Roma İmparatorluğu’nun fetih döneminde, günümüzdeki İspanya topraklarının bir bölümü üstünde yaşayan ve İber yarımadasına adım veren halk.
Endülüs Tartessosluları da İberlere çok yakındır, ayrıca İ.Ö. III. yy’da Castilla ve Ebro arasında yerleşmiş olan İberlerin Kelt istilacılarıyla karışması sonucu Keltiberler halkı oluşmuştur.
İberlerden Keltiberlere
Sahra, Kuzey Afrika (Magrip) ve İspanya uygarlıklarını oluşturan halkların bir araya gelmesi Yontmataş devrine kadar uzanır. Burada söz konusu edilen halklar Yakındoğu kökenli Samilerdir. Sahra’nın kurumasından sonra, Sahra halklarının kuzeye doğru göçü, III. bin yılın başlarında, bu toplulukların İspanya’nın Almeria ve Endülüs kıyılarını kendilerine yurt edinmeleriyle tamamlandı.
Tarım alanında pek usta olmayan ama madencilikten çok iyi anlayan bu topluluklar, süslemesiz seramikler, ok uçları ve bakır eşyalarla kendini gösteren Almeria kültürünün doğmasında rol oynadılar. Almeriabların Güney İspanya’daki madenlerin çıkarılması, işlenmesi ve ticaretine dayanan iktisadi ve siyasal bir üstünlükleri vardı. Malta, Sirilya ve Sardinya’yla bağlantı kuran İberler, yerli halkları (mağara halkları) da kendi içlerinde erittiler. Gerçek anlamda kaynaşma Tunç devrinin başlarında gerçekleşti. Bundan sonra yeni maden yatakları sürekli olarak işlendi ve ticaret ilişkileri Akdeniz’e yayıldı, özellikle Girit’e kadar uzandı. Bu arada, Portekiz üstünden İrlanda ve İngiltere’yle de yoğun ilişkiler kuruldu. Megalitik yapı biçimlerini bu ülkelere İberlerin götürdükleri sanılmaktadır. II. bin yılın sonlarında, kültür merkezi Almeria’dan Endülüs’ün güneyine, maden bakımından zengin olan Tartessos ülkesine doğru kaymaya başladı. Ama İberler, zamanla Akdeniz’de maden ticareti tekelini Fenikelüere ve Kartacalılara kaptırdılar.Bununla birlikte, çatışmalar, İberlerin verimli ilişkiler kurmalarını engellemedi. İber uygarlığı Yunanlıların da katkısıyla (Phokaialı sömürgecilerin Emporion’u kurması) İ.Ö. VI. ve V.yy’da gelişti. İberler, Keltlere karşı direnerek onları yarımadanın ortalarına doğru püskürtüp eritmeyi başardılar. Romalıların saldırılarına karşı önce direnen ama daha sonra yemlen topluluk Keltiberlerdir.
İber Uugarlığı
İberler hiçbir zaman siyasal bir birlik kuramadılar. Bir öndere mutlak bağlılık ilkesine dayanan askeri bir yapıya göre örgütlenmişlerdi. Savaşta önderleri öldürülünce askerler de intihar ederlerdi. Bu insanların yerel özerklikten yana bir tutum içinde yaşamaları, onların sert bir ulusçuluk üstüne kurulu kültür birliklerini bozmadı. Keltiberlerin başkenti Numantia’nın (günümüzde Numancia) Romalılara karşı direnişi ve teslim olup boyun eğmek yerine yok olmayı seçmeleri, bu açıdan İber tepkisini gösteren bir örnektir. Bir başka gerçek de, Romalıların İberleri yendikten sonra onların düşünce biçimlerinden yararlanmaları ve “önderlik” kültünü “imparatorluk” kültüne katıp, romalılaştırmayı kolaylaştırmalarıdır.
İberler, Almeria uygarlığından, küçük dağ tepelerine kurulu dikdörtgen biçimli taştan evlerden oluşan tahkimli köyleri kurmayı öğrenmişler, ayrıca, anıtsal yapılar ve mimari programlar geliştirmişlerdi (Güneş’e, Ay’a ve yıldızlara tapınılan tapınaklar bunların örnekleriydi).
Düşünsel ve sanatsal alanda dış etkiler oldukça güçlüydü. Sözgelimi,bu insanlar yazıyı Kartacalılardan öğrenmişler, heykel sanatında Yunanlıların etkisinde kalmışlardır. Ünlü Elcheli Kadın ve El Cerro do Los Santos bu etkileri gözler önüne seren örneklerdir.
Son Yorumlar