Görme yetisinin yokluğu.
Körlük doğuştan ya da sonradan olabilir. Sonradan olan körlükler bir kazaya, bir kafatası travmasına, göz ve görme yollarındaki [ağ tabaka [ağ tabaka iltihabı, ağ tabaka ayrılması]; görme siniri [görme siniri körelmesi, görme siniri atrofisi]; billur cisim [katarakt]; saydam tabaka [saydam tabaka iltihabı]; iris [iris iltihabı]; sümüksel zar [sümüksel zar iltihabı]) genel ya da sinirsel bir hastalığa bağlı olarak ortaya çıkabilir. Sümüksel zar iltihapları (konjonktivit) arasında en önemli olam trahomdur. Riketsiya cinsi olan bir mikroorganizmadan kaynaklanan bu bulaşıcı hastalık, Kuzey Afrika, Brezilya ve Asya’da sürekli olarak görülür ve milyonlarca insanı etkiler. Glokom da sonradan olan körlüklerden bir bölümünün kökenini oluşturan bir hastalıktır, göz içi basıncının artmasına ek olarak göz zarları ve görme sinirindeki atrofi biçiminde kendini gösterir.
Körlük doğuştansa, merkezi sinir tutulmasının ardından hareketle ilgili olarak ya da beyinde ortaya çıkan bir bozukluğa bağlıdır. Yalnızca beyinsel olan ve görme yollarında ya da artkafadaki beyin kabuğu bölgelerindeki bir bozuna bağlı körlükler de görülebilir. Körlüğün bu biçiminde, görmenin tümüyle ortadan kalkmasının yani sıra, bir de görme alanının ortadan kalkması söz konusudur, oysa öbür körlüklerde görme alanı siyah olarak algılanabilir.
Körlük önemli bir sakatlıktır. Ani bir kazayla gelişirse, erişkinde sıklıkla ruhsal yardım ve yeni bir mesleki yönlenme gerektirebilecek çöküntü tepkilerine neden olabilir. Doğuştan ya da çocuğun yaşamının çok erken bir döneminde olursa ciddi bir engel, sakatlık yaratır. Bu arada gene de kör bir çocuğun sağır bir çocuğa göre daha az sakat olduğu söylenir; çünkü kör çocuk görmez, ama konuşabilir. Bildirişim kurabilmesi için özel bir eğitimden geçmesi gerekmez. Kör çocuk zihinsel gelişiminde bozukluk göstermez, yalnız bu sakatlığın yanı sıra hareketle ya da zihinle ilgili bir sakatlığı da varsa ya da sağırsa o zaman durum farklıdır. Gene de öbür haberleşme yollarım, duyma ve dokunma gibi en azından iki duyusunu geliştirmesine yardımcı olmak gerekir; çocuk bu sayede belli bir gelişme gösterebilir. Ama renkler, vb. bazı kavramları edinebilmesi olanaksızdır.
Braille ’ın bulduğu okuma yöntemi, çocuğun biraz geç de başlanmış olsa normal bir okul yaşamı olmasını sağlar; bu eğitim özel bir kuruluşta uzman öğretmenler tarafından ve gerekli araçların yardımıyla gerçekleştirilir. Okul dönemi genellikle 21 yaşına kadar sürdürülerek, mesleki bir eğitimle tamamlanır. Günümüzde körlerin benimseyebilecekleri çeşitli meslekler doğmuştur.
Son yıllarda körler için, engelleri belirleyecek aygıtlar yapılmıştır. Özellikle eski S.S.C.B. ülkelerinde, bu amaçla, kulağa tutturulan “yönlendirici” gibi bazı protezlerden yararlanılmaktadır. Bu aygıtı kullanan kişi, ses üstü dalgalarının engeller üstünde geri yansıması sayesinde engeli belirleyebilmekte ve buna göre hareket etmektedir.
Son Yorumlar