Günümüzde hümanizmanın iyice tartışma konusu edildiği görülmektedir. Bilim karşısında ve psikanalizin, toplumbilimin, biyolojinin ilerlemelerinin birlikte yaptığı etki altında insanın ne olduğu iyice bilinmiyor izlenimi uyanmıştır. Artık, insan öznesi, bilinçdışında, dilinde, başkalarıyla ilişkilerinde “şifresi” çözülerek İncelenmektedir. însan, felsefî düşüncenin, bilinç, özne ve nesne terimlerine dayanarak yaptığı klasik araştırmaya denk düşen bir konu olmaktan çıkmıştır. “Kuşkunun büyük ustaları” diye adlandırılan Nietzsche, Marx ve Freud’dan kaynaklanan bu bunalım, başka alanlarda da sürüp gitmektedir: Dilbilim (Saussure, Trubetskoy, jakobson); etnoloji (Claude Levi-Strauss); vb. Belki de, deneyimciliğin hâlâ etkisinde olan insan bilimlerinin,insanoğlunu felsefenin elinden kesin olarak aldığını ya da Husserl’in deyişiyle, “şeylerden ve sorunlardan” kaynaklanması gereken felsefe atılmanın, yeni bir hümanizmanın temellerini atabileceğini söylemek gerekmektedir. Bu arada Fransa’da, Foucault, Deleuze ve Derrida’nın hem bireşime, hem de köklü bir eleştiri ve karşı çıkmaya yönelmiş olduklarını unutmamak gerekir.
Son Yorumlar