Mançurya, Kuzey Çin’de bölge.
Kuzeybatıda, kuzeyde ve kuzeydoğuda S.S.C.B., güneydoğuda Kuzey Kore, batıda Moğolistan’la çevrili olan Mançurya’mn (801 600 km2) güneyde Sarı Deniz’e uzun bir kıyısı vardır.
Coğrafya
Batıda ve kuzeyde Sibirya kalkanı ile doğuda Doğu Sibirya ve Kore kıvrılmaları arasında sıkışan Mançurya, Liao Ho havzası ile Amur ırmağının bir kolu olan Sungari havzasının oluşturdukları geniş bir alüvyon ovasından meydana gelir. Amur ırmağı (çince Heylung Kiang) kuzeyde 1 300 km’den fazla bir şerit boyunca ülkeyi S.S.C.B’nden ayıran sınırı çizer. Görünüm Sibirya’dakine benzer: Bataklık ya da çayırlık geniş düzlükler, yüksek yerlerde kozalaklılardan oluşan ormanlar.
Düzenli yağış alan ve zengin bir toprağa sahip bulunan Mançurya’da kışları çok sert geçen, yazlan sıcak ve baharları kısa süreli olan bir karasal iklim egemendir. Çin’in toplam nüfusunun yaklaşık 1/1 l’ini barındıran Mançurya’da dilleri artık günümüzde kullanılmayan gerçek Mançular küçük bir azınlık oluştururlar.
Tarih
Hanlar zamanından başlayarak Kore ve Çin’in güneyde kurdukları sömürgelerinin dışında yakın tarihlere kadar göçebe topluluklardan başka hiçbir topluluğun yerleşmediği Mançurya’da, Moğol ve Türk asıllı boylar yüzyıllarca birbirlerini izlediler. Ancak X. yy’da Kitan Tatarları, Çin tarzında yapılmış saraylar çevresinde birkaç sürekli merkez kurdular. Sunglar (X.-XII. yy.) zamanında kurulan ve Kuzey Çin’e egemen olan Liao ve Kin imparatorlukları bu temellere dayandı. Çin’i olduğu kadar Mançurya’yı da olumsuz yönde etkileyen Moğol istilasından sonra, Altay öbeğinden olan Mançular yörede güçlenerek Çin’e saldırdılar ve anayurtlarım nerdeyse bomboş bırakarak Çin’i Pekin’den yönetmeye başladılar.
Çingler zamanında (1644-1911) Çin sömürgecileri Mançurya’ya önem vermeye başladılar ve Pekin ile o tarihte Uzakdoğu’ya kadar yayılmış bulunan Rusya arasında bir dizi sınır anlaşması imzalandı. Özellikle 1860’ta Çinliler Ruslara geniş topraklar (Vladivostok) bırakmak zorunda kaldılar.
Merkez iktidarının yetersiz kalması, Rus yayılmacılığı ve oluşmakta olan japon emperyalizmi 1895’ten başlayarak Mançurya’nın uluslararası alanda önemli bir konum kazanmasına yol açtı. Başlangıçta bir süre Ruslar bir takım üstünlükler (Transsibirya demiryolu, Port-Arthur [Liu-Şûn] ve Da- Lien ya da Dairen) sağladılar, ama Rus-Japon savaşıyla durum birden tersine döndü (1905). Ancak 1917 Devrimi’yle Rus çarlığının yıkılmasından sonra gelen yeni yöneticiler iç karışıklıklardan bunalarak Mançurya üstündeki bütün isteklerinden vazgeçtiler.
Bunun üstüne Japonya durumunu sağlamlaştırmaya yöneldi. Zaten 1911’ den başlayarak Japon yanlısı Çang Dzo Lin’den yararlanan ja- ponlar 1931 de bir demiryolu sabotajını ileri sürerek ve Milletler Cemiye- ti’ne karşın (“Mançurya olayı”) Mançurya’yı askeri bakımdan işgal ettiler, burada yönetimini Çin’in, tahtını kaybetmiş son imparatoru Pu Yi’ye bıraktıkları kukla bir devlet olan Mancuguo’yu (çince “Mançular Ülkesi” demektir) kurdular. Mancuguo’nun kurulur kurulmaz (1932) Çin’e saldırması bir savaş başlangıcı oldu, Japon bozgununda Mançurya yeniden çekişme konusu haline geldi. General Malinovski Japonların bellibaşlı tahkimli yerlerini ele geçirdi, ama Mançurya ve Kore ile ilgili sorunları 30 yıl için bir çözüme bağlayan bir Çin Sovyet anlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın hemen ardından Mançurya Çankayşek’e ve Mao’ya bağlı birlikler arasında çatışmalara sahne oldu. Bu, ardında gerçek bir cephanelik bırakmış olan japon ordusunun silah ve donanımını ele geçirmek için girişilen bir yarıştı, ayrıca komünistler burada japon işgal döneminden kalma önemli bir sanayi üssü, maden ocakları, fabrikalar, yüksek fırınlar buldular.
Komünist Çin’in kuruluş yıllarında, son derece çağdaş ve yetkin teknikte gerçekleştirilmiş olan bu tesisler, tüm ülkede örnek alındı, Mançurya’da eğitilen işçiler günümüz Çin’inin teknisyenlerini oluşturdular. Bölgeyi kesin olarak Çin topraklarına katmayı isteyen Pekin, Mançurya’da üç eyalet kurdu: Heylung Kiang; Kirin (ya da Ki Lin); Liao Ning. Bu önlemle Mançu ulusçuluğunun tüm kıpırdanışlan önlenmiş olurken, kuzeydoğuya doğru geniş bir kalkınma bölgesi yaratıldı. Mançu halkıysa Çin etkisi altında tümüyle yok oldu, gerçekten de Mançurya 1949’dan bu yana her zamankinden daha yoğun biçimde “sosyalist eğitim” çerçevesi içinde ele alman bir göçmenler bölgesi oldu. Eşitsiz biçimde bir gelişme gösteren Mançurya’da Heylung Kiang’ın alabildiğine geniş ıssız toprakları ile güneydeki daha iyi değerlendirilen iki eyalet birbiriyle çelişkili durum yarattı. Bir ara geri kalmış olan tarım etkinlikleri sanayinin yanı sıra hızlandırılmıştır (soya ve besin bitkileri). Mançurya birkaç yıldır kendi besin gereksinimini karşılayabilmektedir. Yeraltı gelir kaynakları oldukça zengindir, bütün madenler bulunur (Çin’ in demir kaynaklarının % 60’ı). Enerji kaynakları da boldur: Geniş kömür yatakları, Harbin’de ve Sovyet sınırı yakınında petrol, Kore sınırı yakınında örnek hidroelektrik santralları. Sanayi daha önce japonlarm işlettikleri merkezler (Harbin, Çen Yong, vb.) çevresinde gelişmiştir. Sanayinin tüm kollarına raslanır: Demir-çelik, kimya, makine (Çin’deki makine, traktör ve kamyonların % 80’i) ve dokuma. Ngan-Şan ya da Anşan (taşkömürü) ve Pen Ki (demir-çelik) kentlerinin oluşturduğu bütün, sanayi örgütlenmesinin güzel bir örneğidir. En güneydeki Lu-Da (Da-Lien ya da Dairen) çok önemli bir denizcilik merkezidir.
Son Yorumlar