İsa, Meryem ve azizlerin tahta, metal, fildişi, vb. üstüne değişik tekniklerle yapılan ve Ortodokslar arasında yaygın olan taşınabilir kutsal resimleri. En eski ikonalar V. ve VI. yy’larda gerçekleştirildi. Sina’daki Azize Katherina Manastırı’nda ortaya çıkarılan bu ikonaların, balmumuyla boyanmış oldukları ve üslup açısından olduğu kadar insan figürlerinin tipleri ve yoğun anlam yüklü bakışları açısından Fayyum’daki Roma-Mısır mezarlarında yer alan portrelere benzedikleri görülmüştür: Tanrı Krallığının Anahtarlarım Elinde Tutan Havari Petrus (VI. yy. Azize Katherina Manastırı); Vaftizci Yahya (Kiev Müzesi).
İkinci Nikaia(İznik)Konsili’nden sonra (787) “İkonalar Savaşı “nın bitiminde ikonanın rolü ve tanrı bilimsel anlamı açıkça belirlendi.
Ortodoks kilisesinde ikonostas (dua edenlerle dinsel töreni yöneten papazı ayıran bölme) üstünde belli bir sıraya göre dizden ikonalar, yalnızca Bizans İmparatorluğundaki kiliselerde değd ama Rusya’ya kadar, Ortodoksluğu benimsemiş bütün ülkelerde belli bir yer ve önem kazandı. Bununla birlikte, ikonalar çoğunlukla özel konutlarda bulunurlardı.
Bizans İkonları
Dinsel nesneler oldukları halde değişik sahnelerin işlendiği ikonalarla portrelerin konu edddiği ikonaların kökenleri birbirinden son derece farklıydı. Birincder daha çok öğretici bir amaçla gerçekleştirilmişlerdi, Eski ve Yeni Ahit’ten, azizlerin yaşamlarından çeşitli sahneleri canlandırırlardı. Fayyum’daki resimlerden türemiş olan ikinci tür ikonalarınsa kutsal, hatta mucize yaratabilecek güçte oldukları kabul eddirdi; bazılarının insan elinden çıkmadığına, dolayısıyla tanrısal tözde olduklarına inandırdı. Ama her iki durumda da, ikonalar bir giz içeren, tanrısal enerji ve lütuf taşıyan kutsal resimler olarak kabul edilirlerdi.
Yüzyıllar boyunca bu kutsal resimler, yapıtlarını imzalamayarak resmin dinsel gücünü daha da artıran papazlar tarafından yapılmıştır. Bizans’ta çağlar boyunca hep aynı kutsal figürler, belli şaşmaz kurallara göre gerçekleştirilmiştir; ama bu katı kuralların her türlü kişisel yorumu yasaklamasına karşın XI. yy’ın sonlarına doğru, bölgesel ya da yabana okulların oluşumunun yanı sıra ikona yapımında da belli bir evrim gerçekleşmiştir.
İsa’nın Görünmesi (XIII. yy. sonundan kalma mozaik), İbrahim ‘in Konukseverliği (XIV. yy., Atina) ya da İsa ‘nın Çarmıha Gerilmesi bu sanatı en iyi temsil eden örneklerdir.
Rus İkonaları
İkona yapımı Rusya’da, Kiev prensi Vladimir’in 988’de Ortodoksluğu benimseyip Bizans’taki birçok sanatçıyı davet etmesinden sonra büyük ölçüde gelişti. Ama bu dönemde Kiev’de pek önemli yapıtlar gerçekleştirilemedi.En ünlüsü olan Vladimir Meryemi bile Bizans kökenliydi ve Ukrayna’ya ancak 1155’e doğru ulaşabilmişti. Rus ressamları bir süre Bizans örneklerinden esinlendiler ama daha sonra yavaş yavaş kendilerine özgü değişik bir üslup geliştirdiler; ancak, Kiev’de yapıtlarını imzalamadan çalışan ikona ressamları bir okul oluşturmayı başaramadılar.l 240’ta kentin Moğol istilasına uğrayarak yakılıp yıkılması nedeniyle birçok ikona yok oldu.
Suzdal ve Vladimir kentlerinde, XII. yy’dan XV. yy’a,Yaroslav’da da XIII. yy’dan XVII. yy’a kadar ikona dalında önemli okullar gelişti ama en güzel, en güçlü ikonaların yapımı Novgorod’da gerçekleştirildi. XI. yy’dan, kentin 1475’te Moskova’ya bağlanmasına kadar Altın Saçlı Melek (XII. yy. sonu), Kudüs’e Giriş (XV. yy. başları) gibi örnekler, sanatçıların ulaşmış oldukları ustalık derecesini yansıtır. Zamanla Rus ikonalarından Bizans etkisi kaybolarak yerini bu bölge özelliklerinden ve insanlarından esinlenen bir sanata bırakmıştır.
İkona yapımı alanında en üstün kent Moskova olmuş ve burada ustaların yönettiği ikona atölyeleri açılmıştır. 1547’deki Moskova yangınından sonra Rusya’daki bütün ressamlar yeni ikonalar yapmak üzere başkente çağrıldılar. 1551’den sonra ikona yapımı konusunda yapıtlarım imzalamaya başlayan sivil ressamlar Ortodoks keşişlerinin yerini almaya başladı. XVI. yy’ın sonlarına doğru güçlü bir tüccar ailesi olan Stroganovlar ikona işine el attılar ve bundan böyle ikonaların eski gizemli havası da ortadan kalkarak süsleme yanı ağır basmaya başladı.
Balkan Ülkelerindeki İkonalar
Yugoslavya’da bulunmuş olan çok sayıda ikonanın, Yunanlı ressamlar tarafından yapıldığı ya da getirildiği bilinir. En önemlileri, doğrudan doğruya Bizans üslubunun etkisinde gerçekleştirilmiş olan Makedonya’daki Ohrid ikonalarıdır (XI. yy’dan XIV. yy. sonuna kadar). Öte yandan, XII. yy’dan XV. yy’a kadar Sırbistan’da da ikona sanatının geliştiği görülmüştür. Canlı renklerin ve özgür biçimlerin kullanımıyla, bu sanatın Bizans örneklerinin etkisinden bağımsız olduğu gözlenir.
Dalmaçya’da yapılmış olan, yerel ya da İtalya kökenli ikona örnekleriyse Batı etkilerini yansıtır ve İtalyan-Bizans üslubunda yapılmadıkları zaman Toscana ya da Venedik üslubundadırlar.
Bizans dönemi sonrası Yugoslav ve Yunan ikonalarının yanı sıra Bizans üslubunu İtalyan yapımıyla birleştiren İtalyan-Girit üslubundaki ikonalar da vardır.
Bulgaristan’da ikona sanatı X. yy’da yaygınlaştı. Önceleri Bizans üslubuna çok yakın olan Bulgar ikonaları XV. yy’ın sonuna doğru, ustaca olmasalar da güzel sayılabilecek bir halk sanatı geleneğine göre yapılmıştır.Romanya ikonalarıysa daha çok el sanatları ürünlerine yakın bir doğrultuda gerçekleştirilmişlerdir.
Son Yorumlar