Halk egemenliği ilkesi, Ulusal egemenlik ilkesinin karşısında, halk egemenliği ilkesi yer alır. Buna göre, egemenlik, somut bir kavram olan halkındır. Halk egemenliği ilkesine göre, halk, halkı oluşturan bireylerin toplamıdır, bir sentezi (birleşimi) değildir.
Halk egemenliği ilkesi, Amerika Birleşik Devletlerinin 1787 tarihli Anayasasında yer alan ve ötedenberi Anglo-Sakson ülkelerinde uygulanan ve 19. yüzyılın ortalarından sonra da, batı demokrasilerine yerleşmeye başlayan bir ilkedir. Abraham Lincoln’in «Demokrasi, halkın, halk tarafından, halk için yönetimidir.» biçimindeki tanımı, halk egemenliği anlayışının açık bir örneğidir.
İkinci Dünya Savaşından sonra yapılan yeni anayasalarda, örneğin Batı Almanya ve İtalyan Anayasalarında ve tüm marksist demokrasinin egemen olduğu devletlerin anayasalarında, halk egemenliği ilkesine uygun bir biçimde, halk deyimi kullanılmaktadır.
Çoğulcu demokrasilerde benimsenen halk egemenliği ile, marksist demokrasilerde benimsenen halk egemenliği arasında, marksist anlayışından gelen, yapısal farkı gözden uzak tutmamak gerekir. Marksist demokrasilerde uygulama alanı bulan halk egemenliği anlayışına göre, halk denince, halkın çoğunluğunu içine alan ve sömürülen emekçi sınıf anlaşılır. Prolotaryanın karşısında yer alan, burjuva sınıfı ise, insanın insanı sömürmesine son verebilmek için, yok edilmesi gereken bir sınıftır; halkın bir parçası değildir. Bu nedenle, marksist demokrasideki halk egemenliği anlayışı, çoğulcu demokrasideki halk egemenliği anlayışından farklıdır.
Halk egemenliği, ulusal egemenlik ilkesine göre, bazı farklılıklar ve özellikler gösterir:
a) Egemenlik, halkın iradesini oluşturur. Bu görüşe göre, halkın iradesi, halkı oluşturan bireylerin iradelerinin toplamıdır. Bunun doğal sonucu ise, her vatandaş, halk egemenliğinin paydaşıdır. Egemenlik, bu payların toplamıdır.
b) Halk egemenliği bölünebilir, fakat devredilemez. Ulusal egemenlik anlayışından farklı olarak halk egemenliği, o ülenin vatandaşları arasında bölüşülmüştür. Bu egemenliğe, bölümlü egemenlik de denir: bölünmüş olmasına karşın, ulusal egemenlikte olduğu gibi, kimseye, devredilemez.
c) Halk egemenliğinde, ulusal egemenlikten farklı yanı halkı oluşturan lişiler, egemenliği doğrudan doğruya kullanma hakkına sahip olduğu gibi, temsilcileri vasıtası ile de kullanabilir; yarı doğrudan demokrasinin bütün araçlarından yararlanabilir. Bu egemenlikte temsilcilerin, halk tarafından görevlerinden uzaklaştırılmaları da vardır.
d) Halk egemenliğinde oy kullanan seçmenler, bir görevi değil kendilerime ait olan bir hakkı yerine getirirler. Halk egemenliğinde, kendi temsilcilerini seçme, bir haktır. Çünkü her oy kullanabilen seçmen, egemenlik hakkının bir bölümü ona aittir; temsilcisini seçerken bu hakkını yerine getirir. Hiç bir vatandaş bu haktan mahrum bırakılamaz; genel seçim hakkı, bu egemenliğin doğal bir sonucudur.
Comments