Fransız yazarı (Paris, 1613-Paris 1680).
Angoumois asıllı büyük bir feodal aileden gelen La Rochefoucauld dükü François, daha çocuk denecek yaşta saray görevlilerinden birinin kızıyla evlendi. Hayalperest ve yiğit bir kişi olarak Richelieu’ye karşı girişilen, Mme de Chevreuse’ün hazırladığı komploya katıldı, Fronde hareketinde yer aldı, Mme de Longueville’in hatırı için Conde prensinin davasını destekledi. Giriştiği mücadelelerde başarısızlığa uğrayıp birçok kez yaralanınca Verteuü’deki arazisine çekilerek Mâmoires’ını (Anılar) yazmaya başladı; daha sonra soylu kişilerin toplandıkları “salon”larda gözüktü. Özellikle Özdeyişlerini (Maximes) yazdığı Mme de Sable’nin, Mme de Sevigne’nin ve Mme de la Fayette’ in salonlarına devam etti. Yakm dostluğunu kazandığı Mme de La Fayette’in kendisi üstünde büyük ve olumlu bir etkisi oldu, acılarını hafifletti (La Rochefoucauld 1672’deki savaş sırasında, iki oğlunu yitirmişti).
Özdeyişler
La Rochefoucauld 1662’de yayımladığı ilk yapıtıMemoires’da (Anılar), sarayda yakından gözlemleme olanağı bulduğu olayları anlattı. Ama asıl ününü Özdeyişler (Maximes, 1664) genel başlığıyla bilinen Reflexions ou Sentences et Maximes morales (Düşünceler ya da Vecizeler ve Ahlaksal Özdeyişler) ile yapılır.Gerçekten de, La Rochefoucauld ilk kez Mme de Sable’ nin salonunda gerçekleştirmeye başladığı Özdeyişler ’ini 1664’te bir araya getirip yayımlayınca kısa sürede tanındı; bununla birlikte Fransız Akademisi’ne üye olmak için başvuruda bulunmak istemedi. Özdeyişler derlemesi beş alü yıllık bir çabanın ürünüydü ve La Rochefoucauld her baskıda yapıtım geliştirdi: Sağlığında gerçekleştirdiği son baskı 1678 tarihini taşıyor ve yapıtta 541 özdeyiş yer alıyordu.
La Rochefoucauld yaşamının başarısızlıkla geçmiş olması nedeniyle son derece kötümser bir yazardır. Nitekim bu kötümserlik Özdeyişler’de açık seçik bir biçimde görülür. Ona göre “ırmaklar nasıl denize dökülüyorsa, erdemler de öylece çıkar denizine dökülür”. İnsanın en temel özelliği bencil olması, her işte yalnızca kendi çıkarım gözetmesidir. Dostluk, sevgi, acıma, vb. hep bencilliğin değişik görünümleridir La Rochefoucauld’ya göre.
Döneminin bütün öbür klasik yazarları gibi La Rochefoucauld da yalnızca erdeme inanır ve ona önem verir. Özsaygısını, utanmayı ve ılımlılığı insana değer veren erdemler olarak görür; daha doğrusu, karşılığında bir şey beklenmeyen davranışları ancak gerçek erdemler olarak kabul eder. Erdemli olmak, bilinçli olmak ve gerçek olmak demektir.Kötümserliği açısmdan Pascal’e yaklaşan La Rochefoucauld, insan kişiliğine yönelttiği son derece sistemli incelemeleriyle de ondan ayrılır. Gerçekten de, bilinçli olma kaygısı, dengeli, tutarlı, ölçülü anlatım kullanma bakımından da en yetkin biçimde kendini gösterir. La Rochefoucauld, kullandığı her sözcüğün hesabını veren, döneminin üslup kurallarına son derece bağlı bir klasik yazardır.
Son Yorumlar