Memluklar, Mısır, Hicaz, Suriye ve Anadolu’nun güneyinde egemenlik kuran Türk devleti (1250-1517).
Memlukların tarihi, Bahriye (Türk) Memlukları dönemi (1250-1382) ve Burciye (Çerkez) Memlukları dönemi (1382-1517) olmak üzere iki dönemde incelenebilir.
Bahriye Memlukları topluluğunu kuran, Meliküssalih Necmettin Eyyubi’ dir. İlk hükümdarıysa Oğuz Türklerinden Muizzüttin Aybey Et-Türkmani’dir (hükümdarlığı: 1250 – 1257). Necmettin Eyyubi ölünce, Sultan Muizzüttin, onun dul karısı Şeceretüddür ile evlendi. Bahriye topluluğu ile Sultan arasmda çıkan anlaşmazlık sonucu Bahriyeliler Suriye ve Anadolu’ya kaçtılar. Naib Kutuz, Sultan Muizzüttin’i öldürerek Bahriyelileri Mısır’a geri getirdi. Bu sırada Suriye’de Moğol istilası başlayınca Kutuz, yapılan savaşta Moğolları Ayn Calut’ta (Ayn Galut) yendi. Kutuz’un kurduğu baskı yönetimi halkın hoşuna gitmedi; Kıpçak soyundan Baybars I (1223-1277) Kutuz’u öldürerek devletin başına geçti. Memlukları merkezi bir devlet haline getiren Baybars, Moğollara karşı birçok başarı elde ederek topraklarını genişletti. Onun döneminde halifeliğin başına Ebül Abbas Ahmet getirildi ve böylece halifeliğin merkezi Kahire oldu (1262). Baybars’ın ölümünden sonra yerine oğlu Berke, daha sonra da Atabeklerden Kalavun geçti. Kalavun Moğollara ve Hıristiyanlara karşı birçok başarı elde etti, Çerkezlere çeşitli görevler ve sorumluluklar verdi. Ama Çerkezler sonradan örgütlenip Burciye Memlukları adı altında birleşerek, devletle çatışmaya girdiler. Kalavun’un ölümünden (1290) sonra yerine oğullarından Halil Eşref, ardından Melikünnasır Muhammet (1293-1298), Çerkezlerden de Baybars II (1308-1309) geçti. Daha sonra Melikünnasır Muhammet yeniden iktidarı ele geçirdi (1309-1341). Bu dönem, Memlukların gerek askeri, gerekse toplumsal alanda güçlü bir dönemi oldu. Oğlu Sultan Haşan (1345-1347) döneminde, Çerkez Memlukları başkanları Berkuk çevresinde toplanarak yaptıkları birçok çarpışmadan sonra devleti ele geçirdiler (1 38 2).
Merkezi bir devlet düzeni kuran Berkuk, Türkmenlerle olan sürtüşmeyi önleyemedi. Ölümünden sonra (1399) başa geçen oğlu Ferec, Hıristiyanlar ve Suriye’deki Memluk topluluklarıyla yaptığı bir savaşta öldürüldü (1412). Melikül-Mileyyet Şeyh Mahmudi’nin egemenliğinden (1412-1421) sonra başa geçen sultanların en ünlüsü, Seyfettin Barsbay’dır (1422-1438). Barsbay, devlet düzeninde birçok yenilikler gerçekleştirdi. Özellikle ticarete önem vermesine karşm, bu alanda pek başarılı olamadı. Barsbay’ın ölümünden sonra oğlu Yusuf, daha sonra Atabek Çakmak, Osman ve Aynül-Ecrut (1453-1460) başa geçtiler. Aynül-Ecrut zamanında Kıbrıs ve Anadolu’nun bir bölümü işgal edildi. Daha sonra hükümdar olan Atabeklerden Hoşkadem (1461-1467), Osmanlılara karşı cephe aldı. Başarılı bir hükümdar olan Kayıtbay döneminde (1468-1495) de OsmanlIlara karşı düşmanca siyaset izlendi. Kayıtbay’ın, Osmanlıların koruduğu Şehsuvar Bey’i yakalatıp idam ettirmesi, bu düşmanlığı artırdı. Bu arada, Osmanlılarla Kayıtbay arasmda Cem Sultan’la ilgili bir anlaşmazlık çıktı. İki taraf Çukurova’da savaşa girdi (1485-1491). Bu uzun ve yıpratıcı savaş anlaşmayla son buldu. Kayıtbay’ın yerine geçen oğlu Muhammet 1498’de öldürülünce, yerine sırasıyla Kansuh I (1498-1499), Canbulat (1499-1501), Kansu Gavri (1501-1516) geçtiler. Şam valiliğinden gelen Kansu Gavri, Hıristiyanlar, Safeviler ve Osmanlılarla mücadele etmek zorunda kaldı. Şah İsmail ile ilişkisinin iyi olması, Osmanlılarla bozuşmasına yol açtı. Mercidabık’ta yapılan savaşta (1514) yenildi ve öldü. Yeine geçen Tomanbay (1517) Osmanlıların egemenliğini kabul etmeyerek direndi. Ridaniye’de yapılan savaşta 1517), Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’e yenildi ve yakalanarak .ısıldı. Böylece Memluk sultanlığı son ’rnldu (1517). Yavuz Sultan Selim, halifelik alametlerini ve son Memluk hanifesı El-Mütevekkil Muhammet III’ü leraberinde birçok bilgin ve devlet adamıyla birlikte İstanbul’a getirtti. Böylece halifelik de Osmanlılara geçmiş oldu.
Devlet Yönetimi
Memluklarda savaş ve barışla ilgili kararları, hükümdar Meclisüs-Saltana’ya (Saltanat Meclisi) danışarak verirdi. Adaletle ügili sorumluluklar hükümdarın üzerindeydi. Hükümdarın yardımcıları mihmandar, hazinedar, emir-i silah, çeşnigir, imrahor, ;aşdariye (at bakıcısı), vb. görevlilerdi. Ayrıca yönetim örgütü sorumluları vardı: Atabek-ül-asakir (vezir); naibüs-saltana (hükümdar vekili); naipler; valiler ve birçok divan üyesi. Öte yandan. halife, belediye nazırları, adalet memurları Memluk devlet örgütünün ileri gelenleriydi. Memluk sultanlığında ordu, dörde ayrılırdı ve askeri divana bağlıydı.
Memluk Yönetimi
Memluklar zamanında sanata, özellikle mimarlığa çok önem verilmiştir. Çoğunlukla Kahire’de gerçekleştirilmiş yapılarda Büyük Selçuklu sanatı ile Zengi sanatının etkisi görülür. Mimarlığın yanı sıra, madeni ve cam eşyada da özgün yapıtlar ortaya konmuştur. Memluk sanatında görülen geometrik geçmeli, iki renkli taş işçiliği, renkli mozaikler, sedef ve mermer kakmalar, yalancımermerden süslemeler, taş duvarlar üstünde mazgal dişleriyle süslü cephe mimarisi, pars figürleri, mukarnaslı portaller ve mihraplar, sivri kubbeler, kare ve sekizgen minareler, çifte pencereler, at nalı kemerler, tunç kapılar görkemli bir sanat anlayışının örnekleridir. Şeceretüddür Türbesi (1257), tuğladan yapılmış kare planlı, sivri kubbeli bir türbedir; mihrabı altın zemin üzerine renkli mozaiklerle süslüdür. Baybars’ın yaptırdığı Zahiriye Medresesi (Kahire, 1263) dört eyvanlıdır. Günümüze yalnızca bir eyvan duvarı kalmıştır. Birkaç katlı medrese odaları, mukarnaslı portali ve taş işlemeli pencereleriyle dikkati çeker. Bir kanal üstündeki Baybars Köprüsü (1266), 80 m uzunluğunda ve 10 m genişliğindedir. İki renkli taşlardan yapılmıştır. Kemerler arasında madalyonlar ve pars figürleri yer alır. İllahun Su Kantarası (1263-1266), 22 m uzunluğunda, üç kemerli bir kantaradır ve üç paralel tünelle dışarı açılır. Kare planlı Baybars Camisi (1266-1269)^ kıble duvarına paralel uzanan altı, girişteki iki ve yanlarda dikey uzanan üç nefiyle yalın bir yapıdır. Dört eyvanlı özellik gösterir. Mihrap önü kubbesi, üç yandan üç kemerle dışarı açılır. Bu plan Büyük Selçuklulardan gelme bir özelliktir. Camiye giriş, çıkıntılı bir portalle sağlanır. Cephede yalancımermerden süslemeler, sivri kemerli pencereler, istiridye biçiminde nişler görülür. Baybars’ın gömülü olduğu Zahiriye Medresesi (Şam, 1277) günümüzde yıkıntı durumundadır. İki eyvanlı olduğu bilinir. Ortada cami ve iki yanda türbeden oluşan Hanıkâh-ül- Bundukdâriyr’nin (1285) tekke olarak yapıldığı sanılır. Kubbeler dıştan yivlidir. Yapıların içi ve dışı mukarnas- lar, alçı süsler, armalar ve kitabe frizleriyle süslüdür. Kalavun külliyesi (1285), medrese, türbe, hastane ve mâristandan oluşur. Cephe, altta sütunlar,üst katla sivri kemerli nişler ve mazgal dişleriyle hareketli bir görünümdedir. Kitabe kuşağı cepheyi boydan boya çevirir. Portal yarım at nalı kemer biçimindedir. İki katlı olan medrese, dört eyvanlı olup, güneydeki büyük eyvan cami olarak ayrılmıştır ve üç neflidir. Mihrap nişi altın mozaiklerle süslüdür. Kare planlı türbe, sekizgen bir kubbeyle örtülüdür. Duvarları taş mozaikler ve yalancımermerden süslerle bezelidir. Medresenin kuzeyindeki sebil 1326’dan kalmadır. Dört eyvanlı mâristan ise günümüzde yıkılmış, içindeki havuz, selsebilin mozaikleri ve bir eyvan duvarı kalmıştır. Zeynettin Yusuf Türbesi (1298), dört eyvanlı bir medresenin içindedir. Kıble eyvanı kemerlerle bağlanan sütunlardan oluşur; kubbesi yüksek ve yivlidir. Sultan Nasır Muhammet külliyesi (1303), dört mezhep için yapılmış dört eyvanlı bir yapıdır. Cepheyi altın yaldızlı bir kitabe dolanır. Kubbe kasnağındaki üçlü pencere ve yalancımermerden dekorlu sekizgen minaresiyle, gösterişli bir yapıdır.
Baybars Çaşnigir külliyesi (Baybars II, 1310), hanikâh (tekke) ve türbeden oluşur. Hanikâh dört eyvanlı ve üç katlıdır. Kubbesi mukarnaslı, kare minaresi çini levhalarla kaplı, mihrabı yüksek ve siyah-beyaz mermerden yapılmıştır. Binanın kimi yerlerinde zengin ağaç işçiliği görülür. Külliyeye bağh Sultan Nasır Muhammet Sebili (1326), üç mermer sütun üstüne çatılı olarak yapılmıştır. Çini süslemelidir. Sultan Haşan Medresesi (1356-1362), kare avlu üstüne, dört mezhep için dört eyvanlı olarak yapılmıştır. Doğu eyvanı camidir; duvarları mozaiklidir. Cephede mukarnaslar, yuvarlak pencereler, örgü motifleri, sivri kemerli nişler dikkati çeker. Portale merdivenle çıkılır.
XIV. yy’da Çerkez Memlukları tarafından gerçekleştirilen yapılarda dış süslemeye daha önem verilmiş, camiden çok medrese yapılmış, kubbeler daha yükselmiş ve miğfer biçimini almıştır. Bazen çifte kubbe kullanıldığı da olmuştur. Bu dönemin başlıca yapıtları şunlardır: Berkuk külliyesinde (1386), kubbeler yüksektir ve kubbeye geçişte Türk üçgenleri kullanılmıştır. Büyük eyvan üç neflidir ve at nalı kemer biçimindedir. Kayıtbay külliyesi (1472-1474), türbe, medrese, cami ve sebilden oluşmaktadır. Altı eyvanlıdır. Yapıların her biri bir bütün oluşturun Yapıda kırmızı- beyaz taş kullanılmıştır. Medresenin üst katı sıbyan mektebidir. İki şerefeli minarenin üstü kubbelidir. Hayri Bey Camisi (1501), Osmanlı mimarlığı etkisindedir. İki renkli taşın kullanıldığı yapıda, kubbe pandantiflidir. Gavri Medresesi ve Türbesi’nde (1504), portalde iki renkli taş kullanılmıştır; yapı sebiliyle dikkati çeker.
Son Yorumlar