A) HAYATIN BAŞLANGICI İLE İLGİLİ GÖRÜŞLER
Yaşamın nasıl başladığı çok eskiden beri insanların ilgisini çekmiştir. Bu konuyla ilgili hemen her devirde çeşitli hipotezler ileri sürülmüş ve senaryolar yazılmıştır. Fakat bunların hemen hepsi tartışma konusu olmuştur. Bu görüşlerin bir kısmı dini inançlara dayandırılmıştır. Bir kısmı bilim kurgu olarak kalırken, bir kısmı da bilimsel nitelikten yoksun olduğu için zaman içerisinde çürütülmüştür. Bu konuda ileri sürülen görüşlerden bazıları aşağıda verilmiştir.
1. Abiyogenez (Kendiliğinden Oluş) Görüşü Abiyogenez, canlının cansız maddeden veya tamamen farklı bir diğer canlıdan aniden oluştuğunu kabul eder. Aristo döneminde ve Orta Çağ boyunca kabul gören bu görüşe göre, döllenmiş yumurta gibi bazı maddeler aktif öz adı verilen bir iş yapma yeteneği taşımakta, bu yetenek uygun koşullarda harekete geçerek bir canlıyı oluşturmaktadır. O dönemlerde bazı bilim insanları su, hava ve çürüyen odundan farelerin, bataklıklardan sivrisineklerin, çamurdan kurbağaların, kurumuş bir havuzun tabanındaki topraktan çeşitli canlıların oluştuğunu ileri sürmüş ve bunu aktif öze bağlamışlardır.
Bu görüşe ilk defa F. Redi biiimsel verilerie karşı çıktı. Redi yaptığı deneylerde canlıların kendiliğinden oluşmadığını, et parçası üzerindeki kurtçukların gözle göremediğimiz canlı sporlarından kaynaklandığını deneylerle kanıtladı. Kendiliğinden oluş hipotezi Redi’den sonra Pasteur’un yaptığı çalışmalarla kesin olarak çürütüldü. Pasteur yaptığı kontrollü deneylerle canlıların kendiliğinden değil, daha önceki atalarından türediğini gösterdi. Ancak canlıiarın daha önceki canlılardan türediğini bilmek hayatın kökenini aydınlatmaya cevap vermez.
Çünkü ilk atmosfer koşullarının ve bu koşullardaki ilk canlıların nasıl oluştuğuna ait bilgilerimiz eksiktir.
Louis Pasteur’un et suyu i/e yaptığı abiyogenez görüşünü çürüten deney
2. Ototrof Görüşü
Bu görüşe göre dünyada ilk meydana gelen canlı kendi besinini üretebilen bir ototroftur. Bu canlı hem kendi besinini üretmiş, hem de kendinden sonra ortaya çıkan diğer canlılara besin sağlamıştır. Fakat bu görüş aşağıdaki nedenlerden dolayı benimsenmemiştir:
— Basit yapılı inorganik bileşiklerden organik besin üretmek karmaşık bir iştir ve gelişmiş bir yapı gerektirir. Yani ilk canlinin basit yapılı bir heterotrof olması daha mantıklıdır.
— lik canlının ototrof olduğu kabul edilse bile, bu ototrof görüşü ilk canlının nasıl ortaya çıktığından ziyade nasıl beslendiğini açıklamaya çalışmaktadır.
3.Biyogenez Görüşü
Bugün tüm canlilar, sadece daha önce var olan diğer canlıların üremesiyle meydana gelmiştir. “Canlıların canlılardan türemesi” biyogenez olarak adlandırılır. Fakat ilk organizmalar nasıl oluştu? Organizmalar biyogenez yoluyla meydana geliyorsa ilk organizma nasıl ortaya çıktı? Biyogenez görüşü bu sorulara cevap vermemektedir.
4. Panspermia Görüşü
Bu görüşe göre dünyadaki hayat uzaydan gelen canlı tohumları veya sporlarıyla başlamıştır. Bu görüş bir çok bakımdan yetersiz olduğu için benimsenmemiştir. Mesela,
- Canlılık nasıl yaratılmış ve diğer gezegenlerdeki hayat nasıl ortaya çıkmıştır?
- Bu canlılar dünyaya nasıl ulaşabilmiştir?
- Uzaydan dünyamıza geldiği varsayılan tohum veya sporlar uygun olmayan koşullara (soğuk, radyasyon, düşük ve yüksek basınç, yüksek sıcaklık…) nasıl dayanmıştır?
- Tohum veya sporlar dünya atmosferine girdiğinde, aşırı sürtünmeden dolayı meydana gelen aşırı sıcaklığa nasıl dayanmıştır?
5. Heterotrof Görüşü
Heterotrof hipotezine göre ilk canlı kendi besinini üretemeyen basit yapılı bir heterotroftur. Bu görüşe göre, canlılık olaylarından önce kimyasal evrim, daha sonra biyolojik evrim gerçekleşmiştir. Heterotrof hipotezine göre ilk canlı,
- Çok basit yapılıdır.
- Cansız maddelerden, çok uzun süren bir kimyasal evrim sonucu meydana gelmiştir.
- Heterotrof beslenmiştir.
- Oksijensiz solunum yapmıştır.
- Su birikintilerinde (göl, deniz) yaşamıştır.
Heterotrof hipotezine göre, dünyanın oluşumu ve canlılığın ortaya çıkması özetle aşağıdaki gibi olmuştur.
- Evren oluşmuştur. (Big — Bang Kuramı)
- İçinde hidrojenin de bulunduğu çeşitli elementler meydana gelmiştir. Bu elementlerden su ve ,çeşitli biieşikier sentezlenmiştir. Bunun için gerekli enerji volkanik patlamalardan ve güneşten sağlanmıştır.
- ilkel atmosfer oluşmuştur. Amonyak (NHS), metan (CH4), karbondioksit (002), hidrojen (H2) ve su buharı (H2O) ilkel atmosferi oluşturan gazlardan bazılarıdır.
- Metan, amonyak, su, karbondioksit ve bazı kükürtlü bileşiklerden basit yapılı organik moleküller (amino asit, yağ asidi, azotlu baz, gliserol …) sentezlenmiştir.
- Basit organik moleküller yağmur suiarıyla yeryüzündeki çöküntülere sürüklenmiş, birikmiş ve yoğunlaşmıştır. Böylece bu moleküllerden bir çeşit çorba meydana gelmiştir.
- Basit organik moleküllerin bir araya toplanması ve birbirine değmesi sonucu protein, yağ, polisakkarit, DNA ve RNA gibi makro moleküller sentezlenmiştir.
- DNA ve RNA aracılığıyla enzimier sentezlenmiştir. Daha sonra DNA, enzimler ve proteinler bir araya gelerek canlılığın ilk mayasını oluşturmuştur.
- İlk hücreler kuaservat (özel yapılı madde yığını) adı verilen öncüllerden meydana gelmiştir.
- İlk hücreler prokaryot yapılıdır. Ribozom dışında özelleşmiş organelleri yoktur.
- İlk hücreler sularda ortaya çıkmıştır. Kuru ortamlarda (karalarda) yaşamın oluşması ve devam etmesi olanaksızdı. Çünkü canlıların yapısına katılan gerekli polimerler ancak sularda meydana gelebilmiştir. Ayrıca ozon tabakası olmadığından, karalarda ultraviyole (uv) ışınlarının etkisiyle karmaşık moleküller kaçınılmaz olarak parçalanmıştır. Su aynen ozon gibi bu canlıiarı zararlı ışınlardan korumuştur.
- İlk canlılar heterotrof oldukları için ortamda biriken (çorba) maddeleri hızia tüketmiştir. Bunun sonucu besin kıtlığı ortaya çıkmış ve ilk canlıların büyük bir kısmı besin bulamadığı için ölmüştür.
- Besin kıtlığı döneminde, porfirin gibi maddeleri içeren canlılarda önemli bir değişiklik oimuştur (Porfirin kiorofilin yapi taşıdır). Bu canlılar, güneş ışınlarını emerek fotosentez yapmaya başlamış, yani kendi besinini üretmiş ve böylece ototrofluk ortaya çıkmıştır. ’
- Fotosentez reaksiyonlarına bağlı olarak açığa çıkan oksijen gazı, çok uzun süren bir zaman diliminin sonucunda, canlı alemde iki yönlü bir değişikliğe neden olmuştur. Bunlardan ilki: Oksijen birikimi birçok canlının ölümüne neden olmuştur (zehir etkisinden dolayı). Geriye kalan çok az sayıdaki organizma metabolizmalarında oksijen gazını kullanmaya başlamıştır. Böylece enerji verimi çok yüksek olan oksijenli solunum başlamıştır. İkincisi: Oksijen birikimi ozon gazının ve ozon tabakasının oluşmasına neden olmuştur.
İşte hayatın sulardan karaya çıkması bu sayede mümkün olmuştur. Sudan karaya çıkış bitki ve hayvanlarda önemli değişiklikler meydana getirmiştir.
Son Yorumlar