Almanlar için ulusal Devlet (Reich sözcüğü imparatorluk için olduğu kadar Germania Krallığı için de kullanıldı) ya da başka birçok devlete olduğu gibi ulusal bir Alman devletine beşiklik edebilecek bir toprak ve ideoloji çerçevesi. Sekiz yüzyıllık tarihi bu sorunu çözmeye olanak sağlamadı. 1806’da, yerini Avusturya İmparatorluğu’na ve Ren Konfederas- yonu’na bırakarak yok oldu.
Son Yorumlar