Japon kökenli dövüş sporları.
Judonun Doğuşu
Bir dövüş tekniği olduğu kadar bir dövüş öğretisi de olan judo (japonca ju “çevik” ve do“yöntem”den), kaynaklandığı jiujitsu (japonca aslı jujitsu’dur) gibi çıplak elle yapılır ve savunma durumunda olduğu kadar, hücum durumunda da güce karşı, bilimsel olarak, çevikliği kullanır. Kurucusu jigoro Kano’ya (1860-1938) göre, judo fiziksel ve zihinsel bir eğitim yöntemidir.
judonun ardından karate de ülkemizde ilgi görmüş ve hızla yayılmıştır. Resimde, çalışma yapan karateciler görülüyor.
Fiziksel güç açısından yetersiz olan Jigoro Kano, 1880 yıllarında gerilemeye yüz tutmuş jiujitsuya ilgi duymaya başlamış ve 1882’de kodokanjudo adını verdiği kendi dövüş yöntemini ortaya atmıştı. Böylece bir “savaş silahı” olan jiujitsu, bir “dövüş sporu” olan judoya dönüşmüş oldu.
Judonun Yaygınlaşması
Başlangıçta judoya karşı pek ilgi duyulmadı ama 1886’da Tokyo polis şefi tarafından kodokan judo ile jiujitsu- totsuka okulları arasında düzenlenen karşılaşmalarda judonun çarpıcı üstünlüğü ortaya çıktı. Bu tarihten sonra, butokukai gibi başka judo okulları kuruldu ve judo japonya’daki okullarda zorunlu bir spor haline geldi. 1919’a, kodokan, ulusal bir kurum olarak tanındı. Kano, 1934’te ilk ulusal judo şampiyonasını düzenledi, judoyu uluslararası spor düzeyine yükseltmek amacıyla Anvers (1920), Amsterdam (1928) ve Berlin (1936) Olimpiyat Oyunları’nı izledi; 12. Olimpiyat Oyunları’nın japonya’da düzenlenmesini kabul ettirdi, ama İkinci Dünya savaşı buna olanak vermedi, japonya’da o dönemde yaklaşık bir milyon judocu vardı. İkinci Dünya savaşının başlarında. Japonya’daki askeri yöneticiler Kano’nun ülküsünü yadsıyarak, judoyu dar bir ulusçuluğun hizmetinde, bir savaş sanatı haline getirdiler. Japonya’nın yenik düşmesinden sonra, A.B.D., dövüş sanatlarını yasakladı; ama çok geçmeden A.B.D. birliklerine kodokan ustalarının öğretimi verilerek judonun yeniden atılım yapması sağlandı. Bunun üstüne judo Amerika’da. Avrupa’da, Okyanusya’da, Kuzey Afrika’da hızla yayıldı. 1951’de Uluslararası judo Federasyonu kuruldu, ilk judo dünya şampiyonası 1956’da Tokyo’da düzenlendi. 1960’ta judo. Olimpiyat Oyunları programına alındı.
Judo Tekniği
Judocunun ayakları çıplaktır; üstünde yalnızca judogi adı verilen bir giysi vardır. En önemli öğe, dereceyi belirten kuşaktır. Kyu (alt derece) için renkli kuşak, dan (üst derece) için siyah kuşak kullanılır. Pirinç sapından hasır (tatami) üstünde yapılan judo sporundaki iki temel çalışma biçimi vardır: Randori ya da vandori (yumuşak karşılaşma çalışması) ve kata (hayali dövüş).
Judonun temel teknikleri, savunma teknikleri (nage-vaza), tutuş teknikleri (kata-mevaza) ve özsavunmada kullanılan vuruş tekniklendir’a temi-vaza). Karşılaşma ayakta (taçi-vaza) ve yerde (ne-vaza) yapılır. Karşılaşmadan önce, judocular birbirlerini selamlarlar.
Türkiye’de Judo
Türkiye’de ilk judo çalışmaları Halil Yüceses’in öncülüğünde 1961-1962 yıllarında başladı. İbrahim Öztek, Namık Ekin, Ahmet Berkol, Hakkı Koşar bu sporun Türkiye’de tanınmasını sağlayan sporcular arasında yer aldılar ve Judo Federasyonu 1966’da kuruldu. 1970’li yıllardan başlayarak ulusal judo takımı uluslararası karşılaşmalarda önemli başarılar kazandı.
Karate
1945’ten soma Japonya’da geliştirilen ve hem ayak hem de yumruk vuruşları üstüne kurulu sert bir savunma sporu olan karatede (Japonca kara “boş” ve te “el”den), ellerin yan kesimlerinin ve parmak eklemlerinin sertleştirilmesine dayalı özel ve uzun bir çalışma gerekir. Yapılan uygulamalardan biri, yumruk darbesiyle tahtayı kırmaktır. Karatecinin, boyuna ve eklem yerlerine vurduğu darbeler bazen öldürücü olabilir.
Türkiye’de Karate
Judonun ardından hızla Batı ülkelerine yayılan ve çeşitli uluslararası şampiyonalarda yer alan karate sporu, Türkiye’de 1967-1968 yıllarında tanınmaya başladı. Hakkı Koşar öncülüğünde başlayan bu çalışmalar 1974’te Türk Karate Birliği adı altında kurumlaştı ve birlik Avrupa Federasyonu’na bağlandı. 1979’da adı Türk Amatör Karate Organizasyonu olarak değiştirilen kuruluş Dünya Karate Federasyonu’na bağlandı. 1980’de Türkiye Judo ve Karate Federasyonu adı altında Judo Federasyonu ile birleştirildi. İlk olarak 1983’te ulusal bir takım oluşturuldu ve Türk karatecileri o tarihten bu yana katıldıkları uluslararası karşılaşmalarda büyük başarılar elde ettiler.
Jiujitsu Nedir?
Japon kökenli dövüş sporu olan jiujitsu (jujitsu da denir) “çeviklik tekniği” anlamına gelir ve çıplak elle ya da hançer gibi kısa silahlardan yararlanılarak yapılan dövüş biçimlerini (Ortaçağ’daki iç savaşlar sırasında doğmuştur) içerir. Uzun süre, güreş (sumo) ile jiujitsu arasında kesin bir ayrım yapılamadı ve jiujitsu gerçek anlamıyla XVI.yy’ın ilk yarısının sonuna doğru ortaya çıktı, XVII.yy’a doğru da jiujitsunun değişik bir biçimi olan kumiuçi doğdu. XVIII.yy’da doruk noktasına ulaşan jiujitsu, XIX.yy’da ateşli silahların ortaya çıkmasıyla birlikte geriledi. 1882’de de jigoro Kano tarafından judoya dönüştürüldü.
Son Yorumlar