Bedir savaşı
Medine’de İslam Dini böylece güçlenirken, Mekke’de de ona karşı düşmanlık güç buluyordu. Hz. Muhammed bu düşmanlığa karşı bir önlem olmak üzere, seriye adı verilen küçük savunma birlikleri kurup onları Medine dışında, hazır kuvvet gibi bekletti.
Ramazan ayı içinde ilk büyük olay patlak verdi. Ebu Süfyan adlı Mekkeli soylu, değerli mallar taşıyan bir kervanı Mekke’ye getiriyordu. Kervan, Bedir adlı bir yerden geçecekti. Medineli 312 Müslüman, kervanın geçmesini engellemek amacıyla Hz. Muhammed’in komutasında Bedir’e doğru yola çıktı. Ebu Süfyan Mekke’den yardım istedi. Durumu abartarak değerlendiren Mekkeliler, büyük bir birlik oluşturdular ve onlar da Bedir’e doğru yürüdüler. Güç dengesizliğine karşın 624 Martında Bedir’de yapılan bu savaşta, 70 Mekkeli savaş alanında öldü, çok sayıda Mekkeli de tutsak oldu. Medineli Müslümanlarsa 14 şehit verdiler ama kesin bir zafer kazandılar. Bedir Gazası adıyla İslam tarihine geçen bu ilk zafer, İslamlara güven kaynağı oldu. Zaferden sonra Hz. Muhammed, Medine site devletinin başkanı olarak bedevi kabilelerle ayrı ayrı anlaşmalar yaptı ama bu çalışmalar Mekke-Medine arasında yeni bir çatışmayı önleyemedi.
Uhud Savaşı
Bedir Savaşı’ndan sonra Ebu Cehil’in yerine Mekke yönetimini ele alan Ebu Süfyan, Bedir’in intikamı alınıncaya kadar karısına yaklaşmamak, giyinip kuşanmamak için yemin etmişti. Öbür Mekkeliler de ona uydular. Savaşta ölenlerin ailelerine yas izni verilmedi, yeni savaş için hazırlıklar başladı. Ebu Süfyan bu arada barış döneminden yararlanarak Medine’ye geldi. Bazı Yahudi önderleriyle görüşerek, çıkacak bir savaşta yardımlarını sağladı, sonra da bir hurma çiftliğini ateşe vererek sahiplerini öldürttü.
Hz. Muhammed de buna bir karşılık olmak üzere, Zeyd bin Harise komutasındaki bir birliği Mekkelilere ait bir kervanın yolunu kesmek amacıyla Karada kaynağına yolladı.
Ebu Süfyan ve öbür Mekkeliler durumu görünce kaçtılar ama yanlarındaki yüz bin dirhem değerindeki gümüş Medinelilere kaldı.
Mekkeliler, Yahudilerin de kışkırtmasıyla Bedir’den 13 ay sonra, Medineli Müslümanlara karşı harekete geçtiler. Ebu Süfyan yönetimindeki 3000 kişilik Mekke ordusunda paralı askerler de vardı. Hz. Muhammed, Medine içinde savunma savaşı yapılmasını öneriyor, Medineli gençler düşmanla kent dışında savaşmakta direniyorlardı. Savaşın cumartesi günü başlayacağını bahane eden Yahudiler dövüşmekten vazgeçmişlerdi. 700 kişilik İslam ordusu Uhud dağı eteklerinde mevzilendi. Hz. Muhammed başkomutan olarak ‘‘Kuşların, bizim ölülerimizi yediğini görseniz bile yerinizi terk etmeyiniz” diye buyruk vermişti. Ne var ki, aslında zor durumda bırakılan İslam ordusu içinde Mekkeli bir asker “Muhammed öldürüldü” diye feryat edince, İslam ordusu çözüldü. İslam ordusu, içinde Hz. Muhammed’in amcası Hamza’nın bulunduğu 70 şehit verdi (625).
Hendek Savaşı
Uhud yenilgisi etkilerini göstermiş, Yahudi kabileleri büyük sorunlar çıkarmaya başlamıştı. Hicret’in dördüncü yılında bu yüzden birçok Müslüman öldü. Sonunda, İslam direncine dayanamayan Yahudiler, Medine’den çıkmak zorunda kaldılar, silahlarını bırakarak Hayber ve Filistin’e göç ettiler. Hicret’in beşinci yılında, bazı Arap kabileleriyle Hayber’e sürülen Yahudiler, Medineli Müslümanlara karşı anlaştılar. Hz. Muhammed, o sıralarda az sayıda askerle birlikte Medine dışındaydı. Mekkelilerin ve müttefiklerinin yeni bir saldırıya hazırlandıklarını haber alınca, hemen Medine’ye döndü. Kentin çevresine hendekler kazıldı. Ama Medine on bin kişilik bir müttefik ordusu tarafından kuşatıldı. Medine içinde kalan Yahudilerin de düşmanla birlik olduğu işitilince, Medineliler paniğe kapıldılar. Ama düşman güçleri hendeği aşıp kente giremiyordu. Ticaret yollarının savaş nedeniyle kesilmiş olması yüzünden Mekke’de büyük bir yiyecek sıkıntısı başladı. Buna dayanamayan Mekkeliler Hz. Muhammed’den, yiyecek sağlayabilmek için bazı izinler istediler. Hz. Muhammed bu izni verdi, ayrıca Mekkeli yoksullara 500 dinarlık bir para yardımı yaptı, çok miktarda Medine hurması gönderdi. Ebu Süfyan’m Habeşistan’a göç eden ve orada dul kalan kızıyla siyasal nitelikli bir evlilik yaptı. Daha sonra, Medinelilere, hac mevsiminde Mekke’yi ziyaret edeceğini açıkladı. Hicret’in altıncı yılında (Mart 628) Müslümanlar, peygamber buyruğuna uyarak kurban hayvanlarını hazırladılar ve yola çıktılar. Yanlarına hiçbir silah almamışlardı. Ne var ki, Mekkelilerin bir bölümü onun kente girmesini istemiyorlardı. Bu girişi önlemek için Hudeybiye geçidine silahlı kuvvet gönderdiler. Hz. Muhammed, direnişi görünce orada karargâh kurup Mekke soylularıyla görüşmelere başladı. Yakın dostu Osman’ı (sonradan halife oldu) elçi olarak Mekke’ye gönderdi. Osman’dan üç gün haber alınamadı ve öldürüldüğü söylenmeye başlandı. Hac için bekleyen Müslümanlar öfkeli ve telaşlıydılar, ölünceye kadar savaşmaya andiçtiler. Bu kez telaşa düşen Mekkeliler oldu. Önce Osman’ın yaşadığını bildirdiler, sonra bir anlaşma yapmayı önerdiler. Bu anlaşmayla, Müslümanlara o yıl için değil, gelecek yıl için hac izni verildi. 10 yıllık bir silah bırakışması kabul edildi, Mekkeli tutsaklar geri gönderildi ve hac için birlikte getirdikleri hayvanlar Hudeybiye’de kurban edildi.
Gerçekte, Hudeybiye Anlaşması adı verilen bu anlaşma (628) siyasal bir zaferdi. Hicret’in yedinci yılında Müslüman ordusu Hayber’i aldı ve Hayberliler her yıl tarım ürününün yarısını İslamlara bırakmayı kabul ettiler. Hayber’den sonra küçük Yahudi kolonilerine el kondu. İslam peygamberi Medine’ye dönünce, Bizans imparatoruna, Mısır valisine, İran şahına ve Habeşistan kralına mektuplar yazarak, onları ve uyruklarını İslamı kabul etmeye çağırdı.
Silah bırakışmasından bir yıl sonra (629), Medineli Müslümanlar peygamberleriyle birlikte Kabe’yi tavaf ederek hacı oldular. Mekkeliler bir süre için kenti boşaltıp dağlara çekilmişlerdi. Tören bitip üç gün dolunca, Mekkeli bir görevli, İslamlara artık kentten ayrılmaları gerektiğini anımsattı ama bu öneri kabul edilmedi. O sırada art arda birçok kabile Müslüman oluyordu. Hicret’in sekizinci yılında İran’ın Yemendeki valisi Bazan İslam oldu. Gene aynı yıl büyük bir Bizans ordusuyla çok az sayıda İslamdan oluşan ordu ilk kez çatıştılar. Bu savaş yenilgiyle bitti. O sırada Hudeybiye barış anlaşması Mekkeliler tarafından bozuldu.
Bunun üstüne, Hz. Muhammed, Medine’de seferberlik ilan ederek yaklaşık 10 bin kişilik bir ordu oluşturdu. Bu ordu Mekke çevresini sarmış, o gece her asker durduğu yerde bir ateş yakmıştı. Mekkeliler, on binlerce kişilik bir orduyla sarıldıklarını sandılar, Mekke’den gelen barış heyeti her öneriyi kabule hazırdı ve sonunda Müslümanlar savaşmadan Mekke’ye girdiler.
Önde Hz. Muhammed bulunmak üzere önce Kabe’ye girildi ve ilk iş olarak Kâbe putlardan temizlendi. Kâbe avlusuna toplanan Mekkelilere, özgür oldukları bildirildi (629). Kent halkının hemen hepsi kendi istekleri uyarınca İslam oldu. Mekke dışında Nahle’de ki ünlü Uzza putunun ve Taif’teki Lât putunun İslamlar tarafından kırılması, ama hiçbir felaketin olmaması Arapları şaşırtıyordu.
Hicret’in dokuzuncu yılında (630), Taif dahil, hemen bütün yarımada İslamlığı kabul etmişti.
Bu başarıdan sonra Hz. Muhammed. yönetimde bazı örgütlenmeleri planladı, kurallar ve ilkeler saptadı. Sadakalar, ürünler, mallar, sürüler için altın ve gümüş üstünden ödenen sabit tarifeli vergiler koydu. Vergi memurları atadı, hac her Müslümana farz oldu, İslam dinini kabul etmeyenlerin Kâbe’ye yaklaşması yasaklandı. Hicret’in onuncu yılında (631) sivil yönetim oldukça gelişmiş ve belirlenmişti.
O yıl hac için Kabe’ye gelen Müslüman sayısı 150000’e yakındı. Peygamberin Arafat’ta verdiği hutbe çok anlamlıydı. Bu, onun Kâbe’yi son ziyareti oldu ve bu hacca Veda Haccı dendi. Sonraki günlerde, İslam peygamberi hastalandı ve cemaate Ebubekir’in imamlık etmesini istedi. Kendini iyi hissettiği bir gün, mescide gelerek Müslümanlara son öğütlerini verdi. “Kimin bende kalmış bir hakkı varsa, hakkım istesin” buyrultusundan sonra evine çekilen Hz. Muhammed, eşi Ayşe’nin yanında yaşama gözlerini kapadı (8 Haziran 632).
Son Yorumlar