Türk Halk Ozanı Karacaoğlan Kimdir? Türk halk ozanı Karacaoğlan (1606? – 1679?). Yaşamı konusunda elimizde pek az bilgi bulunan Karacaoğlan’m kimliğiyle ilgili kesin olmayan bilgüer, kimi dizelerinden çıkarılmaktadır; Sözgelimi, “Yerim belli, derler Sâiloğlu “/ “Kozan dağından neslimiz / Arı Türkmen’dir aslımız / Varsak’tır durak yerimiz” dizelerinden kalkarak. Türkmen asıllı Sâiloğulları soyunun çocuğu olarak Adana’nın Bahçe ilçesine bağlı Farsak köyünde doğduğu söylenebilir. Halk ozanlığı geleneğine uygun olarak Anadolu’nun birçok kentini, Mısır ve Rumeliyi dolaştığı şiirlerinden çıkarılabilirse de, halk ozanının şiirinde söz ettiği her yeri gördüğünü de kesin olarak söyleyemeyiz. Zaten hemen bütün halk ozanları gibi, Karacaoğlan’ın hem şiirleri, hem de yaşamı konusundaki bilgiler halkın belleğinde değişime uğrayarak günümüze gelmiş, halkın benimsediği bir ozan olması, onun yolunda söylenmiş pek çok şiirin Karacaoğlan’a maledilmesine yol açmıştır.
Karacaoğlan’ın, İçel’in Mut ilçesine bağlı Çukur köyündeki Karacaoğlan tepesinde gömülü olduğu sanılmaktadır.
DOĞANIN VE SEVGİNİN OZANI
XVII. yy’da Halk edebiyatının Divan şiiri ve dili etkisini almaya başlamasına karşın, yaşamı boyunca Divan tekke şiirinin etkisinde kalmamış olan Karacaoğlan bir doğa ve sevgi ozanıdır. Semailerindeki sevgi canlı bir biçimde. yaşam sevgisi ve ayrılık hüznüyle birlikte betimlenir. Doğa, renkli. yaşama sevincini çoğaltan bir doğadır. Bununla birlikte, özellikle ayrılıktan ve sıla özleminden söz ettiği koşmalarında. usta bir duygusallıkla hüzün acılığım birleştirdiği görülür. Yetiştiği yöre halkının yaşam biçimini, dünya görüşünü ve duyarlığını şiirlerinde yansıtan Karacaoğlan’ın dili, arı, içten bir halk dilidir. Konuşma dilinin doğal akışını yansıtan bu dil, yerel söyleyiş ve deyimlerle bezelidir. Halk edebiyatının bilinen kuralları içinde söylediği destan, koşma ve semai türündeki şiirleri, ününün Azerbaycan’dan Rumeli’ye kadar yayılmasını sağlamıştır.
Gerek konulan, gerekse duyarlığıyla XIX. yy’da Zihni, Dertli, Seyrani gibi halk ozanlarını olduğu kadar, XX. yy’da Rıza Tevfik Bölükbaşı, Faruk Nafiz Çamlıbel, Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Külebi gibi ozanları da etkilemiştir.
Nedendir de kömür gözlüm nedendir
Şu benim geceki uyumadığım
Çetin derler ayrılığın derdini
Ayrılık derdine doyamadığım
Yar bahçesinde yad eller varmış
Koparmış gülünü fidanın kırmış
Şurda bir kötünün koynuna girmiş
Şu benim sevmeye kıyamadığım
Kömür gözlüm seni sevdim sakındım
Has bahçene girdim güller şokundum
Bilmiyorum gönlüne mi dokundum
Bir belli haberin alamadığım
Karacaoğlan der ki yandım da öldüm
Her bir deliliği gönlümde buldum
Dolanıp da kavil yerine geldim
Kavil yerinde de bulamadığım
Son Yorumlar