Alman asıllı Fransız ressamı, heykelcisi ve ozanı (Brühl, Rheinland, 1891-Paris, 1976).
Birkaç tablo yaptıktan sonra, Mac- ke,’ Genç Rheinland grubu ve Arp’la tanışan, ahi hastalarının sanat ürünlerini inceleyen, bu arada da Alman romantik yazarlarının yapıtlarım okuyan Max Ernst, sonunda resim yapmaya karar verdi. Birinci Dünya savaşından sonra, 1919 yılında Köln Dada Grubu’nu kurdu (ilk kolaj’larım, ünlü Fatagaga dizisini ve Fil Celebes’i bu dönemde yaptı).
1922’den sonra Litterature (Yazın) dergisine katkıda bulunmaya başladı; bu arada gerçeküstücü- lerle (Breton, Eluard, Desnos) tanışıp onlan bir tablosunda Raffaello ve Dostoyevski’yle bir arada canlandırdı; öte yandan hipnotizmayla uyku ve otomatik yazı denemelerine katıldı.
FROTAjVE DEKALKOMANİ
Gene aynı dönemde, frotaj (sürtme) tekniğiyle bayağı ve gündelik olanın ötesine geçen sanatçı, Histoire Naturelle (Doğa Bilimleri, 1926) adlı yapıtım, daha sonra da büyük kolaj dizilerini gerçekleştirdi (100 Başlı £(101^1929; Bir İyilik Haftası, 1934). Değişik ve çarpıcı konuları işlediği, alışılmamış teknikler uygulayarak yaptığı tablolarıyla ilgi çekti: Saint- Denis Kapısının Gece Görünümünün Neden Olduğu Görüntü (1927).
Daha sonraki dönemlerde Max Ernst dekalkomani (çıkartma) tekniğine yöneldi ve bir yandan söz konusu tekniği yağlıboya resme uygularken, öte yandan çeş’itli etkinliklere girişti: Rus Baleleri Topluluğu için Romeo ve fuliet’in dekorları (1926); çeşitli heykeller; karanlık ve kat kat ormanlar temasının işlendiği tablolar (Su Perisi Yankı; Bütünüyle Kentler; Yağmurdan Sonra Avrupa).
IŞIK VE DİNGİNLİK
İkinci Dünya savaşı sırasında A.B.D’ ne sığınan Max Ernst, Breton ve Duchamp’la birlikte VVV dergisini çıkarttı (1942-1944); dripping (damlatma) tekniğini denedi (Eukleidesçi Olmayan Sinek). Dorothea Tanning’ le birlikte Arizona’daki Sedona köyüne yerleşerek bir kitap hazırladı. A.B.D’nde kaldığı on iki yü boyunca (1941-1953),bilinçaltı fan- tazmplara ve mitlere yönelmekten çok, düşleri ve kaygıları aktarabüe- cek güçte olan yeni bir resim üslubu benimsedi.
Fransa’ya dönüşünde artık ressamlığıyla üne kavuşmuş olan sanatçı, tablolarında prizmamsı biçimlere ve saydam ışığa yer vererek, gizemli bir aydınlık ortam yerini, ışık ve dinginlikle oluşturulmuş bir ortama sürükleyen yapıtlar ve saydam bir evren oluşturdu. Böylece, Ren Gecesi (1944) gibi, seyirciyi çok eski yüzyıllara ve düşsel evrene götüren yapıtların (Benden Sonra, Uyku; 1958) aldı.
Son Yorumlar