Hukuk Devleti Nedir? Hukuk Devleti kavramı ilk kez, Anayasamıza 1961 Anayasası ile girmiştir. Bu, 1924 Anayasası döneminde hukuk devleti olmadığı anlamına gelmez. Ülkemizde, hukuk devletini geliştirme çabaları, Tanzimattan bu yana süregelmiştir. 1961 Anayasası ile, hukuk devletinin gerçekleşmesi için gereken hukuksal koşullar ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiş ve hukuk devleti, anayasal bir yapıya kavuşturulmuştur. Hukuk Devleti, 1982 Anayasası ile bazı kısıtlamalara uğramakla birlikte, Anayasanın temel ilkelerinden biri olma niteliğini korumuştur.
Anayasa Mahkemesi, hukuk devletini, “insan haklarına saygılı ve bu insan haklarını koruyucu adaletli bir hukuk sistemi kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini görevli sayan, bütün işlem ve hareketleri yargı denetimine bağlı olan devlet” biçiminde tanımlamıştır (Anayasa Mahkemesinin 25.5.1976 gün ve E. 76/1, K. 76/28 sayılı karan; AMKD, sayı 14, s. 189 sayılı kararı).
Genel olarak hukuk devleti denildiğinde, yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan devlet sistemi anlaşılır. Hukuk devletinin zıttı diye polis devleti anılır. Polis devleti kavramı, 17 ve 18. yüzyıllardaki, mutlak hükümdarlık döneminde toplumun refahı için her türlü önlemi almak ve vatandaşların tüm haklarına karışmak yetkisine sahip olan rejimler için kullanılmıştır. Bilindiği gibi buradaki polis sözü, devlet düzeni ve bu düzenin içindeki kamu gücü anlamında kullanılmıştır. Zamanla, sınırsız yetkilerle donatılmış devlet gücünün keyfiliğe kayması, polis devleti deyiminin, yönetilenlere hukuk güvenliği vermeyen ve zorbalığa kaçan rejimleri anlatmak için kullanılmaya başlanmıştır.
Hukuk Devleti anlayışı, bir ülkede yerleşmiş hukuk düzenine yalnız bireylerin değil, devleti yönetenlerin de uymasını gerektiren bir ilkedir. Bu nedenle, hukuk devleti ile, hukuk düzeni arasındaki ilişkiyi gözden uzak tutmamak gerekir.
Son Yorumlar