Abşar, Abu, Abudane, Abuhava, Abuk Sabuk, Abuli, Abullabut, Abunluk, Abura

ABŞAR

(isim Farsça âb, su; şâr, şırıltı), Eski dilde, Şelale, çağlayan: Dü çeşmi âbşârım pül gibi yollarda kalmıştır (Nâbi).

ABU

Eski Mısır’ın güneyinde bulunan bir nomos’unun merkezi. Yunanlılar buna Elefantine adı vermişlerdi. Yaratıcı ve çömlekçi tanrı Hunum’a orada tapılırdı.

ABU

Hindistan’da kasaba; Maharaştra’da, Ahmedâbâd’ın kuzeyinde; 4 300 nüf. Abu dağının ağaçlık yamaçlarında yazlık dinlenme yeri. Jain dininin mermer tapmakları (XI-XIII. yy.), göbekli kubbe tavanları, cikhara’lı damlar.

 

ABUDANE

(bileşik isim Farsça âbf su; dâne, buğday), Eski, Ekmek ve su, insanın günlük yiyeceği, rızk: Cihânın nimetinden kendi âb u dânemiz yeğdir / Elin kâşânesinden kûşe-i vırânemiz yeğdir (Nâmi).
Deyim; Âbudânesi tükenmemiş, eceli gelmemiş.

ABUHAVA

(bileşik isim Farsça âb, su; hevâ, hava), Eski, İklim Altında mı üstünde midir cenneti âlâ / El-hak bu ne hâlet, bu ne hoş âb u hevâdır (Nedim). Mecaz, Bir yerin hali (havası): Hoş geldi bana meygedenin âb u hevâsı / Blllâh güzel yerde yapılmış yıkılası (Bâki).

ABUK SABUK

(zarf ve sıfat Saçma sapan, manasız, asılsız, boş [söz]: Akşam namazından geldi. […]. Abuk sabuk söylenmeye başladı (Musahibzade Celâl). Yersiz, ölçüsüz, düzensiz [hareket]: Abuk sabuk bir gidiş (Oktay Rifat).

ABUKUMALİT

(isim) İtriyum, toryum, kalsiyum. tabii fosfat silikatı.

ABULİ

(isim Yunanca bulesthai, istemek, kelimesinin tesiriyle mânâsı değişen abulia, düşüncesizlik). Psikiyatri; İradenin azalması veya tamamen yok olması.
Ansiklopedi; Psikiyatri, Sık görülür bir bozukluk olan Abuli özellikle nevroz ve psikonevrozların seyri sırasında ortaya çıkar. Ne yapılması gerektiğini bilip de bu işi yapamamak hastalığın ayırıcı özelliğidir. Abuli’ye yakalanmış hastalar bir türlü, eyleme geçemez, düşünmekle, danışmakla vakit geçirir ve hiç bir sonuca ulaşamazlar. Kararsızlık hallerinin birçoğu önemsiz abuli halleridir.

ABULLABUT

sıfat, Hantal, kaba saba, anlayışsız [kimse].

ABUNLUK

(isim, Zır. Mah. Tarlanın kıyısında, önce gübre biriktirilip sonra arpa ekilen yer: Ali’nin abıınluğu orada mı? (Ünye), ab uno disce omnes (latin deyimi), birinden hepsini tanı demektir. Bir şeyi anlamak, bir örneğin yeterli olduğunu belirtmek için kullanılır. Vergilius’un eserinde (II, 65-66) Aeneas, kalleş yunanlı Sinon’un Truvalıları aldatıp tahta atı şehre nasıl soktuğunu Dido’ya anlatırken, bu sözü kullanır.

ABURA

(isim, Tropik Afrika’sı odunu; Fildişi Sahilinde bahia denir (Mitragina cinsi). [Pembemsi gri renkte ve yumuşak olan bu odun doğramacılıkta ve tezyinat gibi işlerde kullanılır.]

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.