Hacı Bayram Veli Kimdir? Eserleri Nelerdir? Büyük mutasavvıf. Bayramiye tarikatının kurucusudur. 1357-1429 yılları arasında yaşayan ve kendisine, Anadolu’nun manevi muhafızı nazariyle bakılan Hacı Bayram Veli Ankara’nın Solfasol (Zülfadl) köyünde doğmuştur. Babasının adı Koyun Ahmed’dir. Kendisinin asıl adı Numan’dır. Şeyhi ve mürşidi Hamid Hamidüddin, bir bayram günü Ankara’dan gelip kendisine intisab ettiği için ona Bayram adını vermiştir. Hacı Bayram Veli Ankara ve Bursa’da zahiri ilimler öğrenimini tamamladıktan sonra Ankara’da o dönemin üniversitesi düzeyindeki Melike Hatun Medresesi’ne müderris olarak atandı. İlmi ve tasavvufa eğilimini, ayrıca dürüstlüğünü ve sözünü sakınmaz olduğunu öğrenen Hamid Hamidüddin onun şöhretini işiterek yakın adamlarından birini gönderip görüşmek üzere Konya Aksaray’ında davet etti. Fakat, Hacı Bayram’ı kendisiyle birlikte kalmaya razı etmesi kolay olmadı.
Görüşme sırasında Hamidüddin, ona, kendisine intisab etmesi teklifinde bulundukça o, zahir ilmi adamı olduğunu, öğrenci yetiştirmesi gerektiğini mazeret olarak ileri sürüyordu. Ortalık karardığı bir sırada, Şeyh Hamiddün ona, pencereden bakmasını söyledi ve ona zahir ilmi ulemasının akıbeti ile batın ilmi ulemasının mevtalarının (ölülerinin) akıbetini gösterdi. Heyecan içinde kalan Hacı Bayram, şeyhine bir daha ayrılmamacasına yanında kalacağını bildirdi.
Böylece, Somuncu Baba diye bilinen Hamid Hamidüddin’in müridi oldu. Birlikte Şam’a ve oradan da Mekke’ye giderek hac farizasını eda ettiler. Aksaray’a döndükten sonra, şeyh müridi olarak Hacı Bayram üzerindeki irşad görevini sürdürdü. Şeyhinin vefatından sonra Ankara’ya gelerek Solfasol köyünde tarikatını yaymaya başladı. Kısa zamanda ahilerin de katılmasıyla müridlerinin sayısı giderek arttı. Bu sırada saltanat makamında bulunan İkinci Murad’ın, gelecekte Fatih diye anılacak ve tarih sahnesinde görünecek olan oğlu Mehmed dünyaya gelmiş, Hacı Bayram’dan, oğlunun yetiştirilmesi için bu amacı yerine getirecek bir yakınım göndermesi istenmişti. Hacı Bayram Veli, yüksek bir tasavvuf adamı ve aynı zamanda bir tabip olan AkŞemseddin’i gönderdi.
Bir süre sonra Hacı Bayram’ın müridlerinin sayısı yüz binleri bulma raddesine geldi. Bu müridler genellikle tarımla meşgul oluyor, Hacı Bayram da ailesinin geçimi için onlarla birlikte tarlalarda çalışıyordu. Şeyhi çekemeyenler valiye, mürid kalabalığını ileri sürerek şikayette bulundular. Vali, durumu bir raporla başkent Edirne’deki Padişah İkinci Murad’a bildirdi. Osmanlı padişahları arasında ilk şair olan, ayrıca tasavvufa fazlasıyla eğilimli bulunan ikinci Murad valinin gönderdiği rapora hiç önem vermedi. Fakat, başka bir amaçla Hacı Bayram Veli’ye bir ulak çavuş gönderip Edirne’ye davet eti. Amacı İstanbul fethinde şeyhin manevi yardımını istemekti.
Nitekim Hacı Bayram, gönderilen saray arabasıyla uzun bir yolculuktan sonra Edirne’ye vardı ve Meriç nehri kıyısındaki sarayın büyük salonunda İkinci Murad tarafından büyük saygı gösterilerek kabul edildi. Yolculuk üzerinde, hal hatır sormakla geçen kısa teşrifat konuşmasından sonra İkinci Murad: Efendi Hazretleri diyerek gerçek maksadını anlatmaya başladı. O sırada şeyhin hayır duasını almak üzere şehzade Mehmed’i beşiğiyle salona getirtmişti. Yanı başında mürebbisi ve hocası AkŞemseddin ayakta duruyordu. İkinci Murad, konuşmasına devam ederek İstanbul’un, büyük babası Yıldırım Bayezid tarafından dört, amacası Musa Çelebi tarafından bir, bir kere de kendisi tarafından muhasara edildiğini anlattı. Hz. Peygamber’in hadisini okuduktan sonra sözlerini şöyle bitirdi:
Efendi Hazretleri, siz dahi yardım buyursanız da feth-i celîl bize müyesser olsa!
Büyük veliyullâh çok takdir ettiği padişahını dalgın bir tavırla dinledikten sonra:
Siz İstanbul’u alamazsınız! dedi.
Sonra şehzade Mehmed’in beşiğiyle AkŞemseddin’in bulunduğu tarafa dönerek sözlerini tamamladı: Orasını beşikte yatan çocukla yanında duran bizim köse alacaktır (köse diyerek Ak Şemseddin’i kastediyordu). Ama siz ve ben dahi feth-i mübini göremeyeceğiz.
İkinci Murad, fethin mutlaka gerçekleşeceği müjdesiyle memnun, fakat o büyük olayı göremeyeceğinden hafifçe hüzün duyarak veliyullaha teşekkür etmekten geri kalmadı. İkramlarda bulundu. Şüphesiz bir hadis-i şerifin gerçekleşmesine şahid olmak imkanıdan mahrum kalmanın kendisi kadar Hacı Bayram Veli’yi de mütessir ettiğini biliyordu.
Hacı Bayram Veli, İkinci murad tarafından uğurlanarak çıktığı dönüş yolunda Gelibolu’ya da uğrayıp Yazıcızâde Mehmed ve kardeşi Ahmed Bîcan ile görüştü. Onlar da müridleri arasına katıldı. Ankara’ya döndüğünde irşadlarını sürdürdü. Padişahın her türlü vergiden muaf tuttuğunu Edirne’deyken bir beratla bildirdiği müridlerini sadece tarım işleriyle uğraştırmıyordu. Onları kaabiliyetlerine göre güzel sanatlar ve ilim dallarında da teşvik ediyordu. İnsan yetiştirmek başlıca amacıydı. Nitekim, bir süre sonra, Yazıcızâde Mehmed Efendi bütün İslam âleminde tanınan meşhur Muhammediye adlı eserlerini tamamlayıp kendisine sunduğunda, veliyüllâh: Mehmed, bunu yazacağına bir sine hak etseydin daha iyi olmaz mıydı? yani bir insanın olgunlaşmasına yardım etseydin, derken insana, Allah’ın eşref mahlukuna tanıdığı önemi belirtmiş oluyordu. Zaten bütün gayreti de bu hususu ortaya koymaktı.
Hacı Bayram, şiir ve musikiye fazlasıyla yakın bir kişiliğe sahipti. Günümüze kadar gelen sayıca az şiirleri şeyhin bu kabiliyetini yeterince ortaya koymaktadır. Dört kıt’adan oluşan İlahisinin son kıt’asında:
“Bayram’ım imdi, Bayram’ıın
imdi Bayram ederler yâr ile şimdi Hamd ü senalar, hamd ü senalar Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm”
diyen Veliyullâh’ın özellikle: Çalabım bir şar yaratmış iki cihan arasında mısrasıyla başlayan tasavvufi şiiri üzerine kendisinden sonra gelen mutasavvıflar son derece değerli açıklamalar yazmışlardır.
Hacı Bayram Veli’nin vefatı, nakledildiğine göre, Sultan İkinci Murad üzerinde büyük bir üzüntüye yol açtı. Zaten Emir Sultan’ın kaybından duyduğu teessürle hayli sarsılmıştı.
Büyük Veliyullâh’ın türbe ve camii Ankara’da kendi adını alan bir semtin manevi zihniyetini oluşturmaktadır. Semti saran ruhaniyet havası içinde camii bir ibadet yeri olduğu gibi türbesi de sükûnet verici bir ziyaretgâhtır.
Comments