Doğal bir engeli aşmak ya da bir trafik akımının başka bir trafik akımını kesmeden, üstten geçmesini sağlamak için inşa edilmiş yapı.
İlk köprüler tahtadan yapılırdı. Eskiçağ yazarları taş köprülerden de söz ederler, ama bu köprülerin yalnız ayakları taştandı (sözgelimi, Babil’dtarafından Fırat ırmağı üstünde yaptırılan ve Yunan tarihçisi Sicilyalı Diodoros’un sözünü ettiği köprü). Daha sonraları birçok ülkede orta açıklığı büyük olan köprülerde bile, tahtadan yararlanma işlemi sürdü. İsviçre’de XIV. yy’dan başlayarak yapılmış tahta köprüler günümüze kadar korunmuştur.
Tümüyle taştan inşa edilen ilk köprülerse Romalılar zamanında yapıldı. Bu köprülerin de bir bölümü günümüze kadar gelmiştir: Sözgelimi, Roma’da938 ‘de inşa edilmiş Sant’Angelo Köprüsü hâlâ kusursuz olarak yerinde durmaktadır. Bazı durumlarda gerek köprünün giriş ve çıkış noktalarını savunabilmek, gerekse bir su yolundaki geçişleri engellemek gibi amaçlarla köprüler takviye edilmişlerdir; Fransa’da Cahors’ da Lot ırmağı üstündeki Valentre Köprüsü buna örnek olarak gösterilebilir. Ortaçağ kentlerinde evler ve dükkânlar çoğu zaman köprülerin üstüne inşa edilirdi. Eskiden Paris’teki Notre Dame ve Marie köprüleri böyle bir görünümdeydi; günümüzdeyse bu tür köprülere Floransa’da (Ponte Vecchio), Venedik’te (Rialto Köprüsü), İngiltere’de Bath’da (Pulteney Köprüsü) raslanır.
Paris’te Jacques Androuet Du Cerceau’nun gerçekleştirdiği PontNeuf Köprüsü ise Rönesans üslubundadır. Taş köprü yapımında XVIII. yy’da büyük ilerlemeler görüldü. Bu gelişmelere katkıları olan kişiler arasında birçok yapıt gerçekleştiren (Neuilly, Orleans ve Concorde köprüleri) mühendis Perronet (1708-1794) ile daha yakın tarihlerde yaşamış olan ve köprülerde geniş kemeri, birbirine betonarme bir tabiiye ile bağlı iki taş halkayla değiştiren (Adolphe Köprüsü, 19041 mühendis Sejoume’yi (1851-1939) sayabiliriz.
Demir ve çelikten önce kullanılan döküm tekniği kısa sürede bırakıldı. İlk olarak İngiltere’de 1845’te yapılan demir köprüler, o tarihten kısa bir süre sonra çalışmaya başlayacak olan demiryolunun gelişmesine, büyük açıklıkların aşılmasında getirdikleri çözümlerle katkıda bulundular. 1880’den başlayarak köprü yapımında kullanılan çelikten, günümüzde de çok büyük orta açıklığı olan köprülerde geniş ölçüde yararlanılmaktadır. 1890’dan sonraki köprülerde uygulanmaya başlayan betonarme, günümüzde de orta büyüklükteki köprülerde kullanılmaktadır. Daha yakın zamanlarda bulunan öngerilmeli betonsa bazı köprülerde kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye’de de çeşitli maddeler (tahta, taş, beton, çelik, vb.) kullanılarak yapılmış birçok köprü vardır. Gerçekten de, Türklerin ırmak bakımından zengin olan Anadolu’ya gelmelerinden bir süre sonra, köprü yapımı bir zorunluk haline gelmiş ve XII. yy’dan başlayarak, Anadolu’da birçok kentte kâgir köprü yapımı hızlanmış, bu arada Mimar Sinan gibi Türk mimarlığının ünlü adları köprü yapımına yönelmişlerdir (çeşitli kentlerde günümüze kadar gelmiş eski tarihi köprüler birçok kez onarım görmüştür).
XX. yy’daysa Türkiye’de modern köprü yapımı gelişmiştir; yeni tekniklere göre gerçekleştirilmiş köprüler arasında en ilgi çekici olanları da, yapımı 1973’te tamamlanan İstanbul Boğaziçi Köprüsü ve yapımı 1988’de tamamlanan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’dür.
Köprü Yalıtım Sistemleri
Teknik açıdan, köprü bir boşluğun aşılmasını sağlayan yapıyı belirtir. Bir köprünün işlevini belirtmek için de karayolu köprüsü, demiryolu köprüsü, kanal köprüsü, hareketli köprü (döner köprü, kalkan köprü, tekerlekli köprü, basküllü köprü) gibi deyimler kullanılır; viyadük terimiyse yalnız vadileri aşan köprülere verilen bir addır. Bir köprü sütunlarla birbirinden ayrüan ve köprü ana ayaklarına birleşen gözlerden oluşur. Bu gözlerde ya yalnız tahliyeler ya da kemerler vardır. Açıklık, sütunlar arasmdaki serbest uzaklıktır; orta açıklıksa, köprünün dayanak eksenleri arasmdaki serbest uzaklıkür. Yükseklik, yapının altında kalan serbest dikey uzaklıktır. Taş köprüler genellikle kemerlerden oluşurlar. En son yapılan taş köprüler, demirsiz beton kemerler üstüne oturtulmuştu; bu kemerler de kemer kalıplarıyla yapılmışta. Kemerli köprülerin yapımında kullanılan en son tekniklerden biri de, genleşen çimentodan yapılan kemer kalıbının bir kemer kilit taşı aracılığıyla sökülmesi olmuştur.Betonarme, ardından da öngerilmeli beton, taş köprü yapımının gerilemesine neden oldu. Sınırlı açıklığı olan karayolu ve demiryolu köprülerinin önemli bir bölümü betonarme köprülerdir. Bu yapılar, kullanılması az bir teknik gerektiren ve çok iyi bilinen bir gereçle yapılma üstünlüğü taşırlar. Ayrıca daha az harcamaya neden oldukları gibi, fazla bir bakıma da gerek göstermezler. Öngerilmeli betondan yapılan köprüler (bu buluşun yaratıcısı Fransız Eugene Freyssinet’ dir) özellikle Fransa’da büyük bir gelişme göstermiştir. Bu başarı değişik öğelerin birbirine monte edilmesindeki kolaylık ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan yapı yöntemleriyle açıklanabilir.
Öngerilmeli beton 5 değişik yöntemle kullanılabilir: Yapı iskeleleri üstünde yapılan inşaat; prefabrike kirişlerin uzunlamasına yerleş tirilmesiyle yapüan inşaat; ya yerinde betonlama ya da prefabrike kemer taşlarının birleştirilmesiyle yapüan dirsek inşaatı; tahliyelerin kenar uçlardan başlayarak itilmesi; kendi kendini taşıyan ağır kemer kalıbıyla yapılan inşaat. Öngerilmeli beton tekniğinde gerçekleştirilen ilerlemelere karşın, madeni köprüler birçok durumda üstünlüklerini korumaktadırlar: Sözgelimi,herşeyden önce hafifliğin arandığı durumlarda (asma köprüler, gerilmeli köprüler, hareketli köprüler) ve bazı özel durumlarda (yapım çabukluğu).
Köprü Yapım Tekniğini Gelişmesi
Metal köprülerin yapım tekniğindeki gelişme çeşidi etkenlere bağlıdır; Çeliğin niteliğindeki gelişme; yeni birleştirme yöntemleri (kaynak, yüksek dirençli perçin cıvataları, ayarlı perçin cıvataları); metalin başka gereçlerle ilişkilerinin iyileştirümesi ve bu ilişkilerin direnç hesaplarında göz önünde tutulması; çeliğin üretimi, taşınması ve yerleştirilmesi alanlarındaki yöntemlerin geliştirilmesi; paslanma ve aşınmaya karşı korunma yöntemlerinin geliştirilmesi; paslanma ve aşınmaya karşı koruma yöntemlerinin geliştirilmesi; oksitlenmeyen çelik fiyatının nispeten azaltılması; hesap yöntemleri; vb. Günümüzde hem metal, hem de betonarme ya da öngerilmeli betondan yapüan köprülerin hesapları ve hatta boyutlandırılması bilgisayarlarla yapılmaktadır; bu da bugüne kadar ulaşılmayan bir hassasiyet elde edilmesine, değişik olası sonuçlar arasında nispi fiyat karşılaştırması yapılmasına ve böylece en iyi çözümün bulunmasına olanak sağlamaktadır.Hesapların bilgisayarlarla yapılmasının sağladığı bir başka üstünlük de, belli bir standartlaşma sağlaması, sandıklama kalıplarının ve ilk kirişlerin yeniden kullanılmasına olanak vermesi, sonuç olarak daha önce az sanayileşmiş olan bir uğraşı tam olarak sanayileşmiş bir konuma getirmesidir.
Son Yorumlar