İbraniler
Kutsal kitaplarda öyküsü anlatılan Sami asıllı kavim.
Eski Ahit’m birinci kitabı olan Tekvin’de Aramilerin uzun süren göçlerinin ve belli topraklara güçlükle yerleşebilmelerinin öyküsü anlatılır; bu insanlar, Kenan ülkesinden sürekli olarak geçen Asurlu önderlerin ardı sıra sürüklenmişlerdir. Efsanevi ataları Eber olduğu için ya da büyük Fırat ırmağının ötesinden geldikleri için İbrimler ya da İbraniler olarak adlandırılırlardı.
İbranilerin yerleşmelerinin çeşitli evreleri, etkili bir kişiliğin çevresinde gelişen çok sayıda anlatı çevrimiyle dile getirilmiştir. Bu çevrim, Kalde’de doğmuş olan (İ.Ö. XX. yy.) İbrahim’in görüntüsüyle başlar, XI. yy’da krallığın kurulmasıyla sona erer. Söz konusu dönemle ilgili olarak anlatılanlara göre, Mezopotamya’nın aşırı kalabalık ovalarının bu göçmen insanları, Kenan ülkesinin güney kesimiyle Mısır arasında yaşamışlar ve yerel halklarla karışmamak için kendi aralarında evlenmişlerdir. XVı. yy’a doğru, bu İbranilerden bazılarının Mısır’da kalmaları kendi zararlarına olmuş ve bu halk köle olarak kullanılmaya başlamıştır.
Hz. Musa
İbrani soyundan gelen Musa’nın bir ayaklanmaya önderlik etmesinden sonra, İbrani halkı Mısır’dan kaçtı. Özgürlüğe götüren ve Sina çölünde uzun süre kalmayı gerektiren bu serüven boyunca, Musa birbirine rakip aileleri birleştirdi ve böylece yeni bir etik ve ahlak sisteminin temelini attı. Bu sisteme uyan insanların davranışlarını düzenleyen yasalar, Tanrı Yehova’nın buyrukları olarak görülüyordu. Mısır ve Kenan ülkesi arasında geçen bu serüvenden sonra kabileler “vaat edilmiş toprak” olarak adlandırılan ülkeye girdiler. Böylece dinsel ve askeri önderler olan “Yargıçlar” dönemi başladı.
Aynı dönemde, siyasal düzen oldukça yalındı ve gelişmemişti. İbranilerin kimliği ortak bir dinsel kültle ve belli bir askeri yardımla güç kazandı. Artık bir çeşit kabileler konfederasyonu söz konusuydu, her biri nispeten özerk olan kentler ve köyler bütününü bir araya getiriyordu. XII. yy’da yeni işgalciler olan Filistinlilerin gelmesi, İbranilere, daha güçlü bir siyasal düzene gereksinimleri olduğunu kanıtladı. Bu gereksinimden bir krallık doğdu, ilk hükümdar da Saul oldu. Mikmas zaferi, ülkenin kurtulabileceğini gösteriyordu. İşte o tarihten sonra Davud dönemi başladı; eski İbraniler artık birer yabancı olmaktan çıktılar ve bundan böyle “Yahudi”, ya da “İsrailli” adıyla anılmaya başladılar.
Yeni Ahit’te İbrani terimiyle, aramca konuşan Filistin Yahudileri belirtilir.
İbranice
İbranice, Sami diller öbeğinden olan Kenan kolundan doğmuştur.
Eski Ahit ‘teki metinler ibranice yazılmıştır (Ezra ve Danyal’m yeni kitapları dışında). Sürgün (İ.Ö. 586) dönemine kadar ibranice, yabancı sözcüklere pek yer vermezdi. Halkın bir bölümünün Babil’e gitmesi bir açılmaya neden olarak ,ibranicenin başka dillerden etkilenmesine yol açtı. Samaria Kralhğı’nın düşmesinden sonra, Aramiler Celile’ye gözle görülür bir biçimde sızdılar. Bu evrim, Mişna ibranicesinin oluşumunun habercisidir; söz konusu dil İ.Ö. IV. yy’dan sonra Filistin Yahudilerinin karmaşık dilini oluşturdu. Ama İsrail Krallığı’nın İ. S. 135’te kesin olarak çökmesiyle de bu dil artık konuşulmamaya başladı, İsa döneminde halk tarafından yaygın olarak kullanılan aramca ve yunanca, ibranicenin yerini aldı. Bu tarihten sonra da ibranice, Ortaçağ Batı dünyasında kullanılan latince gibi kesinlikle dinsel bir dil olup çıktı.
Modern ibranice XIX. yy’ın ikinci yarısından sonra kullanılmaya başladı.
Son Yorumlar