Karahanlılar Bölünmeleri Uygarlık ve Sanat

Karahanlılar Doğu ve Batı Türkistan’da IX-XIII. yy’larda hüküm süren sülale ve bu sü­lalenin kurduğu devlet (İlek-Hanlar da denir).

Karahanlılarm kökeni üstüne, günü­müze dek çeşitli görüşler ortaya kon­muştur. Bunlara göre Karahanlılar ayrı ayrı Uygurlara, Türkmenlere, Yağma Türklerine, Karluklara, Çiğil Türklerine dayamr. Bir başka görüş ise, Karahanlıları Karluk, Yağma ve Çiğil Türklerinin karışımına dayandı­rır.

Karluklar 744-840 yıllan arasında Türkmenler adıyla Uygur birliğine gir­diler, Uygurların zayıflamasından sonra da Karluk yabgusu egemenliği­ni ilan edip kara hakan (yüce hakan) adım aldı ve kurduğu devleti Göktürk devlet örgütüne benzetmeye çalışa­rak, ikiye ayırdı. Kara hakan doğunun egemeni olarak, arslan kara hakan unvanım alıp, bütün Karahanlılarm egemeni sayıldı. Başkent olarak Bala- sagun dolayında, Karaordu diye bili­nen kenti seçmişti. Batının egemeni Taraz’da yerleşen ve buğra kara ha­kan unvanını taşıyan ortak kağandı. Kaynakların sözünü ettiği ilk Karahanlı kağanı Bilge Kül Kadir Han, Samanoğullarıyla (Samanlılar) savaştı. 840’ta İsbicab, Samanoğullarının eli­ne geçti.

Büğe Kül Kadir Han’dan sonra, yöne­tim iki oğluna geçti. Büyük kağanlığa Balasagun’da Bazır Arslan Han, or­tak kağanlığa da Oğulçak Kadir Han geldi. Oğulçak, Samanoğlu hükümda­rı İsmail bin Ahmed’e yenilince (893) başkentini Kaşgar’a taşıyarak, Samanoğullarıyla savaşıma girişti. Bu arada Samanoğulları içinde çıkan ka­rışıklıklardan kaçan bir şehzadenin kendisine sığınmasına izin verdi. Bu Müslüman şehzade ve yamndakilerin etkisiyle Oğulçak’m Müslümanlığı ka­bul eden yeğeni Satuk Buğra Han, am­casıyla savaşarak devletin batı bölü­münde de İslamlığın yayılmasını sağ­ladı (X. yy. başı). Satuk’un türkçe adı Baytaş olan oğlu Musa, doğu kağanı­nı yenerek, tüm ülkeyi İslâmlaştırdı (960).

Musa’nın yerine geçen oğlu Ebül- Hasan Ali, doğudaki ve güneydeki komşularına savaş açtı ve bu savaş­lardan birinde de öldü (998). Onun or­tak kağanı Kılıç Buğra Han ve yeğeni Ebu Musa el-Hasan (Harun), İsbicab’ı geri aldı, 992’de Samanoğullarmın başkenti Buhara’yı ele geçirdi ve Kaş- gar’a dönerken öldü.

Ali’nin ortak kağanı, oğlu Ahmed bin Ali, büyük kağan unvanıyla, babası­nın halefi oldu (998). Ali, Samanoğul- larıyla ilişküeri, arslan ilig unvanıy­la alt kağan durumunda bulunan kar­deşi Nasr’ın sorumluluğuna verdi. Nasr, Sebük Tigin’le mücadele eden Faik’in yardımıyla Samanoğullarına saldırdı, daha sonra anlaşma yapıldı. Samanoğullarmın kimi toprakları ele geçirildi. Nasr, daha sonra, yeniden sefer açarak, Samanoğulları başken­ti Buhara’yı aldı (999). Sebük Tigin’ in yerine geçen oğlu Gazneli Mahmud, Karahanlılarla anlaştı. Buna göre sı­nır olarak Amuderya ırmağı kabul ediliyordu (1001). Gazneli Mahmud Hindistan seferindeyken, Nasr iki kol­dan Belh’e girmek istediyse de, Mah­mud ve kardeşi tarafmdan bozguna uğratıldı. Nasr, kardeşi Yusuf bin Ha­run’dan yardım aldıysa da, birleşik kuvvetleri, ikinci kez Gazneli Mahmud tarafmdan yenildi (1008).

Bu başarısızlığı izleyen iç kavgalar so­nucu Nasr bin Ali, bağımsızlığını ilan etmek isteyince, büyük kağan Ahmet bin Ali, Nasr’a karşı Mahmud’la an­laştı. Nasr bin Ali 1013’te ölünce, ye­rine arslan ilig unvanıyla üçüncü kar­deşi Mansur bin Ali geçti (1013-1016). Mansur, Ahmet bin Ali’nin hastalığın­dan yararlanarak büyük kağanlığı ele geçirmek amacıyla girişimde bulunun­ca, ortak kağan Yusuf Kadir Han ve Ah Tigin, Ahmet’e bağh kaldı ve Ali Tigin, Mansur’a tutsak oldu.

Ahmet bin Ali’nin ölümünden sonra Yusuf Kadir Han, Mansur bin Ali’yi büyük kağan olarak tanımak isteme­diği için, Gazneli Mahmud’un yardı­mım istedi. Büyük kağanlığın kendisi­nin hakkı olduğunu düşünüyordu. Mahmud bu isteğe olumlu yamt verin­ce Mansur, Yusuf Kadir Han’la uzlaş­tı. Her ikisinin kuvvetleri bu kez Ho­rasan’a sefer açtılarsa da Belh’te ye­nildiler (1019). Yusuf, Gazneli Mah- mud’la yeniden uzlaştı.

Bu arada Mansur bin Ali’nin tutsak­lığından kurtulan Ah Tigin, İsrail Ars- lan bin Selçuk’la birleşip Buhara’yı ele geçirerek (1020-1021), Mansur bin Ali’nin ordusunu yendi. Ali Tigin yı­ğan tigin unvanıyla Buhara’ya yerleşti ve büyük kağan olarak uzlaştığı Man­sur bin Ali’yi tamdı. Mansur bin Aİİ 1024-1025’te hükümdarlığı bırakarak dervişliği seçince, yerine uzun yıllar ortak kağan durumunda bulunan Yu­suf bin Harun büyük kağan oldu (1025-1032). Onun arslan iligliğiney- se Ali Tigin geldi. Yusuf, iki kardeşi Ahmet ve Ali’nin birleşerek kendisi­ne karşı çıkması ve Ahmet’in kendi­sini büyük kağan ilan etmesi üzerine Gazneli Mahmud’la yeniden anlaştı. Mahmud, Ali Tigin’in yandaşı Arslan bin Selçuk’u ele geçirerek hapsetti. Ali Tigin’se Buhara’yı bırakıp kaçtı, Mahmud’un geri dönmesinden sonra yeniden,başkent Balasagun’u ele ge­çirmeyi planladı. Ama Yusuf duruma egemen oldu. Yusuf’un 1032’de ölü­münden sonra oğullan saltanat sava­şma başladı. Bu arada Ali Tigin de Maveraünnehir’de kendisini tamgaç buğra kara han ilan etti. Gazneli Mah­mud’un yerine geçen Mesud,Mavera- ünnehir’i Ali Tigin’den alıp Mahmud bin Yusuf’a (buğra han) vermeyi ta­sarladı. Ah Tigin’in üstüne yürüyen Harzemşah Altuntaş, daha sonra an­laşma yaptı. Bir süre sonra Selçuklu­lar Horasan’ı ele geçirdüer. Ali Tigin’ in oğulları, akrabaları Yusuf Kadir Han’ın oğullarına sığındı. Bu arada Nasr’ın oğulları Muhammet ve İbra­him, Yusuf Kadir Han oğullarından ayrıldı. Muhammet büyük kağan (ars­lan hakan), İbrahim ise ortak kağan (tamgaç buğra kara hakan) unvanını aldı. Devlet böylece ikiye bölündü: Do­ğu Karahanldar; Batı Karahanlılar.

DOĞU KARAHANLILAR (1042-1211)

İlk büyük kağanları Yusuf Kadir Han’ın oğlu, Şeref-üd-Devle adını taşıyan Ebu Şuca Süleyman bin Yusuf’tur (1031-1057). Süleyman bin Yusuf 1057’de kardeşi Muhammet’e yaptığı akında yenilince, Muhammet kendisi­ni büyük kağan, oğlunu da arslan ilig ilan etti, ama ikinci karısı tarafmdan zehirlendi. Oğlu İbrahim bin Muham­met (1057-1059) tahta geçtiyse de, Ba­tı Karahanlılarm büyük kağam İbra­him bin Nasr, Fergana’yı ele geçirdi. İbrahim öldürülünce, sırasıyla Mah­mut bin Yusuf, oğlu Ömer bin Muham­met ve Ebu Ali el-Hasan (buğra han) hükümdarlık yaptı. Ebu Ali el- Hasan’ın dönemi Kaşgar kentinin kül­tür ve bayındırlık alanında gelişme dönemidir. Kültür tarihinin önemli ya­pıtı Kutadgu Bilig onun zamanında Yusuf Has Hacip tarafmdan yazüdı. Ancak Ebu Ah el-Hasan, Selçuklu ege­menliğini kabul etmek zorunda kaldı. Yerine geçen oğlu Ahmet bin Haşan (1103-1128) döneminde Karahıtay sal­dırıları önlendi. Ondan sonraki hü­kümdar İbrahim II bin Haşan (1128-1158) döneminde Doğu Kara- hanhlar pek başarı kazanamadı. Karluk ve Kanglı Türklerinin başkaldırı­sı üzerine İbrahim II Karahıtaylardan yardım istedi. Karahıtaylar, başkaldı­rıyı bastırdı ama Balasagun’u da iş­gal etti. İbrahim Il’den sonra, Muham­met bin İbrahim ve Yusuf bin Muham­met tahta geçti. Yusuf’un oğlu Mu­hammet İÜ, devleti yeniden kalkındır­mak istediyse de, Kaşgar’a geldiği sı­rada çıkan bir ayaklanmada öldürül­dü (1211). Böylece Doğu Karahanlılar Devleti sona erdi.

BATI KARAHANLILAR (1042-1212)

Karahanlılar Devleti ikiye ayrüdıktan sonra, Nasr’m oğlu Muhammet I bin Nasr, büyük kağan olarak Özkent’te tahta geçti (1042-1053). O ölünce de yerini ortak kağan Ebu İshak İbrahim I bin Nasr aldı (1053-1068). Tamgaç han unvanıyla anılan İbrahim, iç ka­rışıklıklardan yararlanıp Fergana’yı ele geçirdi ve başkenti Semerkand’a taşıdı. Felç geçirerek ölen İbrahim’ den sonra yerine Şemsülmülk unva­nıyla, oğlu Nasır I bin İbrahim geçtiy­se de Togan Han, onu tanımayarak başkaldırdı. Nasr, Togan Han’ın baş­kaldırısını bastırdı. Bu arada Alpars­lan’ın ölümüyle Selçuklu tehlikesi de ortadan kalkmıştı. Nasr, Tirmiz’i (Ter- mez) ele geçirip, Belh’e kadar geldi. Melikşah’m Semerkand’a yaklaşması üzerine de barış istedi.

Nasr’dan sonra tahta, kardeşi Ebu Şuca el Hıdr geçti. Ebu Şuca’nm ye­rine geçerek 1080-1089 yılları arasm­da hükümdarlık yapan ve el Hıdr’ın oğlu olan Ahmet bin el-Hızır, bilginler­le anlaşmazlığa düştü; bilginler ken­dilerine baskı yapüdığmı ileri sürerek Melikşah’tan yardım istediler. Melik- şah, Semerkand ve Buhara’yı ele ge­çirdi, Ahmet’i tutsak alıp İsfahan’a götürdü. Melikşah onun yerine .Ebu Tahir’i vah olarak bıraktı, ama vah ayaklanan halk tarafmdan kovuldu. Halk, Ahmet’in yeğeni Mesut I bin Muhammet’i tahta geçirdi (1095-1101). O da ölünce, Selçuklu sultam Berkyaruk, sırayla Süleyman bin Davud’u (1097), Ebulkasım Mah­mut I’i (1097-1099), Cebrail bin Ömer’i (Harun, 1099-1102) tahta ge­çirdi. Cebraü, Melikşah’m ölümünden sonra çıkan karışıklıktan yararlanıp Horasan’ı ele geçirmek istediyse de Sencer’e yenildi ve öldürüldü. Daha sonra Sencer, kayınpederi Muham­met II bin Süleyman’ı (1102-1130) tah­ta çıkardı. Kızılaslan unvanıyla anılan Süleyman döneminde iki başkaldırı olayı oldu ve bastırıldı. Muhammet’ in ölümünden sonraysa Sencer, el Ha­şan bin Ali’yi (1130-1132) Semer- kand’da tahta geçirdi. Onun yerini alan Mahmut II bin Muhammet döne­mindeyse Batı Karahanlılar üstünde­ki Selçuklu egemenliği sona erdi. 1141’de Katavan savaşım kazanan Karahıtaylar, Karahanh topraklarım işgal edip, kendi yandaşlan olan Mah­mut’un kardeşi İbrahim IH bin Mu­hammet’i (1141-1156) tahta geçirdi­ler. İbrahim uzun hükümdarlığı sıra­sında, devlete egemen olamadı. On­dan sonra Ah Tigin’in soyundan Ah bin Haşan (1156-1160) tahta geçti. Köksavun unvanıyla anılan Ah döne­minde Karluklar başkaldırdı. Ali’nin ölümüyle yerine geçen Ebul Muzaffer Mesut II bin el-Hasan (1160-1178) dö­neminde, Batı Karahanlılar Devleti’ nin sonunu hazırlayan karışıklıklar çıktı. Mesut’tan sonraki hükümdarlar İbrahim IV bin el-Hüseyin (1178-1204) ve Osman I bin İbrahim (1204-1212) dönemleri de başarıh olmadı. Osman’ m döneminde Semerkand’da ayaklan­ma çıktı. Osman’ın, ayaklanmada Harzemşahlarm öldürülmesini emret­mesi üzerine, Semerkand’a gelen Har- zemşahh komutan tarafmdan öldürül­dü. Böylece Batı Karahanlılar Devle­ti de sona erdi (1212).

KARAMANLILARDA UYGARLIK VE SANAT

Hakaniye lehçesi de denen Karahan- lı türkçesi eski uygurcanm devamıdır ve İslam-Türk kültürünün ilk edebiyat lehçesidir. Kaşgarlı Mahmut’a göre1 bu lehçeyi konuşanlar arasmda Çiğil, Yağma, Argu, Uygur, Karluk, vb. Türk boyları vardır. İşlenmiş ve edebiyat dili haline gelmiş olan Karahanh leh­çesiyle yazılan yapıtların en ünlüleri Kaşgarh Mahmut’un Divanü Lûgat-it- Türk’ii, Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig’i (Mutlu Olma Bilgisi), Edip Ah- med’in A tabet-ül-Hakayık ’ı (Gerçekle­rin Eşiği) gibi yapıttandır. Karahanh türkçesinin kullanıldığı yapıtlar Uygur ve Arap harfleriyle yazılmıştır. Özellikle X. ve XI. yy’larda Semerkand. Buhara, Tirmiz, Urgenç gibi kentlerde bayındırlık etkinlikleriyle birçok yapı. cami, kervansaray, vb. yapıldığı bilinir. Bu binalardaki cep­he mimarisi çok gelişmiştir, süsleme- ci bir özellik gösterir. Büinen başlıca Karahanh yapıtları arasmda özellik­le şunlar sayılabilir: Şirkebir Camisi (X. yy.); Buhara yakınında Hazerde- garon Camisi (XI. yy.); musalla biçi­mindeki Namazgah Camisi (XI. yy.); kubbeli uzamın yanlara genişlediği Talkatanbaba Camisi (XI. yy.); cephe­si alçı ve tuğla hamurundan motifler­le süslü Mugahattari Camisi (XII. yy.); tek kubbeli, sivri kemerli ana kapısı olan Arapata Türbesi (XI.yy.); basık piramit kubbeli Balacıhatun Türbesi; dıştan üç katlı yapı görünümünde Fer- gana’daki Şeyh Fazh Türbesi (XII. yy). Türk-İslam sanatının bir başka yapı türü olan kervansaray mimarisinin ilk örnekleri de Karahanlılara aittir. Bunlar arasmda Ribatımelik (XI. yy.), Dağıstan (XI. – XII. yy.), Kişmantepe gibi kervansaraylar sayılabilir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.