Atlas Okyanusu’nda Küba adasıyla ona bağlı adalardan oluşan ülke. Batıda Meksika körfezi, kuzeyde ve doğuda Atlas Okyanusu, güneyde Antil denizine kıyısı bulunan Küba Meksika körfezinin girişinde Florida boğazıyla Yucatan eşiği arasında uzanır.
Küba’nın Coğrafyası
Yengeç dönencesinin biraz güneyinde
1.250 km boyunca uzanan Küba adasının genişliği 30 ile yaklaşık 200 km arasında değişir. Küba topraklarının % 80″i ovalardan ve alçak yaylalardan oluşmuştur. İkinci ve Üçüncü Zamanlardan kalmış olan bu kireçtaşlı kayaç kökenli oluşumlar. Üçüncü Zaman’m ikinci yarısında hafifçe yükselmişlerdir. Ovalar, oldukça, verimli killi topraklar ve ince alüvyon tabakalarıyla örtülüdür. Yaylalarsa karst olgusunun yol açtığı aşındırma sonucu parçalanmışlardır. Doğal çevrenin tekdüzeliğini üç sıradağ bozar: Güneydoğuda en yüksek doruğu Turquino doruğu (1 994 m) olan Sierra Maestra. doğuda Baracoa yüksek yaylalarına bağlanır; ortada San juan. kuzeydoğuda Sierra de los Organos bulunur.
Küba’ya bağlı adalar geniş kıta sahanlığında (—20 m) yer alırlar. Bunlardan Pinos adası, kuzeyde başkalaşım kayaçlı tepelerden, güneyde kireçtaşlı bir ovadan, ortada da bataklıklardan oluşmuştur. Öbür adalar takımada halinde toplanmışlardır (jardines de la Reina gibi bazı mercan adaları).
Tropikal iklimin egemen olduğu adada başlıca iki mevsim görülür: Biri, hazirandan ekime kadar süren sıcak ve yağışlı mevsim, öbürü kasımdan mayısa kadar süren serin ve kurak mevsim. Sıcak ve yağışlı iklim, kayaçların hızla ayrışmasına yol açar ve böylece şekerkamışı yetiştirmeye son derece elverişli kaim bir hümüs tabakası oluşur. Yıllık ortalama yağış miktarı 1 200 mm’dir. Önceleri ovalar ve yaylalar yapraklarını döken seyrek ormanlarla kaplıydı ama girişilen tarla açma çalışmaları sonucunda bunlar yerlerini giderek savanaya bıraktı. Özellikle kireçtaşlı kayaçlar yüzeydeki hidrografya örtüsünün mevsimlik derelere ve küçük kıyı akarsularına indirgenmesine yol açmıştır ama derin kesimlerde içilebilir nitelikte bol miktarda su vardır.
Küba Tarihi
1492’de Kristof Kolomb’un yolculuğu sırasında keşfettiği Küba. İspanyol sömürgeciliğinin ilk merkezlerinden biri oldu. 1515’te, Diego Velasquez İspanya adına Küba’ya el koydu. Havana kıtaya yapılan seferler sırasında, özellikle Cortes’in seferinde hareket üssü olarak kullanıldı. XVI. yy. sonlarından başlayarak şeker sanayisi doğduğundan, Afrika’dan zenci köle getirilmeye başlandı. Köleler tütün eküi büyük tarım işletmelerinde de çalıştırıldılar, böylece XVII. yy’da tütün bir ulusal ürün haline geldi. Küba’nın şeker, tütün ve kahve dışsatımı sayesinde XVIII. yy. sonunda zenginleşmesi üzerine Avrupa kökenli yönetici sınıf, Haiti’deki köle isyanlarından da ders alarak, İspanya’ya olan bağlılığı sürdürmeyi yeğledi. Bu tutum yurtseverlerin suikastlara girişmelerini engelleyemedi, bu arada zenci köleler de sık sık ayaklanıyorlardı. Carlos Manuel de Cespedes’in önderliğindeki en önemli ayaklanma 1868’den 1878’e kadar sürdü; sonunda bastırıldı ama, 1895-1898 yıllan arasında jose Marti’nin başarıyla sürdürdüğü ulusalcı ayaklanmanın başlangıcı oldu. Havana limanında A.B.D Maine zırhlısının esrarlı biçimde havaya uçurulmasmdan sonra duruma A.B.D. el koydu ve İspanya’mn bozguna uğramasını kolaylaştırdı.
Gerçi Küba 1901’e kadar Kuzey Amerika’nın askeri işgaline uğramadı ama, A.B.D. müdahale hakkını saklı tutuyordu. A.B.D’liler müdahaleyi kolaylaştırmak için, Guantanamo’da, Antil denizini ve Panama kanalım denetlemelerine olanak verecek güçlü bir donanma üssü kurdular. Bu arada Küba’nın devlet başkanlarım diledikleri gibi iktidara getirip, diledikleri gibi devirebiliyorlardı.
1933’ten başlayarak çavuş Fulgencio Batista’yı seçerek, onun kısa sürede yükselmesini sağladılar. Fulgencio Batista, 1940’ta dört yıllık bir süre için Roosevelt’in desteğiyle cumhurbaşkanı seçildi. 1952’deyse kendinden sonra aynı görevi üstlenmiş olanlardan Prio Socarras’ı zorla devirdi ve iktidarı ele geçirdi. Yönetimi sırasında Havana’da her türlü yolsuzluk başgöstermiş, bu arada köylü halk son derece yoksullaşmıştı. 26 Temmuz 1953’te Fidel Castro’nun önderliğinde, 200 kişilik bir’gerilla kuvveti Moncada kışlasına saldırdı: Eylem askeri açıdan kanlı bir yenilgiyle sonuçlandı, ama siyasal açıdan önemli sonuçlar verdi (bunda Castro’nun,kendisini yargılayan mahkeme önünde verdiği beş saatlik söylevin de payı büyüktü).
Etkinliğini yitiren Batista yeniden yandaş toplamak umuduyla 13 Mayıs 1955’te af çıkardı, serbest bırakılan Fidel Castro Meksiya’ya sığındı. Orada örgütlediği 82 gerillacıdan (aralarında Che Guevara da vardı) oluşan birlikte 2 Aralık 1956’da Küba’ya çıkarma yaptı. Gerillalardan ancak on kadarı Sierra Maestra’ya varabildi. Bu hareket köylü yığınlarından ve kent halkının bazı kesimlerinden destek gördüğünden, çok geçmeden gelişti ve Batista’nın kuvvetlerini yenilgiye uğratmayı başardı: 1958 Mayısından Temmuzuna kadar 12 000 askerin katıldığı son büyük saldırı 300 kadar direnişçi karşısında başarısızlıkla sonuçlandı. Bunun üzerine Camilo Cienfuegos ile Che Guevara’ run kuvvetleri Santa Clara’ya saldırarak ülkeyi ikiye böldüler, Fidel Castro’nun kardeşi Raul Castro, Guantanamo’yu, Fidel Castro’nun kuvvetleriyse Santiago’yu aldılar. 8 Ocak 1959’da devrimciler Havana’ya girdiler. Castro ve yandaşları ülkede demokrasinin, sosyal adaletin sağlanmasını, vb. istiyorlardı. Ama A.B.D’nin tepkileri rejimin giderek radikalleşmesine yol açtı, çok geçmeden de bir sosyalist toplum kurma önerisi benimsendi.
Bu arada Cuban Atlantic Sugar Company. Cuban American Sugar. United Fruit şirketleri ülke topraklarının büyük bir bölümünü ellerinde tutmaktaydılar. Şeker, 1958’de Küba’ nın dışsatımının % 81’ini oluşturuyordu, bu da ülkenin iktisadi açıdan A.B.D’ne bağımlı olduğu anlamına gelmekteydi. Ayrıca Küba, A.B.D’nin 955 milyon dolarla. Venezuela’dan sonra ikinci yatırım alanıydı. 17 Mayıs 1959’da büyük toprak sahiplerini hedef alan, ama doğrudan doğruya yabancı mülklerine yönelmeyen bir toprak reformu tasarısı çıkarıldı. Başkan Eisenhovver Küba’nın şeker kotasını 700 000 t’a indirerek karşılık verdi. 1960 Şubatı başında S.S.C.B. ile diplomatik ilişki kuruldu ve aynı tarihlerde S.S.C.B’nden petrol alimini öngören bir ticaret anlaşması yapıldı, ama
8 Mayısta Küba’daki Kuzey Amerika rafinerileri bu petrolü işlemeyi reddettiler. Bunun üzerine Texaco ulusallaştırıldı.Standard Oil ile Shell’ in (İngiliz şirketi) mallarına el kondu. A.B.D. Küba’ya verdiği tüm şeker siparişlerini iptal etti, buna Küba 7 Ağustosta topraklarındaki tüm A.B.D. kuruluşlarını ulusallaştırarak karşılık verdi.
Bu iktisadi savaşın yanı sıra, Küba bir askeri saldırıya da hedef oldu: 23 Ekim 1959’da Florida’dan kalkan uçaklar Havana’yı bombaladılar. 15 Nisan 1961’de sıra havalimanlarına geldi, onu C.İ.A. tarafmdan eğitilmiş iki bin Kübalı sürgünün Domuzlar Körfezi’ne çıkartılması izledi; ama bunlar 17-19 Nisan 1961’de milisler karşısında bozguna uğradılar. Kennedy bu yenilgiyi kabullendi, ancak ambargo koydu. Bu önlem Küba iktisadına çok ağır bir darbe indirdi, ada artık kalkınmasını S.S.C.B. yardımına dayandırmak zorunda kaldı. Ama ambargo aynı zamanda Küba hükümetine (başbakan 15 Şubat 1959’dan beri Fidel Castro, cumhurbaşkanıysa Temmuz 1959’dan beri Osvvaldo Dorticos’tu) baskı altmda kalmadan, köklü yapısal değişiklikler gerçekleştirme olanağını sağladı.
26 Temmuz Hareketi’yle Sosyalist Halk Partisi 3 Temmuz 1961’de birleşti. A.B.D. tehditleri karşısında, Küba, S.S.C.B’nden topraklarına füzeler yerleştirmesini istedi (1962). Bu olaylar savaş sonrasının en ağır uluslararası bunalımlarından birine yol açtı. Kruşçev ekini sonunda füzeleri sökmeyi kabul etti; konu üstünde görüşü alınmamış olan Küba yöneticileri büyük bir düşkırıklığına uğradılar.
O tarihten sonra Küba, Latin Amerika’daki gerilla hareketlerini gittikçe daha büyük bir kararlılıkla destekledi: 3 Ocak 1966’da Havana’da yapılan birinci Üç Kıta Konferansı’nda (Amerika-Asya-Afrika) silahlı mücadele gereği belirtildi. Küba’ysa hem5.5.C.B..hem Çin savlarından aynı ölçüde uzak kaldı. 1967’de yapılan LatinAmerika Dayanışma Örgütü Konferansı’nda Küba’nın bu “reformculuğu” kınandı.
Bu arada, gerillaların kıtadaki başarısızlıkları, S.S.C.B. ile A.B.D arasındaki yakınlaşma. Küba iktisadının gereksinimleri ve ambargoyu gevşetme zorunluğu ülkeyi 1970 yıllarından başlayarak yeni bir dönüm noktasına getirdi. Küba artık “reformcu” rejimlerle ilişkilerine ağırlık veriyordu: Bunların başında Peru ve Meksika vardı; Venezuela ve Kolombiya ile de yeniden ilişki kurdu.
1975’e kadar Küba, seçim, halkoylaması, parti kongresi, kurucu meclis ya da parlamento toplantısı yapılmayan tek sosyalistülke oldu. Aynı kadro tam on beş yıl boyunca iktidarda kaldı. Küba Komünist Partisi’nin ilk kongresi 17-22 Aralık 1975’te Havana’da yapıldı. Kongrede beş yıllık plan ve anayasa taslağı kabul edildi. Anayasa parti kongresince onaylaniubah gençlerdendiktan sonra 1976’da halkoyuna sunuldu. Seçmenlerin % 97,7’si olumlu oy kullandı. Bu anayasa ile Küba’nın kurumlan öteki sosyalist ülkelerinkine göre düzenleniyordu. 31 üyeli Devlet Konseyi devletin en yüksek organıydı; başkanı hem hükümet, hem de devlet başkanı olacaktı. Aralık 1976’da Fidel Castro, Meclis tarafından Devlet Konseyi başkanlığına seçildi.
Öte yandan, dış siyaset alanında 1975-1976 yıllarında 18 000 Kübalının Angola’ya müdahalede bulunduğu görüldü. Bu da A.B.D’yle Küba arasındaki ilişkileri tehlikeye soktu. Bu arada, 1979 yılında iki ülkenin ilişkilerinde bir düzelme görüldü; 1979’da, rejimden hoşnut olmayan Kübalılara A.B.D’ne göç etme izni verildi. Bunu izleyen kütlesel çıkışlar (1980), ülkede küçümsenemeyecek bir tedirginliğin varlığını ortaya koydu.
1977’den beri A.B.D’yle Küba arasında sürdürülen görüşmelerde 1984 Aralığında anlaşmaya varıldı. Bu anlaşmaya göre A.B.D’ndeki 2 700 suçlu Kübalının aşamalı olarak ülkelerine gönderilmesi sağlandı. 1986’da Fidel Castro’nun yeniden Devlet Konseyi başkanlığına, kardeşi Raul Castro’nun da birinci başkan yardımcılığına seçildiği ülkede, 1987’de 300’ü aşkm eski siyasal tutuklu serbest bırakılırken, A.B.D’yle yeni bir göçmen anlaşması yapılarak, her yıl 20 000 Kübalının yasal yollardan A.B.D’ne göçmesi olanağı sağlandı ve 1980’de topluca A.B.D’ne yerleşmiş kişilerin Küba’ya girişlerine izin verildi. 1989’da Gorbaçov’un ülkeyi ziyaretinden ve Küba ile S.S.C.B. ilişkilerinin sağlamlığının vurgulanmasından sonra, Etyopya’daki ve Angola’daki Küba askerleri geri çekilmeye başlandı. Aralık ayında Castro, Doğu Avrupa ülkelerindeki değişikliklerin Küba iktisadındaki etkilerinin kabul edildiğini, Küba’nın sosyalist dünyanın içine düştüğü bunalım karşısında tavır belirlemek için zamana gereksinimi olduğunu açıkladı. 1990 Martında Brezilya’yı ziyaret edip, yaptığı her konuşmada sosyalizme bağlılığını vurguladı. Körfez bunalımı sırasında, Küba’nın Yemen’le birlikte, Irak’a müdahale edilmesine red oyu vermesi, ülkenin uluslararası alandaki yalnızlığını daha da artırdı.
Küba Ekonomisi
Küba iktisadı şeker üretimine dayanır. Dışsatımın üçte ikisi Rusya ve eski Doğu Bloku ülkelerine yöneliktir. Etkin nüfusun % 13’ü tarım kesiminde çalışır. Ekili alanlar ülke topraklarının % 27’sini kaplar. Ekilebilir toprakların % 42’si şekerkamışma ayrılmıştır; gerçekten de ülke neredeyse tek ürüne bel bağlamış durumdadır. Küba 68,2 milyon t’luk (1990) şekerkamışı üretimiyle dünya üçüncüsüdür. Tarımsal dışsatımda ikinci yeri tütün alır.
Küba sanayisi (gübreler, barajlar, şeker sanayisi, vb.) her şeyden önce tarımın hizmetindedir. Bunların yanı sıra besin, özellikle de balık sanayisi geliştirilmiştir. Maden sanayisi de yavaş yavaş önem kazanmaya başlamıştır.Küba’nın yeraltında dünyanın en büyük nikel rezervleri yatmaktadır; demir, bakır, kobalt, krom, alüminyum çinko rezervleri de aynı oranda önemlidir. S.S.C.B’ndeki ve Doğu Bloku ülkelerindeki değişiklikler sonucunda, bu ülkelerle yaptığı ticaret ilişkilerinde (ülke ticaretinin %90’ı bu ülkelerle yapılıyordu) Küba’nın ödemelerini şekerle yapmasına son verilerek döviz kullanılmasına karar verilmesi ve eski S.S.C.B’nden gelen yardımların kesilmesi, ülke iktisadını çökme durumuna getirmiş, pek çok ürün karneye bağlanmış, ayrıca benzin ve petrol tüketimlerinde kısıntıya gidilmiştir. Bununla birlikte, 1991’den başlayarak turizm hızla gelişmiş (1992’de 350 000 turist) ve ülke iktisadı için yeni ve çok önemli bir gelir kaynağı olmuştur.
Son Yorumlar