İslam dininin kutsal kitabı (610-632). El Kitab, Kur ’an-ı Kerim adlarıyla da anılır.
“Kur’an” sözcüğü, “bir araya topladı, okudu, yazdırdı” anlamlarına gelen arapça karee kökünden türemedir. Bir başka görüşe göreyse “okudu, düzenledi, sıraya koydu; harflerin birleşmesinden sözcükleri, sözcüklerin birleşmesinden tümceleri, ayetleri, sureleri bir arada topladı” gibi geniş kapsamlı bir anlam taşır. Kur’an’m “okunan, bütün insanların okuması gereken” biçiminde bir başka anlamının yanı sıra, “yazıyla tespit edilmiş vahiyler bütünü” olarak kabul edilen bir yorumu daha vardır. Kur’an, İslam dininin düzenlediği İslam ahlakını, buna temel olan İslam felsefesini, Müslümanlara uygulamada gerekli Tanrı buyruklarım, toplumsal yaşamda insan ve toplum ilişkilerini düzenleyici ilkeleri kendinde toplamıştır. Bütün bu tanımlar ve yorumlar ne olursa olsun, değişmez özelliği, Kur’an’m “Kelâmullah”, yani “Allah Kelamı” olan bir “semavi” kitap olarak kabul edilmesidir.
Kur’an, arapçaıun kureyş lehçesiyle yazılmıştır ama oluşturulma amacı kuşkusuz yalnız arapça konuşan toplumlar içinde kalması değildir.Günümüzde dünyanın bütün kıtaları üstünde yaşayan 600 milyon Müslüman için Kur’an, kutsal kitapların sonuncusudur. İnsan zihninin anlama ve yorum gücünü aşan bu kitap, bütün insanların okuması gereken bir nitelik taşır. Ancak Tanrı yardımı ve himmetiyle anlaşılır, insanlara ışık tutar, inşam, suça ye günaha götüren eylemlerden koruyarak, doğruya, iyiye ve güzele giden yol ve yöntemleri gösterir.
Hz. Muhammed, Allah’ın habercisi (peygamber) ve elçisi (resul) olduğu bilincine ve insanları “doğru yola” götürme görevi aldığına, ancak 40 yaşına geldiği zaman “vâkıf” oldu. 610’da, Hira dağında, kendi kendisiyle kaldığı ve kendim sorguya çektiği günlerin birinde, Cebrail adlı melek ona göründü ve “Oku” sözcüğüyle başlayan ilk ayet Hz. Muhammed’e Cebrail tarafından sunuldu. Bu olay ve tarih, hem İslamın, hem de onun kutsal kitabı olan Kur’an’ın doğuş tarihidir. Cebrail aracılığıyla Kur’an’ın Hz. Muhammed’e ulaşması 22 yıl, 2 ay 22 gün sürmüş; Mekke’de başlayan bu süreç 632’de, Hz. Muhammed’in Medine’de öldüğü gün son bulmuştur, îslam töresi, kutsal kitabın, aslında. Levh-i Mahfuz ’da (T anrı takdirinin yazılı olduğu levha) bütün olarak var olduğuna, ama insanlara, gerektiği zamanlarda ve alıştıra alıştıra sunulduğuna, Zuhruf süresinin 3. ayetine dayanarak inanır: “O, bizdeki ana kitapta vardı. Yücedir ve hikmet doludur.” Hz. Muhammed, Mekke’den hicret edinceye kadar, Mekke’de bildirilen (vahiy) Kur’an bölümlerine Mekki (610-620); Hicret’ten sonra büdirilen Kur’an bölümlerine de Medeni (620-632) denir. Ama bütün kitap içinde konuşan, Allah’ın kendisidir. Genelde Allah, Hz. Muhammed’e hitap eder ve çeşitli konularda yol ve yöntem gösterir, açıklamalarda bulunur. Kur’an’m, Mekke’de inen bölümleri îslamm ruhuna, İslam ahlakına ve felsefesine; Medine’de inen bölümleriyse İslam ilkelerinin uygulanmasına, toplum düzenine ve şeriat yasalarına dayalıdır.
Kur’an’m ilk suresi Fatiha, en uzun süresi Bakara, en kısalardan biri de İhlas suresidir. Sureler, genelde, uzunlar başta, kısalar sonda olmak üzere sıralanmıştır. Kur’an’ın ilk ayeti ramazan ayının 27. günü inmiş (kadir gecesi) ve bu gün, İslam töresinde en kutsal gün olarak kabul edilmiştir. Kur’an 114 sure, 6 666 ayetten oluşur .Her sure ayrı zamanlarda, ayrı yerlerde, ayrı olaylara açıklık getirmek üzere inmiştir. Kur’an’m bir kitap olarak düzenlenmesiyse şöyle olmuştur: Hz. Muhammed’e bir vahiy geldiği zaman o bunu hemen ezberliyor, sonra yakınlarına (sahabe) tekrar tekrar okuyor ve dinleyenlere ezberletiyordu. Zamanla, bir “hafızlar” (Kur’an’ı ezberleyenler) grubu oluştu. Bunlar sürekli denetim altodaydılar. Hz. Muhammed onları dinler, yanlışlarım düzeltir, eksiklerini bütünlerdi. Peygamberin “vahiy kâtipleri” denen görevlileri de sureleri papirüs, kemik, tahta, pişmiş tuğla ve deri üstüne yazarlardı.
Ne var ki, bu hafızların bir bölümü cihatlarda şehit olunca bazı boşluklar başgösterdi. Hz. Muhammed’den sonra, halife Ebubekir, Kur’an surelerini toplattı, yazdı olmayanları yazdırdı. Kur’an’m ilk yazıh biçimi kâğıt ya da deri üzerindeydi; bunlara suhuf (sayfalar) deniyordu.
Halife Ömer, kitabın böyle sayfalar halinde kalmasını uygun görmüyordu. Çalışmaları sürdürerek, bütün hafızların ezberinde olanları yazıya geçirtti ve böylece suhuf niteliğinde birçok nüsha elde edildi. Ancak bu nüshaların aralarında bazı farklılıklar vardı. Halife Osman, Kur’an’m tek bir kitap olması üstünde durdu. Beş güvenilir suhuf bir araya getirilerek karşılaştırıldı, yinelemeler ayıklandı, değişiklikler saptandı, en güvenilir nüsha sayılan “Zeyd nüshası” esas almdı;vahiy tarihleri ve iniş nedenleri de derlenerek Kur’an’a son biçimi verüdi (öbür nüshalar, karışıklığa yol açmamak için yakıldı). Hattatlar, hazırlanan nüshayı çoğalttılar ve oluşan kitap için bazı kurallar kondu: Kur’an değiştirilemez; genel düzeni bozulamaz; aptessiz ele alınamaz ve okunamaz; üstüne yemin edilir; kutsal kitapların sonuncusudur ve bir başka Tanrı kitabı gelmeyecektir.
Kur’an’m doğru okunmasını sağlayan özel bir okuma biçimi vardır. Buna tecvit denir.
Kuranda kesin hükümler yoktur ve İslamda çeşitli mezhepler buradan hareket ederek doğmuştur.
Kur’an’daki ayetler iki türde toplanabilir:
Anlamı açık ve kesin olan, yorum gerektirmeyen ayetler. Muhkemat adı verilen bu ayetler îslamm ana ilkelerini ve temel görüşlerini oluştururlar
ve Ümmül Kitab (Ana Kitap) diye anılırlar.
Yoruma açık ayetler. Bunlara da müteşabihat denir.
Kur’an’da, yalnız iman ve ibadet konulan değil, toplum ve dünya.işleri konusunda hükümler de yer alır. İnanmak ve inandığını uygulamak ayetlerin temelini oluşturur. Kur’an’ın kıssalar bölümlerinde, Hz. Muhammed’ den önceki peygamberlerin kıssaları anlatılmış ve o dinler de Hak dini, kitapları da Hak kitabı olarak kabul edilmiştir. Yusuf kıssası, Firavun kıssası, Musa olayları, Karım kıssası anlatılırken, Allah’ın birliği, âlemin yaradılışı, ahiret, cennet-cehennem, ceza ve mükâfat konuları da işlenmiştir. Kur’an dünyada en çok okunan, başka dillere en çok çevrilen ve 600 milyon insan tarafından Tanrı kitabı olarak benimsenen son kitaptır.
İslam sanatmda, hat, süsleme, tezhip, ciltçilik gibi sanatların gelişmesi, en güzel Kur’an oluşturma amacıyla ortaya çıkmıştır.
Son Yorumlar