İki kişilik ekip kurup Atatürk inkılaplarıyla ilgili bir televizyon programı hazırlayacağınızı düşününüz. Bunun için Atatürk inkılaplarından birini seçiniz. Seçmiş olduğunuz inkılabı, hazırladığınız televizyon programında nasıl anlatırsınız? Yazınız.
“Az zaman sonra yeni Türk harfleriyle gözler kamaştırıcı Türk manevi gelişmesinin ulaşabileceği güç ve
saygınlığın uluslararası düzeyini, gözlerimi kapayarak şimdiden o kadar parlak görüyorum ki bu manzara beni
kendimden geçiriyor.” Atatürk
Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan inkılaplar sayesinde milletimiz çağdaş dünya ile bütünleşme yolunda önemli adımlar atmıştı. Mustafa Kemal kısa sürede elde edilen bu başarıyı Türk milletinin yenileşme kabiliyetine bağlıyor ve bununla övünüyordu. Ancak her fırsatta yücelttiği milletinin büyük kısmının okuryazar olmadığını gördükçe derin bir üzüntü duyuyordu. O, yaptığı inkılabı, Türk milletinin geri kalmasına neden olan kurumların yerine milletin ilerlemesini sağlayacak kurumları getirmek şeklinde tanımlamıştı. O hâlde diğer engeller gibi halkı okuma yazma konusunda geri bıraktıran engeller de ortadan kaldırılmalıydı.
Ülkemizdeki okuryazar insan sayısının azlığı büyük ölçüde kullanılan alfabeden kaynaklanıyordu. İnsanlarımız Türkçenin ses yapısına uygun olmayan Arap alfabesi ile okuma yazma öğrenmekte zorlanıyordu. Mustafa Kemal bu sorunu çok önceden fark etmiş ve daha Erzurum Kongresi günlerinde iken yakın arkadaşı Mazhar Müfit Bey’e zaferden sonra yeni alfabeye geçileceğini söylemişti. Bununla birlikte uygulamaya geçmek için acele etmemiş ve “Milleti hazırlamadan inkılaplar yapılamaz.” (2) diyen biri olarak öncelikle toplumu hazırlamaya çalışmıştı.
Mustafa Kemal, 1928 yılı başlarında uygun zamanın geldiğini düşünerek yeni Türk alfabesini oluşturmakla görevli bir komisyon kurdu. Komisyon yaptığı çalışmalar sonucunda Türkçedeki sesleri en iyi şekilde karşılayan harflerin Latin alfabesinde bulunduğuna karar verdi. Ancak bu alfabedeki harfleri olduğu gibi almadı.
Türkçenin özelliğine göre bazı harfleri dışarıda bırakırken bazı yeni harfleri ekleyerek bugün kullandığımız 29 harfli Türk alfabesini hazırladı.
Mustafa Kemal yeni alfabenin halka tanıtılması ve benimsetilmesi işini bizzat kendisi üstlendi. 9 Ağustos 1928 günü İstanbul’da katıldığı bir toplantıda “Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim güzel, ahenkli, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir.” diyerek Harf İnkılabı’nı halka duyurdu. Bu inkılabın önemi ile ilgili de şunları söyledi: “Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir.
Vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanperverlik ve milletperverlik vazifesi biliniz.
Bu vazifeyi yaparken düşününüz ki bir milletin, bir toplumun yüzde onu okuma yazma bilir, yüzde sekseni bilmez. Bundan insan olanlar utanmak lazımdır.”
Atatürk, yeni Türk harflerinin tanıtılması amacıyla Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen toplantıda
Mustafa Kemal, bu konuşmasını izleyen günlerde yeni alfabeyi halka tanıtmak üzere ülke genelinde bir kampanya başlattı. Gittiği her yerde yazı tahtasının başına geçerek insanlara harfleri öğretmeye çalıştı. Harf İnkılabı Türk halkı tarafından da büyük bir istek ve coşkuyla sahiplenildi. Her mahallede insanlara okuma yazmayı öğreten kurslar açıldı. Böylece henüz resmî bir düzenleme yapılmadığı hâlde tüm ülke büyük bir okul, millet de onun öğrencisi hâline geldi.
Mustafa Kemal yeni Türk alfabesinin halk tarafından benimsendiğini gördükten sonra Harf İnkılabı’na resmi bir nitelik kazandırmak istedi. Bu amaçla TBMM’nin 1 Kasım 1928 tarihli oturumunda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Her yöntemden önce büyük Türk ulusuna, onun bütün emeklerini kısır yapan çorak yol dışında, kolay bir okuma yazma anahtarı vermek gerekmektedir. Büyük Türk ulusu bilgisizlikten az emekle kısa yoldan ancak güzel ve soylu diline kolay uyan böyle bir yöntemle sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı ancak Latin kökünden alınan Türk alfabesidir. Basit bir deneme Latin kökenli Türk harflerinin Türk diline ne denli uygun olduğunu, kentte ve köyde yaşı ilerlemiş Türk çocuklarının ne denli kolay okuyup yazdıklarını güneş gibi meydana çıkarmıştır.
Büyük Millet Meclisinin kararıyla Türk harflerinin kesinlik kazanması ve yasalaşması bu ülkenin yükselme uğraşısında başlı başına bir geçit olacaktır.” Mustafa Kemal’in yukarıdaki sözleri üzerine TBMM aynı gün Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun’u oy birliği ile kabul etti. Hükûmet de yeni harflerin kısa zamanda halka öğretilmesini sağlamak amacıyla 24 Kasım 1928’de Millet Mektepleri Talimatnamesi’ni yürürlüğe koydu.
Başöğretmenliğini Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’in yaptığı Millet Mekteplerine halk yoğun ilgi gösterdi. Uygulama Türk basınında da “Cehaletle savaş”, “Tarihin ilk irfan seferberliği” gibi sözlerle desteklendi.
Harf İnkılabı ve Millet Mekteplerinin açılması çağdaş Türk toplumunun oluşumuna önemli katkılar sağladı. Türk milleti bu başarılı hamleler sayesinde bilgisizlikten kurtulma imkânlarına kavuştu. Mustafa Kemal’in de söylediği gibi “yeni bir aydınlık dünyaya” girerek yazısıyla da çağdaş dünyanın yanında olduğunu gösterdi.
Harf İnkılabı sonrası Millet Mekteplerinden birine kayıt yaptırmak için toplananlar ve okuma yazma öğrenmeye çalışan kadınlar
Millet Mektepleri Talimatnamesi’ne göre 16-45 yaş arasındaki kadın ve erkeklerin devam edeceği Millet Mektepleri 1 Ocak 1929’da eğitime başladı. Ülkenin her yerinde faaliyet gösteren bu kurumlar sayesinde eğitimin yaygınlaştırılması çalışmaları hızlandı. 1929-1933 yılları arasında millet mekteplerinde % 65’i köylerde olmak üzere 54.050 derslik açıldı. Beş yıl içinde 2.305.924 kişinin kayıt yaptırdığı bu okullardan 1.217.144 kişi bitirme belgesi aldı.
Son Yorumlar