Sivas Kongresi’nin başarıyla sonuçlanması ve Ali Galip olayı, ulusal hareketin İstanbul’a karşı güç ve haklılığını artırmış bulunuyordu. Bu gelişmelerden yararlanmak amacıyla Heyet-i Temsiliye, İstanbul hükümetini sıkıştırmaya başladı. Elde edilmek istenen sonuç, hükümetin istifasını sağlamak, ulusal harekete karşı olan yönetici ve komutanları etkisiz hale getirmek ve hükümetin, ulusal harekete karşı almış olduğu önlemleri etkisiz kılmaktı.
Sivas valisi Reşit Paşa araya konarak İstanbul’la telgraf yazışmaları başlatıldı. Hükümete artık güven duyulmadığı sert bir dille bildirildi. Bu görüşmelerde gerginlik son aşamasına gelmişti. Hükümeti devirmek için yüklenme zamanının geldiğini gören Mustafa Kemal Paşa, bu amaçla bir plan yaptı. Millet ve ordu doğrudan padişaha başvuracak, hükümet, padişah ile görüşmeye engel olursa, Anadolu’nun İstanbul’la ilişkisi kesilecekti. Sıvas-İstanbul arasındaki telgraf hatlarıyla uygulanan bu plan gereğince hükümete,padişah ile görüştürülmeleri için bir saatlik süre tarımdı. Sonuçta, 23 gün boyunca İstanbul’la, Anadolu’nun ilişkisi kesik kaldı. Mustafa Kemal Paşa, Heyet-i Temsiliye’yi bütün Anadolu için verilecek kararlarda tek sorumlu kılmak, daha açıkçası, hükümet durumuna sokmak istiyordu. Ne var ki, bu konuyu bildirdiğinde birçok yerden itirazlarla karşılaştı. Sorumluluktan çekmen sivü ve asker yetkililere bu düşünceyi kabul ettiremedi, ama kendisi Heyet-i Tem- siliye’yi karar sorumlusu olarak kabul ederek davranmaktan da kaçınmadı.
Hükümete bağlı yöneticilerin bulunduğu Ankara, Çorum, Kastamonu, Niğde, Trabzon, Konya gibi illerin yöneticileri ve İstanbul’un atadığı komutanlar, Heyet-i Temsiliye’nin baskıları ve halkın uyanıklığı sonucunda görev yerlerini bırakarak İstanbul’a dönmek zorunda kalıyorlardı. Hükümetin, hem kongreleri etkisizleştirmek, hem de ulusal isteğe uyar görünmek için milletvekili seçimlerinin yapılması konusunda verdiği karar da henüz uygulanmaya başlamamıştı. Mustafa Kemal Paşa, bu kozu da hükümetin elinden aldı. 13 Eylülde komutanlara ve Müdafaayı Hukuk Cemiyetleri merkezlerine bir genelge göndererek, hükümetin seçimleri türlü bahanelerle geri bıraktığım belirtiyor, genel kongrenin, ulusu seçimlere davet ettiğini bildiriyordu.
14 Eylülde de, Heyet-i Temsiliye, padişaha bir ariza (bir büyüğe sunulan yazı) göndererek, bağlılığını bildiriyor, memleketin başına çöken felaketin yalnızca yenilgiden ileri gelmediğini, mütarekeden bu yana birbirini izleyen hükümetlerin, özellikle de Ferit Paşa hükümetinin hatalarım gösteriyordu. Hükümetle ilişki kesilince, yabancı devletlere de amacm açıklanması gerekli görüldü. Yabancı elçiliklere verilmek üzere hazırlanan muhtırada özetle, ulusun hükümete güveninin kalmadığı, ulusla padişahın araşma girildiği, bu nedenle hükümetle ilişkilerin kesüdiği, barışın ancak ulusa dayalı bir Osmanlı kabinesinin kurulmasıyla sağlanabileceği anlatılarak, kendilerine genel düzen ve asayişi bozucu bir amaç peşinde olunmadığı konusunda güvence veriliyordu.
Ferit Paşa ise istifa etmemekte direniyor, son kozlarım oynuyordu. Padişahı da, halkı yatıştırıcı bir bildiri yayınlamaya ikna etti. Doğal olarak bildiri, ulusal hareketi gözden düşürmeyi ve hükümete güven kazandırmayı amaçlıyordu. Ama ağır baskılar altında olan Ferit Paşa sonunda istifa etmek zorunda kaldı. Yeni hükümet, Ali Rıza Paşa tarafmdan kuruldu. Milliyetçi bir kişi olan Ali Rıza Paşa başbakanolunca,ilkiş olarak Anadolu’yla bağlantı kurup bir anlaşmaya varmaya çalıştı. Yeni kabinenin Bahriye Nazın Salih Paşa’nın önerisi üstüne, Anadolu’ya bir delege gönderilmesine karar verildi ve bu görev de Salih Paşa’ya verildi. Mustafa Kemal Paşa’ nm önerisi üstüne buluşma Amasya’ da yapılacaktı.
Son Yorumlar