İçsalgı bezlerinden kana karışarak organların çalışmalarını düzenleyen uyarıcı madde.
Çeşitli kimyasal yapıdaki (proteinler, peptitler, steroyitler) hormonlar farklı metabolizmaların işleyiş ve eşgüdümünü denetleyen, yüksek düzeyde örgenlenmiş bir sistemin aracılarıdır.
Hormon terimi ilk kez 1901’de, Aldrichve Takamine tarafından, buldukları, sekretin gibi, bazı işlevleri uzaktan uyaran maddeleri adlandırmak için kullanıldı.
O tarihten beri, çok sayıda içsalgı yalıtıldı ve bireşimleri yapay yoldan sağlandı ama bu maddelerin tümü de hormon değildi. Sözgelimi, karaciğer tarafından kana glikoz salgılanması kuşkusuz bir hormon salgısı olarak nitelendirilemezdi.
Bir salgının hormon olarak kabul edilebilmesi için belli sayıda ölçütlere uyması gerekir. Hormon, bir bez dokusu tarafından işlenen ve doğrudan iç ortama verilen kimyasal bir maddedir. Bu maddeler, üretildikleri yerden uzakta bulunan organlar üstündeki merkezi bir denetimin aracıları olarak etki gösterirler. Hormonlar, fizyolojik işlevlerin çoğunu, 1962’de {enkin tarafından yeniden sınıflandırılmış olan etki biçimlerine göre uyarırlar. Böylece kinetik hormonlar (sözgelimi hipofiz hormonları); metabolik hormonlar (sözgelimi insülin, glükagon ve parat hormon); morfogenetik hormonlardan (sözgelimi büyüme hormonu ya da STH ve tiroksin) söz edilir. Kuşkusuz bu sınıflandırma kusursuz değildir ama gene de işlevsel bir sınıflandırma denemesini oluşturur.
Bezler ve Hormonları
İçsalgı sisteminin salgı bezleri özellikle iki düzeyde uyumlu bir bütün oluşturur. Bunlardan biri bezlerin işleyişini denetleyen salgıları kapsar: Hipofiz kökenli stimülinler ve hemen her zaman hipotalamus kökenli relea- sing factor’lar (serbestleştirici etmen); bunlara sıklıkla beyin hormonu gibi genel bir ad verilir. Öbürüyse, etkilerine özel olarak duyarlı olan organların (hedef organ) işleyişini uyarabilecek işlevsel hormonlardan oluşur. Bu bezler temel olarak yedi bez ya da bez sisteminden ortaya çıkan bir sistem oluştururlar: Tiroyit; paratiroyitler; içsalgı pankreası; böbreküstü bezi öz maddesi; böbreküstü bezi kabuğu; üreme bezleri ve timüs. Bu sisteme sindirim aygıtının içsalgı dokusunu, sinir dokusunun bazı salgılayıcı öğelerini (epifiz) ve geçici oluşumları (eten ve sarı cisim) eklemek gerekir.
Bütün bu içsalgı oluşumlarından başka hormonların bilinçli olarak kısıtlı tutulan tanımlarına tümüyle uymayan, ama fizyolojik önemleri giderek artan prostaglandinler gibi salgılardan da söz etmek gerekir.
Hormonların Etkileşimleri
İçsalgı bezlerinin ve salgılarının karşılıklı etkileşimi az bilinen, ama hormonların gerçek etkisini anlamakta çok önemli bir konudur (Çiz. 1). Aşağıdaki bezler hipotalamus-hipofiz bütünüyle olan özel ilişkilerinin dışında yoğun bir etkileşim ağı oluştururlar.
TİROYİT. En belirgin ilişkilerini, yumurtalıklarla, özellikle de yumurtanın oluşumu anında ve gebelikte dölütün embriyo gelişiminin ilk evrelerinde kurar. Tiroyit yetersizliği belirtileri gösteren gebe bir kadın, dölütteki anormal bir gelişim tehlikesini önlemek için tedavi edilmelidir. Tiroyit hormonları uygulanarak tavukların yumurta üretimi artırılabilmektedir. Ayrıca, yaş dönümü de (menopoz) çoğu zaman tiroyit bozukluklarına neden olur.
Öte yandan, tiroyidin böbreküstü bezleriyle de doğrudan ya da dolaylı ilişkiler kurduğu sanılmaktadır. Tiroyit salgısında bir artma,böbreküstü bezlerinin salgısını da çoğaltır, bunun tersi de olur.
PARATİROYİTLER. Yalnızca tiroyidin paratiroyitlerle önemli ilişkileri vardır. Kan kalsiyum düzeyi üstüne iki zamanlı bir etki söz konusudur: Tiroyit kökenli kalsitonine bağımlı olarak ivedi bir gereksinime hızlı uyum, daha sonra parathormonun olaya katılmasıyla yavaş düzenleme.
İÇSALGI PANKREASI. Adrenalin salgılayan böbreküstü bezi öz maddesiyle özel ilişkisi vardır.
BÖBREKÜSTÜ BEZLERİ. Bu bezlerin tiroyit ve pankreasla olan yakın ilişkileri dışında, cinsellik hormonlarını salgılayan böbreküstü bezi kabuğu üreme bezlerinin işleyişinde belirgin bir görev üstlenmiştir. Öte yandan, böbreküstü bezlerinin iki salgı yapısını (kabuk ve öz) birleştiren sıkı anatomi ve fizyoloji bağları, adrenalinin bireşiminin yerel steroyitlerle denetimini kolaylaştırır.
ÜREME BEZLERİ. Kısırlaştırma, böbreküstü bezlerinin bütününde bir büyümeye yol açar; ayrıca, testosteron iyot un tiroyit içine alınmasını uyarır. Yumurtalık gebelik sırasında etenle çok yakın ilişkiler içindedir. Ayrıca, normal aylık çevrim sırasında oluşan salgılayıcı san cismin de yumurtalık üstünde etkisi vardır.
TİMÜS. Timüs etkinliği üreme bezlerinin etkinliğini baskılar; hatta dönüşümlü bir kısırlığa bile neden olabilir. Timüs, erinliğe ulaşmamış çocukla iyi gelişmiştir, erinlik sırasında geriler. Timüsün işleyişi, ayrıca birbirine karşıt iki içsalsı çiftinin varlığına bağlı gibi görünmektedir: Bir yandan, böbreküstü bezi kabuğu üreme bezleri bütünü ve öte yandan tiroyit- hipofiz bütünü; bunların dengesinin bozulması ya bir uyarılma ya da bir baskılanmaya yol açar.
İÇSALGININ DÜZENLENMESİ. İç ortam, özellikle memelilerde, hormon denetimi ağır basan birçok mekanizma sayesinde bileşimini etkin bir biçimde düzenler.
Etenin bileşiminin bu çok kesin düzenlenmesi, bileşenlerinin çoğuyla (özellikle şeker, su, madensel tuzlar) ilgilidir; ortak ya da karşıt etkili birçok hormon bu sonuca katkıda bulundukları zaman çok’ etkili olabilir; en iyi örnek, kusursuz sabitliği, hipofiz (STH), tiroyit (tiroksin), pankreas (insülin ve glükagon), böbreküstü bezi kabuğu (glikokortikoyitler) ve özünün (adrenalin) ortak çabalarına bağlı kan şekeri düzeyinin (glisemi) düzenlenmesidir (Çiz. 2).
Hormonlar ve Kanser İlişkisi
Bir hormonun bir doku üstündeki etkisi, hücrelerin bu hedef hormona özel duyarlığına bağlıdır; kanserli hücreler alıcılıklarını korudukları, yani çok değişmedikleri zaman, hormona duyarlı kalabilirler ve sonuçta bu hormon tarafından uyarılabilirler, bu da son derece tehlikelidir. Ama bu özellik hormona bağımlı urlara karşı etkili bir savaşıma izin verir; sözgelimi prostat kanseri, hormonsal karşıtlar (yumurtalık hormonları) sayesinde başarıyla tedavi edilmektedir. Gene bazı göğüs kanserleri, en sık yumurtalıkların çıkarılması, daha seyrek olarak hipofizin çıkarılması, son olarak da ur yeni ortama direnç kazanınca, böbreküstü bezinin çıkarılmasıyla gözle görülür biçimde iyileştirilmektedir.
Omurgasızların Hormonları
Bütün hayvanlarda, karmaşıklığı organizmanın gelişmesiyle artan bir içsalgı sistemi vardır. Özellikle eklembacaklılarda neotenin (kurtçukların büyüme hormonu), ekdizon (deri değiştirme hormonu), cinsellik hormonları, ferormonlar (toplumsal deneme hormonlar) gibi sayısız hormonlar ve birbirine karşıt etkiyle renkli pigmentlerin derideki dağılımını sağlayan birçok sinirsel hormondan oluşan bir sistem bilinir. Bütün bu bezler, boyundaki, hipofiz gibi görev yapan, sinirsel salgı hücresi yığınlarının denetimi altındadır.
Son Yorumlar