DEVLET YÖNETİMİ
Türk-İslam devletleri değişik coğrafyada kurulmalarına rağmen hâkimiyet anlayışları birbirine benzemektedir.
HAKİMİYET ANLAYIŞI
İslamiyet öncesinde Türk hükümdarlarına devleti yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanılırdı. Bu anlayış İslam’dan sonra halifenin onaylaması şekline dönüşmüştür. Ancak yönetimi halife ile paylaşmamıştır. Halifeyi dini lider kabul ederek korumuşlar; halka eşit ve adaletli davranmışlardır.
İlk Müslüman Türk Devletlerinde Hükümdarlık İşaretleri:
- Kendi adına hutbe okutması
- Halifenin, menşur vererek hükümdarlığını onaylaması
- Para bastırması
- Tahtının bulunması
- Sancağının bulunması
- Hil’at giyme ve kılıç kuşanma törenlerinin yapılması
- Otağ-ı şerif adı verilen büyük çadırının olması
- Toylar düzenleyerek, halkına ziyafetler çekmesi
DEVLET TEŞKİLATI
A. MERKEZ YÖNETİMİ
a) Karahanlılarda:
Devletin başında Aslan, Buğra, Han, Hakan vardı. Devlet “İkili Teşkilat” esasıyla yönetilirdi. Büyük Han Doğu kısmını; Doğuya bağlı Buğra Han ise Batı kısmını yönetmiştir. Hükümdar eşleri hatunlar da yönetimde söz sahibidir.
b) Gaznelilerde:
Hükümdar ”sultan” unvanını kullanırdı. Devlet yönetiminde Samanoğulları’ndan etkilenmişlerdir. Gazneli Mahmut “sultan” unvanını kullanan ilk Türk hükümdarıdır.
c) Büyük Selçuklularda:
Tuğrul Bey, Bağdat Seferi’nden sonra “sultan” unvanını kullanmıştır. Sultanın en büyük yardımcısı vezirlerdir. Devlet işlerinin görüşüldüğü bakanlar kurulu gibi Divan-ı Ali veya Divan-ı Saltanat ve bunlara bağlı divanlar vardı. Divan başkanı hükümdardır ancak çoğunlukla vezir başkanlık ederdi.
Büyük Selçuklularda Divanlar
- Divan-ı İnşa (Tuğra): Hükümdar ve devletin iç ve dış yazışmalarına bakardı.
- Divan-ı İstivfa: Devletin mali işlerine bakardı.
- Divan-ı Arz: Askerlik ve ordunun ihtiyaçlarını tespit eder ve maaş defterlerini tutardı.
- Divan-ı İşraf: Devletin idari ve mali işlerini teftiş ederdi.
B. MEMLEKET YÖNETİMİ
Ülke bölge ve eyaletlere bölünmüş; eyaletlerin başına “melik” unvanlı hükümdar çocukları vali olarak atanmıştır. Eğer melik küçük ise yanına tecrübeli eğitimciler olan atabeyler verilirdi. Kazaların başına ise Şahne (Şıhne) denilen valiler atanırdı.
C. ORDU TEŞKİLATI
a) Karahanlılarda:
Karluk, Yağma, Çiğil Türklerinden oluşan orduları vardı.
b) Gaznelilerde:
Gulamlar; eyalet askerleri ve ücretli askerlerden oluşurdu. Başka milletler den askerler de vardı. Orduda filler de kullanılırdı.
c) Büyük Selçuklularda:
- Gulaman-ı Saray: Hassa ordusundan seçilen hükümdara bağlı saray muhafızlarıdır.
- Hassa Ordusu: Küçük yaşta esir edilen veya para ile satın alınan kişilerden oluşurdu. Sarayda eğitilir yeteneklerine göre saray ve devlette görevler verilirdi.
- Eyalet Askerleri: Selçuklu valilerinin komutasındaki kuvvetlerdir.
- Bağlı Beylik ve Devlet askerleri: SeIçuklu egemenliğini tanımış devlet ve beyliklerin gönderdiği askerlerdir.
- Türkmen Kuvvetleri: Göçebe yaşayan Türkmenlerdir. Sınır boylarına yerleştirilirdi.
- Sipahiler: İkta Sistemi sayesinde oluşturulan askerlerdir.
D. ADALET TEŞKİLATI
Türklerde hukuk örfi ve şer’i olarak ikiye ayrıIır.
Örfi Hukuk: Düzeni bozan ve kanunlara uymayanların davalarına bakardı. Ayrıca vergi, askerlik ve ticaret davalarına bakardı. Emir-i Dad (Adalet Bakanı) bu yargı organının başı idi. Ordu davalarına Kadıasker (Kadı-ı Leşker) bakardı. Haftanın belirli günleri halkın şikâyetierinin dinlendiği ve kararın verildiği Divan-ı Mezalim vardı.
Şer’i Hukuk: Davalara kadı bakardı. Baş Kadı’ya Kadı‘il Kudat (kadıların kadısı) denirdi. Baş Kadı; din, ölüm, miras, boşanma, hayır, nafaka ve noterlik davalarına bakardı.
E. SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
Kısmen göçebelik var ise de çoğunlukla yerIeşik biçimde köy ve şehirlerde yaşamışlardır. Tarım, hayvancılık, madencilik, dokuma, ticaret, deri ve el sanatları geçim kaynaklarıdır. Karahaniılar ticareti geliştirmek için “Ribat” adıyla ilk kervansarayları kurmuşlardır.
Selçuklularda Toprak Düzeni:
1. Has Topraklar: Vergi gelirleri hükümdar ve hanedan üyelerine ayrılan topraklardır.
2. ikta Toprakları: Geliri hizmet ve maaş karşılığı; komutanlara, askerlere ve devlet adamlarına verilen topraklardır. İktalar kişilere görev süresince verilirdi. Görev süresi sona erince geri alınırdı. ikta sahibi gelirin bir kısmını kendisi alır, bir kısmıyla da atlı asker beslerdi. Atlı askerlere sipahiler denirdi.
ikta Sisteminin Yararları
- Devlet, hazineden para harcamadan güçlü bir ordu oluşturmuştur.
- Üretimin denetimi, sürekliliği ve artışı sağlanmıştır.
- Ülkenin her tarafında devletin otoritesi sağIanmıştır.
- İkta sahipleri, bölgelerinin güvenliğini sağlamışlardır.
- Göçebe Türkmenlerin yerleşik halka zarar vermeleri önlenmiş; yerleşik hayata geçmeleri sağlanmıştır.
3. Mülk Topraklar:
Şahıslara ait, özel mülk olan topraklardır. Bu toprakların sahipleri, mülklerini kiralayabilir ve satabilirler.
4. Vakıf Toprakları:
Devletin ve mülk toprakları nın bir kısmının ilim ve sosyal kurumların ihtiyaçlarını karşılamak için hayır işlerine ayrılmış topraklardır. Bu topraklar vakfedenin şartlarına göre işletilirdi.
F. DİL VE EDEBİYAT
Karahanlılar resmi dil olarak Türkçeyi kabul etmişken, Gaznelilerde resmi dil Arapçadır. Büyük Selçuklularda bilim dili Arapça; resmi dil ise Farsçadır. Türk-İslam edebiyatında sözlü olarak Satuk Buğra Han Destanı ve Cengiz Name önemli yere sahiptir. Yazılı eserleri ilk Karahanlılar vermiştir. Yusuf Has Hacip’in “Kutadgu Bilig”; Kaşgarlı Mahmut’un “Divan – ı Lügati’t Türk”; Edip Ahmet’in “Atabet – ül Hakayık”; Ahmet Yesevi’nin “Divan-ı Hikmet” adlı eserleri önemli olanlarıdır. Gaznelilerde Firdevsi’nin “Şehname”si ve Büyük Selçuklularda Nizam -ül Mülk’ün “Siyasetname”si de bu dönemin önemli eserlerindendir.
G. BİLİM VE SANAT
Türk – İslam devletlerinde hükümdarlar ve devlet adamları, bilim adamlarını korumuşlar, onları her konuda desteklemişier ve sohbetlerine katılmışlardır. Medreselerde Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kelam gibi dini derslerin yanında Matematik, Tıp, Astronomi gibi fen ve sosyal dersler de okutulmuştur. Medreselerde yetişen birçok alim İslam kültür ve uygarlığını geliştirdi. Bunlar arasında İbn-i Sina Tıp; Fârâbi Felsefe; Birünî Matematik, Fizik; Gazali Kelam, Tefsir; Harezmî Matematik, Felsefe; Ömer Hayyam Tıp ve Tarih alanında eserler vermişlerdir.
Son Yorumlar