Prusya Krallığı Hohenzollern Sülalesi

Prusya Krallığı’nı ve 1871’den 1918’e kadar hüküm sürdükleri İkinci Al­man İmparatorluğunu kuran Alman sülalesi.

Hohenzollernlerin kökeni önemsiz ve karanlıktır. Sülalenin kendisine ad olarak seçtiği Hohenzollern, X. ve XI. yy’larda, Almanya’nın güneyinde Bodensee (Konstanz) gölü yakınla­rındaki Schvvaben dağının doru­ğunda kartal yuvasını andırır bir şatoydu. Bölgedeki derebeyleri Al­man İmparatorluğu içindeki feodal savaşlar sayesinde, XII. yy’da, zen­ginleşip büyüdüler. İmparatorlar onlara güvenirler, onların desteğini ararlardı: Böylece XII. yy. sonla­rında, Zollern kontu olan Hohenzol- lernlerden Friedrich III (ya da I), imparator Friedrich I’e veHeinrichVI’ ya sadakatle yardım etti. Siyasal etkinliği sayesinde 1191’de Nürnberg burgraflığının mirasçısıyla evlendi ve kendi de burgraf oldu. Bu.Hohen- zollernler için bulunmaz bir fırsattı: Nürnberg bir ticaret kenti, bir dört yol ağzıydı; bu da, burgrafa önemli bir gelir kaynağı ve Alman prensleri ara­sında siyasal ve askeri bakımdan büyük bir yer sağlıyordu. Ama Fried­rich IH’ün iki oğlu, birkaç yıl birlikte hüküm sürdükten sonra, babadan kalma toprakları aralarında paylaştı­lar. Almanya’da büyük kardeşin hakkı henüz bilinmediği için gelenek buydu. Bu gerçek, kısmen de olsa, Ortaçağ Almanyası’nın sayısız prens­liklere bölünmesinin ve sülalelerin toprakları bir araya getirmedeki başarısızlıklarının nedenini açıklar. Prenslerin açgözlülüklerine ve bece­rikliliklerine karşın, her kuşakta yinelenen vazgeçilmez bir şeydi bu. Böylece Friedrich IlI’ün ardından, Hohenzollernlerden Zollern kontu Friedrich IV’ten sonra ortaya birçok hükümdarlık kolları çıktı. Bunlardan Hohenzollern-Sigmaringen sülalesi, günümüzde varlığını sürdürmekte­dir. XIX. yy. ortalarında başkanları, Sigmaringen hükümdarlığını kendi isteğiyle Prusya’ya devretti. Ama oğullarından biri, Carol I, 1866’da Romanya prensliğine seçildi ve 1881’de kral oldu. 1947’ye kadar tahtta kalan Romanya krallık sülalesi, Hohenzollern Sigmaringenlerin bir dalıdır.

Friedrich III’ün öbür oğlu Konrad ise Nürnberg burgrafı oldu. Soyundan gelenler bölünmelere karşın, bölgeye egemen oldular, Bayreuth ve Ans- bach kentlerini ele geçirdiler. Ama, bu Hohenzollernler, küçük prenslik­ler halinde kaldılar. Hohenzollernle­rin durumu,burgraf Friedrich’in 1415’te imparator Sigismond’dan Brandenburg markgraflığını satın almasıyla değişti. Markgraflık 1356′ dan beri imparatoru seçen yedi seçici­den biriydi. Böylelikle, Hohenzol­lernler, Almanya hükümdarlık aris­tokrasisinin doruğuna tırmandılar. Friedrich I ve sonrakiler Brandenburg’a yerleştiler; Nürnberg ise ikinci planda kaldı.

REFORMUN YARARLARI

Seçicilik hakkı babadan büyük oğula kalıyordu; söz konusu hakkın payla­şılması olanaksızdı. Ama, bunu sür­dürebilmek için, hem toprakların, hem de seçici topluluğun bölünme­sini önlemek gerekiyordu. Friedrich’ in oğlu ve vârisi olan Albrecht III (Akhilleus diye adlandırılır), bunun bilincine vararak küçük kardeşlerin hakkını sınırlayan Dispositio Achiliea’yı yayımladı (1473J.

Nestor diye tanınan seçici joachim I, 1535’te ölürken eyaletlerini paylaş­tırdı.İki oğlundan biri, vâris bırakma­dan ölünce de birlik parçalanmadı: joachim II (1505-1571) babadan kalma bütün toprakların sahibi ve Brandenburg’da ilk Protestan Hohen­zollern oldu.

Kuzenlerinden Albrecht, Töton şö­valyelerinin başı seçildikten sonra 1525’te Lutherci oldu, Polonya’nın egemenliğinde Prusya dükü seçildi ve bu ülkeyi dinden bağımsızlaştırdı. Seçici johann Sigismund 1618’de dük Albrecht Friedrich’in tek vârisi olan kızıyla evlenerek Brandenburg dük­lüğünü birleştirdi. 1614’de de, miras yoluyla Rheinland bölgesindeki

Kleve düklüğü Brandenburg seçicili­ğine geçince Hohenzollernler, Al­manya’nın en büyük Protestan süla­lesi oldular.

PRUSYA’NIN DOĞUŞU

1640’tan 1740’a kadar üç hükümdar, egemenliklerindeki toprakları geniş­letip bir devlet kurmak için çalıştılar: Bu, Prusya’ydı. Hohenzollern sülalesi yönetecekleri bu devleti parça parça bir araya getirmişlerdi. Büyük seçici diye bilinen Friedrich-Wilhelm (1620- 1688) Polonya tahtından çekilerek 1657’de Prusya dükü oldu. Vestfalya anlaşmasında (1648), Doğu Pome- ranya ile Magdeburg, Minden kent­lerini ele geçirmişti ve paylaştırılma­sı artık söz konusu olmayan çeşitli bölgeler arasında yönetimsel bir bir­lik kurdu. Boş bölgeleri doldurmak için, Avrupa’nın her yanından gelen göçmenler kabul etti. İktisadi gücü sayesinde sürekli bir ordu kurdu (böyle bir orduya sahip olan tek Alman pensiydi). Böylece, Prusya askeri geleneğinin temelini oluş­turdu. Ama oğlu kendini beğenmiş biriydi. Kral olmak istedi ve para kar­şılığında Alman imparatorunun ona­yını aldı: 18 Ocak 1701’de Friedrich I, Königsberg’de “Prusya kralı” olarak taç giydi. Bütün Avrupa bu yeni unvanı tanıdı ve Hohenzollern dev­leti “Prusya Krallığı” adını aldı. Babadan oğula geçen bu krallık Hohenzollernleri Almanya’da impa­ratordan sonra en önemli düzeye getirdi. Friedrich I’in oğlu Friedrich Wilhelm I (1688-1740), 1713-1740 arası krallık yaptığı dönemde ordu­yu güçlendirdi. Oğlu Friedrich II, Prusya’yı Avrupa’nın en büyük güç­lerinden biri yaptı. Ama sülale, devle­tin temeli olarak kaldı: Prusya kralının 1871-1918 yılları arasında taşıdığı Alman imparatoru sıfatı, Prusya’nın Almanya üstündeki ege­menliğini belirtiyordu. 1918 bozgunu Hohenzollernlerin egemenliğine son verdi.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.