İpnotizma beynin kabul ettiği bir düşüncenin etkisinde kalma ve onu gerçekleştirme yatkınlığını, yani telkin altında kalabdirliği harekete getiren ya da artıran ve yapay olarak gerçekleştirilebilen özel ruhsal durum hipnotizma da denir.
Hipnotizma Tarihi
Hipnotizmanın tarihi, Puysegur’ün araştırmalarından biraz önce, 1779’da manyetizma konusundaki araştırmasını yayımlamış olan Mesmer de aşladı. Bir hastayı, hipnotizma uykusuna sokmak için kullanılan başlıca yöntemler şunlardır: Bakışın sabitleştirilmesi; göz yuvarlaklarına bastırarak ya da bunu yapmadan, göz kapaklarını kapatmak; ani bir gürültü (bir gong sesi); şiddetli bir ışık (elektrik ışığı ya da aynayla Güneş ışınlarının yansıtılması) ve telkin (uyuması gerektiği konusunda hastaya enerjik, kandırıcı ve yinelenen buyruklar vermek).
Charcot’nun Betimlemesi
Charcot, büyük hipnotizma dediği şeyde üç durum ayırt eder:
1. Uyuşukluk durumunda hasta hareketsizdir, gözleri kapalıdır ve tam anlamıyla duyumsuzlaşmıştır.
2. Katalepsi durumu, hastanın ansızın bir ses duyduğunda ya da ışık gördüğünde hemen ortaya çıkar; bu durum, uyuşukluk halinde gözleri kapalı olan hastanın gözkapaklarının ansızın açarak, uyuşukluk durumunun ardından da gerçekleştirilebilir. Uyuşukluk durumunda, en önemli uyku olayı, hastanın kaslarının balmumu gibi bükülgen olmasıdır. Böylece organları şu ya da bu duruma sokulduğunda hasta, yerçekimi etkisinin sınırları içinde, bu organlarım kolayca aynı durumda tutabilir.
3. Uyurgezerlik durumunun ayırt edici özelliği, kaslara hafifçe dokunmayla uyurgezerlik kasılmasının oluşturulmasıdır. Ayrıca, bu durumda, uyutucu, bütün telkinlerini gerçekleştirebilir; yani uyumuş olan deneğe, uyandıktan sonra belli bir zamanda yerine getireceği emirleri verebiliir. Denek, verden emri anımsamadığı gibi, niçin böyle davrandığını da bilmez.
Hareketsel bakımdan, felçler, kasılmalar, en basit hareketten en karmaşığına kadar çeşitli davranışlar görülür. Duyusal ve düşünsel açıdan, sanırlar, kişilik değişmeleri ortaya çıkar. Bütün bu olaylardaki ortak yan, deneğin büyük bir edilgenlik içinde olmasıdır.
Kuramsal Tartışmalar
Charcot’nun betimlemesi herkesçe kabul edilmemiştir.Nitekim Bernheim ve başkaları terimler, sınıflandırmalar, tedavinin önemi, vb. konusunda anlaşamadıkları gibi, bütün kaynağının telkin olduğunu deri sürdükleri bedensel belirtilerin dayanılacak bir temel olduğunu da kabul etmezler. Onlara göre ipnozda, uyku da dahil olmak üzere bütün bunlar, telkinden kaynaklanmaktadır.
Charcot ve okulu, hipnotizmanın gerçek bir hastalık ve isteriye çok yakın bir nevroz olduğunu, isterikler dışında hipnotizma edilebilecek pek az kimse bulunduğunu deri sürdüğü halde, Bernheim gibi bazı bilginler, hipnotizmanın normal insanda da görülebildiğini ve hipnotizma durumunun bütün belirtileriyle birlikte telkinle meydana getirebileceğini, yani bütün bireylerin hipnotizma edilebileceğini deri sürerler. Hipnotizma denince farklı şeyler anlaşıldığı için bu görüş ayrıldığını ortadan kaldırmak güçtür. Nitekim, bu konuda açıklayıcı ve kapsayıcı bir kuram henüz ortaya konmamıştır.
Pratik Uygulamalar
Hipnotizma, özellikle Bernheim ve Nancy okuluyla ilgili çekici tedavi uygulamaları ortaya koymuştur. Sözgelimi, hipnotizma durumunda bir isteri felcinin ortadan kalkması telkin yoluyla gerçekleştirilmiş ve uyanmadan sonra da aynı durum sürdürülebilmiştir. Ayrıca hipnotizma durumundaki hastaya, etkisi altında kaldığı çatışmanın şu ya da bu ölçüde bilinçli olan kaynakları konusunda sorular da sorulmaktadır. Bu yöntem, tarihsel bakımdan, psikanalizin doğuşunu hazırlamıştır. Gerçekten de, Freud’a, hipnotizma uykusuyla tedavi yolunu Bernheim öğretmiştir. Ama kötü bir hipnotizmacı olan Freud, hipnotizma sorgulamasının yerine serbest çağrışım yöntemim koymuş ve böylece yeni bir araştırma yolu açmıştır. Daha sonraları, psikanalizcder, hipnotizma yapan ile hipnotizma yapılan arasındaki ilişkide bir aktarım olayının söz konusu olduğunu ortaya koyarak, hipnotizmayı yeniden açıklamaya yöneldiler. Onlara göre, hipnotizma uykusunda Oidipus kompleksinin canlanması söz konusudur (Freud, Jones). Son çalışmalar, bazı yaygın davranışlarda, kendi kendine telkinin bulunabileceğini göstermiştir. Çok hızlı bir tempoyla çalışmada ve bazı atletizm koşularında kişiler, yapay olarak hipnotizma uykusuna sokulmuş kişilere benzer bir biçimde davranmaktadırlar.
Son Yorumlar