İlk olarak A.B.D’li sanatçı Kaprovv tarafından 1959’da sanatsal bir “olay’a izleyicilerin de etkin biçimde katılmasını belirtmek için kullanılan terim.
Kaprovv için happoning (İngilizce to happeıı’dan “oluvermek, ansızın oluşmak”) önceleri, plastik bir anlatım yöntemi, ressamın bir sorununa, gene ressamın getirdiği bir çözümdü. Ressamın sorunu şuydu: İzlenen şeyle, yani sanatçının yapıtıyla, o yapıta bakan kişi arasındaki sınır nasıl ortadan kaldırılabilir? Bu edilgin ilişkiye daha önce dadacılar (Marcel Duchamp ve özellikle Picabia) ve Antonin Artaud da değinmişti. Kaprovv, ardından da A.B.D’li ve Avrupalı ressamlar, müzikçiler, yazarlar, sanatçı tarafından düzenlenen “art arda olaylar dizisi” ne daha başlangıçta izleyiciyi de katarak, söz konusu sınırı ortadan kaldırdılar. Böylelikle, izleyici, geri dönülmez bir biçimde ve doğaçtan olarak, yeni durumlar, hareketler yaratıp olayların akışını etkilediği için izleyici kavramı da ortadan kalkmış oluyordu. Kaprovv’un ve pop’art’m yaratıcılarından ressam Oldenburg’un çalışmalarını sürdüren Avrupalı sanatçılar (İsveçli Fallströme, Fransız Jean jacques Lebel, Alain Jouffroy, Hiquily) happening’e değişik bir boyut kazandırmak istediler. Onlara göre, herkes için, herkes tarafından yapılan bir sanat olarak happeııing, bireyler arasındaki ilişkileri altüst etmeli, bu ilişkileri alışılmışın dışına çıkarmalı, çılgınlık ve karmaşa yaratmalıydı.
Toplum, happening’e, değiştireceği ve yok edeceği olguları sunmaktadır: Otomobil, televizyon, vb., içgüdülerin, ortaklaşa dışa vurulmasının ve gizli efsanelerin açığa çıkarılmasının amacı haline gelmiştir. Free jazz (serbest caz), görsel işitsel teknikler, cinsellik, bu girişimde önemli yer tutar.
Happening gösterilerinin sayısı günümüzde azalmıştır ve ancak sınırlı bir topluluğun ilgisini çeker.
Son Yorumlar