1982 Anayasına Göre Nasıl bir Seçim Sistemimiz Var?, Anayasa, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri için uygulanacak seçim sistemini, 1961 Anayasası gibi, belirtmemiştir. Seçim sistemini saptamayı, yasama organının takdirine bırakmıştır. 1950-60 arası dönemde çoğunluk sistemi ile elde edilen sonuçlar, çoğunluk sistemine karşı kuşkuyu artırmış ve nisbi temsil akımına güç kazandırmıştır. Bunun sonucu olarak da 1961 Anayasasından sonra nisbi temsil sistemine gidilmiştir. Bilindiği gibi, nisbi temsil, her seçim çevresinden, kullanılan geçerli oyların dağılış durumuna uygun oranda temsilci seçilmesini sağlayan bir sistemdir. Nisbi temsil, uygulaması güç bir sistemdir; çok türü vardır ).
1961 Anayasası döneminde, nisbi temsil sisteminin çeşitli türleri ülkemizde uygulanmıştır. Bunlardan biri, 1961 Millet Meclisi seçimi için uygulanmış olan barajlı D’Hondt sistemidir. Bu sistem, oldukça basit bir hesaplama ile, temsilcileri seçim çerçevesinde paylaştırmak, kalıntı oy bırakmamak ve çok oy alan partilere ağırlık vermek amacı güden bir sistemdir. 1965 seçimlerinde, «milli bakiye» ya da «ulusal kalıntı» sistemi uygulanmıştır. Bu sistemde ise, her seçim çevresinde kullanılan geçerli oyların toplamı, seçilecek temsilci sayısına bölünerek bulunan seçim sayısına göre, temsilcilikler partilere dağıtıldıktan sonra, kalıntı oylar ile dağıtılamamış temsilcilikler, ulusal seçim çevresinde toplanarak, partilerin artık oyları dikkate alınarak kalan temsilcilikler partilere dağıtılmaktadır. Böylece partilere verilen oylarda herhangi bir kayıp olmadan nisbi temsil tam olarak sağlanmaktadır.
Ulusal kalıntı yönteminden, yeniden barajlı d’Hondt yöntemine geçilmek istenmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin yöntemin baraj kısmını demokratik hukuk devleti ilkesine aykırı bularak iptal etmesi üzerine, 1969 ve onu izleyen seçimler klâsik D’Hondt yöntemine göre yapılmıştır.
1982 yılında çıkarılan Milletvekili Seçimi Kanunu ile, çifte barajlı ve sınırlı tercihli D’Hondt yöntemi benimsenmiş ve 1983 seçimleri bu yönteme göre yapılmıştır. Bu yöntemin özelliği, büyük partilerin yararına işlemesi ve küçük partileri dışlamasıdır. Seçim ve Siyasal Partiler yasalarında sonradan yapılan değişikliklerle, büyük partileri koruma, küçük partileri dışlama yaklaşımı daha da belirgin bir duruma gelmiş, genel seçim çevresi barajına, bir de kontenjan barajı eklenmiştir.
a) Genel baraja göre, bir siyasal partinin milletvekilliği bölüşümüne katılabilmesi için, genel ve ara seçim yapılan çevrelerin tümünde, geçerli oyların yüzde onunu aşması gerekir. Genel baraj, her siyasal partinin ülke çapında elde ettiği geçerli oy toplamının, Türkiye genelindeki geçerli oy toplamına bölünmesi ile elde edilir.
b) Seçim çevresi barajına gelince, bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oy toplamının, o çevreden seçilecek milletvekili sayısına bölünmesi ile elde edilir. Çevre seçim sayısından az oy alan siyasal partiler ve bağımsız adaylar, o çevreden milletvekilliği elde edemezler. Çevre barajını aşamayan partiler, ülke genelinde yüzde onluk barajı aşmış olsalar bile, o çevredeki milletvekilliği bölüşümüne katılamazlar. Seçim çevresi barajını aşan partiler ve bağımsız adaylar arasında milletvekilliklerinin paylaşılması D’Hond’t sistemine göre yapılır.
e) Milletvekili seçimi kanunda yapılan bir değişiklik ile, çoğunluk sistemine dayanan bir kontenjan sistemi getirilmiştir. Buna, kontenjan barajı da denilmektedir. Altı milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde, seçime katılan siyasal partiler, bir de kontenjan adayı göstermek zor andadırlar. Bu tür seçim çevrelerinde en çok oy alan siyasal parti, çevre barajını aşıp aşmadığına bakılmaksızın, kontenjan milletvekilliğini kazanmış olur. Kontenjan adayının söz konusu olduğu seçim çevrelerinde, çevre seçim sayısını, başka bir deyişle çevre barajını saptamak için, bölme işlemi, çıkarılacak milletvekili sayısının bir eksiği ile yapılır. Kontenjan adayı parti liste sıralamasına da girmez.
Kontenjan gösterilen seçim çevrelerinde, seçim çevresi barajı, kontenjan gösterilmeyen seçim çevrelerine göre daha yüksektir. Böylece bir de. Kontenjan barajı oluşturulmaktadır. Gerek seçim yasaları, gerekse siyasal partiler yasası, büyük partileri kollama, küçük partileri dışlama esasına göre düzenlenmiştir. Seçim sistemindeki bu dengesizliği gidermek amacı ile Anayasanın değişik 67/6 maddesinde, seçim sistemine egemen olacak iki ilke benimsenmiştir. Bunlardan biri, temsilde adalet, diğeri de yönetimde istikrar ilkesidir. Anayasa, bu iki ilkeyi bağdaştıran dengeli bir seçim sisteminin benimsenmesini önermektedir.
Son Yorumlar