Bir gün, Uygur tahtına yeni bir hakan oturdu. Bu hakan, Çinlilerle yapılan savaşlara bir son vermek için oğlu Gali Tekin’e “Kiyu-Liyen” adındaki Çin prensesini almayı düşündü. Bu prenses, sarayını Hatun Dağı’nda kurdu. O çevrede kutsal sayılan, “Tanrı Dağı” adında başka bir dağ ve onun güneyinde de “Kutlu Dağ” adını taşıyan büyük bir kaya vardı. Çin elçileri, akıcılarla beraber geldiler. Bakıcılar dedi ki “Hatun Dağı’nın bahtiyarlığı, bu kayaya bağlıdır. Türk Devleti’ni güçsüz kılmak için bu kayayı yok etmeli!” Bunun üzerine Çinliler, prenseslerine karşılık, bu kayayı istediler. Yeni Türk hakanı, yurt içindeki bu taş parçasının Çinlilere verilmesinde bir sakınca görmedi. Hâlbuki bu kaya kutsaldı. Türk ülkesinin esenliği buna bağlıydı. Kaya giderse Türk illerinden bahtiyarlık da giderdi. Çinli prensesin etkisinden kurtulamayan ve millî duyguları azalan hakan, milletinin bu inanışına değer vermedi. Kutsal taş, kolayca ötürülemeyecek derecede büyüktü. Onun için Çinliler, kayanın çevresine odundan tepeler yaptılar. Odunlara ateş verdiler. Taşı iyice kızdırdıktan sonra, üzerine keskin sirke dökerek parçaladılar. Parçalan arabalarına koydular. Birer birer Çin’e taşıdılar. Bu başarı, bütün Çin’i sevindirdi. Çünkü Türklerin kutsal taşı ele geçirilmişti.
Olay, büyük yankılar yaptı. Türk vatanındaki kuşlar, hayvanlar ve bitkiler, kendi dilleriyle bu kayanın gidişine ağladılar. Bundan yedi gün sonra da hakan öldü. Türk ülkelerinin üzerinden felaket rüzgârları geçti. Türk milletinde rahatsızlık, huzursuzluk, bereketsizlik başladı. Türk hakanları tahta oturduktan bir süre sonra ölmeye başladılar. Nihayet Bögü Kağan’ın çocuklarından biri, Türk tahtına çıktı. Onun zamanında Türk illerinde evcil ve vahşi bütün
hayvanlar, yırtıcı ve uysal bütün kuşlar, hatta konuşmasını bilmeyen küçük çocuklar; “Göç, göç!” diye bağırmaya başladılar. Uygur Türkleri, Tanrı’dan gelen bu işaret üzerine, yurtlarını bırakıp gittiler. Nerede durmak isterlerse göç etmeyi buyuran aynı kutsal sesi duydular. Sonunda Beşbalık şehrinin bulunduğu ülkeye vardılar. Burada göç emreden sesler kesildi. Bu illerde durdular. Beşbalık şehrini kurdular. Yeniden, güçlü bir Türk devleti doğdu ve Büyük Türk Hakanlığı’nın şanlı geleneklerini devam ettirdi.
çok güzel bir site bayıldım