Dubrovnik Şehri Tarihi ve Genel Bilgiler, UNESCO’nun korunması gereken dünya miras listesinde yer alan Hırvatistan’ın Dubrovnik kenti, mutluluk içinde yaşamak için seçilmiş bir diyar olarak anılıyor. Balkanlar’ın tarihi ve turistik açıdan en gözde yerlerinden biri olan şehir, nüfus bakımından Bursa’nın onda birinden daha az olmasına karşın, Bursa’dan 10 kat daha fazla turist alıyor. Bugünkü kent yöneticilerinin turizmi destekleyen politikaları bunda çok etkili kuşkusuz ancak kentin yüzlerce yıllık tarihi de insanları buraya çekiyor.
Dubrovnik halkı yüzyıllar boyunca özgürlüğü için savaşmış, bu uğurda her türlü diplomasiye başvurmuş, doğu ile batı arasında köprü olmuş ve hayatta kalışını ince diplomasisine bağlamış bir kent. Doğal peyzaj değerleri bu sıcacık ve aydın kente uzun vadeli ve özgür bir yaşam sağlamış ancak tarihte oynadıkları ‘denge’ politikaları, altı kalın çizgilerle belirlenmiş bir model olmuş tarih boyunca.
Dubrovnik, tarihte etkin rol oynamaya başladığı 11. yüzyıldan bu yana ticaretin hakim olduğu bir şehir. Bir dönem Bizans’ın tüm kentlerine gidebilen Dubrovnikli tüccarlar, Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra Osmanlı’nın da ayrıcalıklı tüccarları olmuş, Örneğin Osmanlı; yabancı tüccarlardan yüzde 5, kendi egemenliği altındaki gayrimüslim tüccarlardan yüzde 4, Müslüman tüccarlardan yüzde 3 vergi alırken Dubrovnikli tüccarlardan yüzde 2 vergi alıyordu. Bu özel konum nedeniyle hem Dubrovnik kazanıyor, düşmanlarına karşı kendini güvende hissediyor, hem de Osmanlı iyi gelir elde ediyor ve batı ile ilişkilerinde burayı pazar olarak kullanıyordu.
Dubrovnik tarih boyunca diplomasisiyle ön plana çıkmış ve özgürlüğünü korumuş. Osmanlılar Balkanlar’da ve Tuna boyunda güçlendiği zaman bölgede sadece Dubrovnik özgür kalabilmiş, bunu da Osmanlı sultanına (Sultan 2. Beyazıd-1481) yıllık 12 bin 500 altın vergi ödeyerek sağlamış. Fatih İstanbul’u fethettiğinde Dubrovnikliler telaşa kapılmış ve sultana elçiler göndermişler. Sultan da yıllık 10 bin altın vergi istemiş. Dubrovnikli diplomatlar, yüksek müzakere becerileri sayesinde bu rakamı 1500 akçaye kadar indirmişler. Rakam daha sonraki tarihlerde yine 12 bın 500 akçeye çıkmış ancak Dubrovnik yöneticilerinin diplomasi becerisi tarihte önemli bir yer bulmuş.
Balkanlar’da etkinliğini artıran Osmanlı da Dubrovnik’in bu konumunu iyi kullanmış. Hem siyasi açıdan Batı ile ilişkilerde koz olarak hem de ticari açıdan önemli bir gelir kapısı olarak Osmanlı yönetimi Dubrovnik’e özel bir önem vermiş. Örneğin çok becerikli tüccarların olduğu, savaş dönemlerinde bile limanlarından ticaretin eksik olmadığı bu kenti Osmanlı özellikle koruma altına almış.
Tarih boyunca doğanın oldukça cömert davrandığı bir kent Dubrovnik bahçelerinden üzüm, portakal, sarı kavun ve nevi narenciye eksik olmamış. Dubrovnik’i yüksek bir yerden seyredince çatıların kızıllığı gözümüzü kamaştırır, çatıların tek örnek olması, uyumlu ve uygun derecesi, çeşitlikleri ve aynı zamanda benzerliği gözlerimizde güzellik cümbüşü yaratır. İslam şehirlerindeki ‘yapıların minare boyunu geçmeme’ kuralı yıkılalı çok oldu ancak Dubrovnikliler kentleriyle ilgili benzer kuralı bu güne kadar yaşatmayı başarmışlar. Dunrovnik’i inşa edenler, kentte yaşayanların kendilerini bölgenin en önemli noktasında yaşar gibi hissetmesi gerektiğini belirleyen ilahi kurala saygı göstermiş. Duvarlar ve sert kalelerin taş çemberi içindeki yüksek evleri ve geniş meydanlarıyla insan yüceliğine saygı gösteren bu kent, sürekli olarak içerisinde yaya gezen veya geçen birilerinin kendini rahat hissetmesini isteyen ellerin inşa ettiğini hatırlatıyor.
Tarih boyunca savaşla değil verimli ticaret sayesinde hep ayakta kalmış, güçlenmiş bir kent. Çok zengin olmalarına, 15. ve 16. yüzyıllarda bu zenginliğin en tepe noktasına çıkmış olmalarına karşın hiç bir dönemde altın ve gümüşü israf etmemişler, en zengin oldukları dönemlerde bile zor kazanılan servetlerine karşı küçümseyici, savurgan veya dikkatsiz davranmamışlar. Bu özellikleri onlara daha sonraki yüzyıllarda özellikle kentin tam anlamıyla yerle bir olduğu depremden sonra büyük yardımcı olmuş. Çalışmakla ve işine ciddiyetle yanaşmakla, iyi örgütlenme ve dönemin dünyasını iyi tanımakla Dubrovnikliler kentlerine eski dünyanın tüm ticari ve zanaatlarını aktarmayı başarmışlar.
Dubrovnikliler tarih boyunca kendilerini, kibar, medeni, dostça ve samimi davranışlar sergileyen, uyum mahremiyeti ve ölçülü davranış sahibi kimseler olarak tanımlıyorlar. Aşırıcılık, azar ve kötü-çirkin sözler Dubrovnik geleneğinde yok kabul ediliyor. bu özelliklerinden dolayı da buranın diplomasisi hep doğru kararlar almış. Dostlarına da düşmanlarına da inandırıcı olabilmişler. Önemli kararların alınmasından önce gerçekleri tartışmışlar, özgürlükten söz edilince asla taviz vermemişlerdir. Bursa’da Zaman Dergisinden alıntı.
Son Yorumlar